Her oyuncunun üstünde taşıdığı bir duruş vardır muhakkak. Yüzüne baktığınız zaman oynadığı rolün gerçek olduğuna inandırır sizi. Bu yetenek ve duruştaki oyunculardan biri de Ufuk Bayraktar. Onunki hem biraz Külkedisi Masalı, hem de başarı hikayesi...
Yolda efe kıyafetiyle görsek yadırgamayacağız, o kadar iyi taşıyor bu rolü. Zaten 'Çanakkale 1915' filminde Seyit Onbaşı rolünü de aynı bu duruşla gerçekleştirmişti.
Zeki Demirkubuz'un mükemmel filminde Vildan Atasever ile başrolü paylaşan Ufuk o kadar iyi oynadı ki, 26. İstanbul Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı.
Evet, aynen böyle. Ufuk'un babası, Cihangir'de bir kahve sahibi. Cihangir malum, sanatçının çok olduğu bir İstanbul semti. Zeki Demirkubuz da bir gün burada çayını kahvesini içerken, kahvede çalışan Ufuk'u görüyor ve oyunculuk yapması konusunda aklını çeliyor. İlk filmi Demirkubuz'un 'Bekleme Odası'. Ne şans değil mi?
Üstelik Tuncel Kurtiz gibi usta bir oyuncunun hayat verdiği gençlik karakterini canlandırdı.
Bu filmler Ufuk Bayraktar'ın kariyerinde parıl parıl parladığı filmler diyebiliriz.
Hatta şu ana kadar iki tane kitap okuduğunu da söylüyor: Birisi Suç ve Ceza, diğeri de Kur'an-ı Kerim.
Hayatında hiçbir şeyin değişmediğini ancak kendine zarar verecek her şeyden kaçınıp daha dingin bir yol seçtiğini söylüyor.
Resmen Başak Burcu Erkeği yazan her yere fotoğrafı asılır.
Allah bağışlasın...
Estağfurullah...
Özellikle Bekir ve Ramiz için sana çok teşekkür ediyoruz...
Hayatı boyunca sadece iki kitap okuduğu kısıma kadar her şey tamam sonrası da tamam ama o kısım maalesef olmamış...
Bu adamı ne zaman seyretsem robert de nira aklıma geliyor.sırf benmi benzetiom lan?
bu adama bi kere düzgün insan rolü oynatsınlar lan çok canımı sıkıyor bu durum, hep iti köpeği oynamaktan ciğeri solmuştur bence onun da