İşlemediği Bir Suç İçin İdam Odasına Gülümseyerek Giden Bir Masum: Joe Arridy

Ölüm konseptini anlayacak yetisi bile olmayan Joe Arridy, gardiyan tarafından 'Ölüm hücresinde yaşayan en mutlu adam' olarak tanımlanmıştı.

14 Ağustos 1936'da Drain ailesinin 12 ve 15 yaşlarındaki iki kızı Pueblo, Colorado'daki evlerinde saldırıya uğramışlardı.

Hem 15 yaşındaki Dorothy, hem de 12 yaşındaki Barbara, küçük bir balta ile dövülmüşlerdi. Ayrıca tecavüze uğrayan Dorothy, balta darbesiyle hayatını kaybederken, Barbara hayatta kaldı.

Eve dönen ebeveynlerin kızları bulmasının ardından bölgede zanlının bulunması için aramalar başlatıldı. Gazeteler 'cinsellik delisi' bir katilin kaçak olduğunu duyurdu ve polis 'Meksikalı'ya' benzeyen bir adam hakkında verilebilecek her türlü ipucunu izledi. İki kadının daha Drain ailesinin evi yakınlarında aynı adam tarafından saldırıya uğradıklarını iddia etmeleri üzerine katili yakalamak konusunda büyük bir baskı altında olan bölge polisi, yerel tren raylarının yanında amaçsızca dolaşan 21 yaşındaki Joe Arridy'yi gördüğünde üzerinden bir yük kalktığını hissetmiş olmalıydı...

Oysa Joe, yanyana gelen herhangi birkaç kelimeyi anlayamıyordu bile.

Joe'nun ebeveynleri Suriyeli göçmenlerdi, bu da tanıma uyan esmer tenini açıklıyordu. Anne ve babası ayrıca birinci dereceden kuzenlerdi. Bu durum gazetelerin üzerinde durmaya bayıldıkları bir 'embesillik' durumu çıkarıyordu Joe'da. Kardeşlerinde de akraba evliliğinin sonuçları görülmüş, biri küçükken ölmüş, diğeri ise Joe gibi zorluklar yaşamaktaydı. Bu durumdan ötürü, Joe henüz 10 yaşındayken devletin bakım evine yatırılmıştı ve eğer 21 yaşında kaçmamış olsaydı, daha yıllarca orada yaşayacaktı.

Joe yavaş konuşuyordu, renkleri ayırt edemiyordu ve birkaç kelimeden oluşan cümleleri tekrar etmekte zorlanıyordu. Kaldığı bakım evinin amiri de diğer çocukların onu kullandığından bahsetmişti. Bir keresinde sigara çalma suçunu onun üzerine atmışlardı. Bu yüzden belki de Şerif George Carroll da diğer çocukların fark ettiği şeyi fark etmişti: yoruma açıktı.

Joe suçu itiraf edince, Carroll kaydetme zahmetine bile girmemişti ve duruşmalar sırasında davacı bile cevapların zorla elde edildiğini fark etmişti.

Carroll'un soruları Joe'nun kızlardan hoşlanması hakkında başlayıp, birden 'Madem öyle, neden onlara zarar veriyorsun?' şeklinde değişiyordu.

Bu adaletsizlik havası içinde, Joe'nun ifadesini onu sorgulayan kişiye göre sürekli değiştirdiği görülüyordu. Ayrıca cinayetin en basit ayrıntılarını bile birileri ona söyleyene kadar anlatamamıştı.

Bu raddede suçlunun Joe değil, bir başkası olduğunu herkesin anlamış olması gerekirdi.

Büyü ihtimalle asıl suçlu, Barbara Drain tarafından teşhis edilince aynı suçlardan idam edilen Meksikalı Frank Aguliar'dı.

Tüm bunlar, sırf yerel polisin Joe ve Frank'ın bir şekilde ekip olduğunu düşünmesi nedeniyle Joe halen tutukluyken gerçekleşmişti. Yine de tüm bunlar halkın öfkesini dindirmemiş olacak ki, Joe'nun davasında tanıklık eden psikiyatristlerin onu zihinsel engelli ilan etmesine rağmen, IQ'su 46 olan Joe da suçlu bulundu ve idama mahkum edildi.

Joe'nun savunması "doğru ve yanlış arasında ayrım yapamadığı için suç maksatlı bir harekette bulunamayacağına" dayanıyordu.

Joe bir taş ile bir yumurtayı bile ayırt edemiyordu, doğru ve yanlışı da ayırt edemeyeceğini düşünmek sadece mantıklı bir düşünceydi.

Yakında gerçekleşecek olan idamının haberi Joe'ya verildiğinde, birden bire sahip olduğu oyuncak trenleri daha da sahiplenmeye başladı. Son yemeği kendi isteği üzerine dondurmaydı. 6 Ocak 1939'da çok sevdiği oyuncak trenini başka bir mahkuma hediye ettikten sonra, Joe bir gaz odasına yönlendirildi. Gardiyanlar onu sandalyeye bağlarken sırıtıyordu. Ölümü çabucak gerçekleşmiş olsa da, gardiyanlardan Roy Best'in odada ağladığı kayıtlara geçmişti. Aynı gardiyan Joe için şu cümleleri de kuran kişiydi: 'Joe Arridy, ölüm hücresinde yaşayan en mutlu adamdır.'

Colorado Yargıtay'ına Joe'nun lehine dilekçe veren avukat Gail Ireland, dava sırasında "Eğer bu adama gaz verirsek Colorado'nun bu utancın üstesinden gelmesi çok zaman alır" yazmıştı.

Öyle de oldu.

Joe Arridy ölümünden yaklaşık 70 yıl sonraya, 2011 yılına kadar affedilmedi. 

Kaynak: 1, 2

Popüler İçerikler

Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
YORUMLAR
20.10.2019

The Green Mile... 😔

20.10.2019

Bu yüzden bu hayatta hiçbir zaman idamı desteklemeyeceğim. Birilerinin günah keçisi olmak için bir can heba ediliyor. Bir can , belki binlerce umut geride kalanlar yarım bırakılanlar... hepsinden önemlisi onuru. elinden sadece canı değil onuru alınıyor. Gerçekten suçluysa dahi pişman olma hakkı alınıyor. Yaşadığımız dünya bir azınlık raporu filmi değil ki orda bile kahinlerin suçlu yanılgısı işlenmişti. Hata payı yüzde doksan dokuzken bile yaptırım idam değildi. hiçbir şeyi tam olarak bilemeyiz. Gören göz bile yanılır. Umarım hiçbir zaman idamı haklı görecek bir durumda da bulunmayız.

Pasif Kullanıcı
20.10.2019

Kanunlar örümcek ağları gibiymiş: Bazen zayıflar (ve suçsuzlar) ağa yakalanırmış, bazen de güçlüler (ve gerçek suçlular) ağı delip geçermiş. Ayrıca, adalet kötü niyetli ve her yönden yetersiz kanun uygulayıcıların elinde özgürce cinayet işleme silahına bile dönüşebilir. Yukarıdaki adli cinayet de bu durumlara ait örnek olaylardan sadece biri. Sadece Amerika 'da değil, tüm dünya ülkelerinde adalet mekanizmasının böyle sorunları vardı ve bundan sonra da hep olacak zaten. Günümüzde kaç tane masum hapislerde çürüyor ve kimin umurunda? Ta ki umursamayanların da başına böyle bir olay gelene kadar. Sonra o da umursanmayacak...

20.10.2019

Yorumunuz aklıma Levent Kırca'nın Demokrasi Apartmanı'nı getirdi. Neden acaba.. 🙄

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ