Kan yalnızca içimizdeyken değil, dışımızdayken de faydalı olabiliyor.
Kan yalnızca içimizdeyken değil, dışımızdayken de faydalı olabiliyor.
Stanford Üniversitesinde yürütülen bir araştırma, genç kanın gerçekten gençleştirdiğini ortaya koydu.
Genç bir fareden alınan kan, yaşlı bir fareye enjekte edildi. Bunun sonucunda yaşlı farenin refleksleri iyileşti ve çevikleşti! Daha iyi bir hafızaya sahip olması da cabası.
Bunun gelecekteki olası uygulamaları ise insana heyecanla karışık bir korku vermiyor değil.
IBM'e göre 'biyonik bilgisayar' fikri, günümüz silikondan yapılma çipli ve yongalı bilgisayar sistemlerine oranla 10 bin kat daha efektif olabilir. Aquasar isimli prototip ile bunun ilk meyveleri alınmaya başlanmış bile.
Birkaç yıl önce Denizli'de meydana gelen bir vaka, geçmişte yaşadığı yoğun psikolojik bunalımların ardından kan içme ihtiyacı geliştirmiş bir adamın öyküsünü açığa çıkarmıştı. Buna göre hasta sürekli kan içmek istiyor, kan elde etmek için her türlü yolu deniyordu (Başkalarını yaralamak dahil!)
Psikolojik bir travma neticesinde gelişen bu davranış, altı haftalık bir tedavinin ardından gerilemeye başlamış. Yine de travmanın etkileri tamamen silinememiş.
40'larda yapılan Rus deneyleri, ölen köpekleri yapay kan dolaşım sistemleriyle yeniden canlandırmayı denemişti.
2005'te bir benzerini Amerikalılar denedi. Pittsburg'da yapılan deneyde bu defa ölen köpeklerin dolaşım yoluna oksijen ve şeker içeren bir bileşik enjekte edildi. Bunun yanı sıra verilen elektrik şoku, köpeklerin yaşama (söylendiği üzre) geri dönmesini sağladı.
Hayvanlarla ilgili her deney haliyle 'insana uyarlanabilirliğiyle' akıllardan geçiyor. Bu da öyle...
Vinicius Quesada isimli bir sanatçı, yalnızca kan ve çiş kullanarak ortaya oldukça başarılı eserler koymuş. Buradan da anlıyoruz ki, kan gerçekten kusursuz bir boya.
Botoks yerine yeni bir yüz gerdirme yöntemi bulundu. Adına da 'Vampir gerdirmesi' deniyor!
Önce kanınız alınıyor, protein ve trombosit birbirinden ayırılıp tekrar yüzünüze enjekte ediliyor. Böylece daha fazla kolajen üretilmiş oluyor ve sıkı bir yüz sizi bekliyor.
Evet, yeterince korkunç. Botoks şimdilik yeterli. Unutun gitsin!
Kandaki nitrojen, klorofil için gerekeni fazlasıyla sağlıyor ve daha sağlıklı kökleri ve hastalıklara karşı direnci beraberinde getiriyor. O yüzden ilk gördüğünüz mezbahaya girin ve bahçeniz için gereken kanı toplayın. Psikopat bir katil zannedilmek istemiyorsanız tabii.
Bir sivil toplum kuruluşu olan ACLU'ya göre, ABD'de yeni doğan her bebeğin topuğundan alınan kan örneği vasıtasıyla bir DNA havuzu kuruluyor ve genetik hastalıklarla ilgili araştırmalarda kullanılıyor.
Kan alınırken bebek ailelerinden herhangi bir onay alınmadığı ifade ediliyor.
Bio-batarya ismi verilen teknoloji, gücünü kan ve terden alıyor. Kulağa çok vahşi gelse de gerçekten çalışıyor ve LED gibi teknolojileri çalıştıracak kadar enerji üretiyor. Bu da 'Acaba gelecekte vücutlarımızdan enerji üretebilecek miyiz?' sorusunu akıllara sokuyor.
Bunlar da yılların geyiği aslında. Alyuvar boyutlarında robotlar, önüne çıkan zararlı unsurları hunharca yok ediyor...
Bunun en gerçekçi uygulaması, kırmızı kan hücrelerinin özel ilaç karışımlarından oluşan özel bir polimer tabakasıyla kaplanmasıyla gerçek olabilir. Kanımızın içine hastalıkkıran ajanlar yerleştirebiliriz.
Hepsini geçtim de kan ve idrarla sanat yapmak neyin kafası hafız...
güzel içerik devamını bekleriz
böyle şeyler okuyunca içim bir garip oluyor