Yazın fit olayım diye herkes nisanda spor yapmaya başlar ama asıl sporcular bütün yıl yapanlardır. İşte gerçek sporcuların bildiği koşu parkurları.
Yazın fit olayım diye herkes nisanda spor yapmaya başlar ama asıl sporcular bütün yıl yapanlardır. İşte gerçek sporcuların bildiği koşu parkurları.
Tarihi yarımada tarafında kalan bu sahil yolu, 3km'lik parkuru ile koşu severlerin az bildiği lokasyonlardan biridir. Tarihi Haliç Köprüsü manzarası ile haftasonu sabah koşunuzu yapabileceğiz güzel bir parkurdur.
Dipnot: Akşam üstüne kalırsanız balıkçılar ile biraz kapışabiliyorsunuz bazen.
Avrupa yakası sakinlerinin genelde piknik lokasyonu olarak kullandığı bu lokasyon aslında eğimli zemini ile zor bir koşu deneyimi yaşattırıyor. Doğa ile iç içe olan bu parkur, sağladığı serinlik ve gölge ile yaz aylarında koşu severlerin uğrak noktası oluyor.
Dipnot: Orta yoldan koşmayı denemeyin bile, insan kalabalığı kan kusturuyor.
Benim en sevdiğim 2. rota! Boğazın o keskin havasında, manzaranın tadını çıkararak yapacağınız bana göre İstanbul'daki en güzel koşu rotası. Tam olarak 5 km olan bu rota, Avrupa yakasındaki, özellikle haftasonları, koşu severlerin uğrak noktası oluyor. Beşiktaş tarafında birazcık insan kalabalığı oluyor ama sabredin Ortaköy'den sonrası derya deniz.
Dipnot: Kış aylarında bu rota çok soğuk olabiliyor, sıkı giyinmeli.
Tabi ki benim bir numaram! Anadolu yakasının göz bebeği adeta. Fenerbahçe'den başlayıp Bostancı'ya kadar uzanan bu koşu pistinde günün her saati koşan insanları görebilirsiniz. Toplamda 6 km olan bu rotanın en yoğun saatleri akşam 7'den sonra oluyor. İşten çıkıp spor yapmaya buraya geliyor insanlar. Ben şahsen Caddebostan Migros'tan başlayıp Fener'e, oradan geri dönüp Migros'un 1km uzağına kadar devam edip 5 km ile tamamlıyorum koşumu.
Dipnot: Üstünüzü değiştirmek için çantanızı Nero'ya bırakabiliyorsunuz, bu konuda çok anlayışlılar. Ek olarak koşu sonrası bir kahve efsane gidiyor sahildeki Nero'dan.
İstanbul'un en yeşil parkuru! Kapıya giriş ücreti konduktan sonra çok az kişinin gittiği bu lokasyona, ben de sadece bir kere gittim. Özel ve geniş parkuru genelde koşu etkinlikleri için kullanılıyor (ki ben de o vesile ile gitmiştim). Ulaşımı biraz sıkıntılı tabi, arabanız varsa tamam ama yok ise servisler var fakat onlarla uğraşması da insanı yoruyor doğrusu. Bu kadar negatif yorumun yanında ama kesinlikle doğa ile iç içe olacağını bir parkur. Her tarafınız yeşil ile süslenmiş, sanki beton ormanı İstanbul'da değil de başka bir yerde gibisiniz.
Dipnot: Çok kaybolunası bir parkur aman dikkat edin.
Avrupa yakasının az rağbet gören temiz parkurlarındandır. Ortalama 7 km'si olan bu parkur genelde kış aylarında çok rüzgarlı, yaz aylarında da çok sıcak olması ile bilinir.
Dipnot: Yaz aylarında, 'mangalcı' ırkının gelmesi ile koşanların eziyet çekmesi olasıdır.
Benim daha önce hiç koşmadığım ama bisiklet sürdüğüm bu rota ortalama 5 km'dir. Diğer lokasyonlar gibi yeşil olduğu söylenemez, hatta hiç yeşili yoktur ama bolca denizi vardır. Burası da kış aylarında dev serin olup, sıkı giyinilmesi gereken bir lokasyondur.
Dipnot: Özel bir koşu yolu olmadığından, insanlar arasından koşmak zorunda kalıyorsunuz.
Semt gibi semt olan Beşiktaş'ın göbeğinde yer alan bu ufak park genelde koşudan ziyade, yürüyüş için kullanılıyor. Çünkü hem çok eğimli hem de yoldan çok merdiven var ama koşmasanız da sabahları güzel bir yürüyüş antrenmanı fırsatı sağlıyor.
Dipnot: Mart ve Nisan aylarında etraf onlarca minik kedi yavrusu kaynıyor. ❤️
Diğer lokasyonların yanında az da olsa profesyonel koşu pistlerimiz de bulunmakta tabi. Örnek olarak; Burhan Felek, Enka, Boğaziçi Üni Uçaksavar Sahası verilebilir. Tabi diğer yerlere göre daha sıkıcı olabiliyorlar ama buranın da avantajı, hız antrenmanı ya da kısa mesafe depar antrenmanı yapmak isteyenler için birebir.
İstanbulu hiç bilmem ama koşuyolu diye bi yer vardı anadolu yakasında boşuna mı koşuyolu demişler oraya..
aç karnına hayatta koşmam yürümem.
Keşke Adana'da soğusa bıktık