Keşke Hep Çocuk Kalsaydık! Büyüdükçe Çocukluğumuza Geri Dönmek İstediğimiz Tatsız Durumlar

Çocukken hep büyüme hayali kurardık değil mi? Yaşımız ilerledikçe her şey çok güzel olacak, istediğimizi yapacağız ve çok mutlu olacakmışız gibi gelirdi. Eee büyüdük, ne oldu? Sanki daha da mutsuz olmaya başladık. Hatta başımıza öyle şeyler gelmeye başladı ki, keşke çocukluğumuza geri dönebilsek diye düşünür olduk.

Gelin başımıza gelen bu tatsız durumlara birlikte bakalım; 

Çocukken ne de güzeldi her şey değil mi? İstediğimiz saatte kalkıp istediğimiz saatte yatardık. Ama yaş ilerledikçe artan sorumluluklarla birlikte işler değişti.

Bunu ilkokul hayatına başladığımızda anladık. Her gün erken saatte kalkmak, okula gitmek ve saatlerce ders dinlemek..

Tabii bunların yanında çok vaktimiz kalıyormuş gibi verilen ödevler de cabası.

İlkokul ortaokul derken liseye geçmek için verilen o sınav mücadelesini hatırlamak dahi istemiyoruz.

Etrafımızdaki herkesin sınavdan iyi puan alabilmemiz için baskı yapmasını söylemiyoruz bile..

Neyse bu kısmı da atlattık, güzel bir liseye yerleştik derken bir de üniversite telaşı başladı. İçimize giren o büyük korkuyu tarif bile edemeyiz.

Bunun için gece gündüz çalışmak, strese girmek çok çok kötüydü.

Üniversite sınavına girdikten sonra tam üniversiteyi kazandık, her şey bitti dedik ama sorumlulukların daha fazla arttığını fark ettik. :)

Birden kendimizi hayata atılmış gibi hissedip iş bulma telaşına girdik. Gece gündüz başvurularda bulunduk.

Başvuru sonucumuz olumsuz olduğunda ise hayata küstük, kendimizi sorgulamaya başladık.

Bir süre sonra işe başladığımızda ise resmen hayattan soğuduk. Çünkü kendimize artık vakit ayıramadığımızı fark ettik.

Artık tek derdimiz para kazanmak oldu. Çünkü kendi ayaklarımızın üzerinde durmamız gerektiğini acı bir şekilde öğrendik.

Ev sahibi olduğumuzda ise gelen faturalar, artan ihtiyaçlarla birlikte hayattan daha da bir bezmeye başladık!

Bir de güvendiğimiz insanların arkamızdan kalleşlik yapmasıyla da hayatın gerçekleri yüzümüze "Bamm!" diye çarptı. Kimseye güvenemez olduk!

Küçükken herkesin içinde iyilik varken şimdilerde herkesin çıkar ilişkisi kurması bizi üzmeye başladı.

He bir de aşık olup, hayal kırıklığına uğradığımız zaman hayat daha da zor gelmeye başladı. Sanki hiç derdimiz tasamız yokmuş gibi...

Küçükken sadece dizlerimiz yaralandığında ağlardık. Annemiz babamız öptüğünde ise hemen geçerdi. Şimdi kalbimizin kırığını kimsenin geçiremeyeceğini biliyoruz. :(

Son olarak, sevdiğimiz insanları kaybettiğimiz o savunmasız anlarda şefkatli kollara ihtiyaç duyarız. Tıpkı çocukluğumuzda olduğu gibi...

Keşke hep çocuk kalabilseydik, değil mi?

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
21.11.2018

BELANA SIÇİM EDİTÖR

22.11.2018

en kötüsüde sevdiğin insanı kaybetmek.hayat damarlarından biri eksiliyor sanki...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ