Her şeyi geride bırakıp bir sahil kasabasına yerleşme fikri eskiden emeklilere aitti. İş hayatını bitiren ve artık huzurlu bir hayat isteyen emekli insanlar, sahil kasabasına yerleşip, bahçesine ektiği organik sebzelerle vakit geçiriyordu. Günümüzde ise bu girişim neredeyse yirmili yaşlara kadar düştü. İnsanlar artık daha mutsuz, daha isteksiz ve huzura çok daha fazla aç. Peki bizi genç yaşımızda, sahil kasabası dinginliğine iten sebepler neler?
Türkiye'nin en kalabalık şehrinde yaşıyorum. Burada doğdum büyüdüm. Ancak hiç bir zaman sevmedim burada yaşamayı. Ülke içinde ayrı bir ülke gibi.. Ne zaman çıksam İstanbul sınırlarından bambaşka bir insan oluyorum.. Burada yaşayan insanların çoğu; vicdansız, merhametsiz, tacizci, üçkağıtçı, suratsız.. İşin kötü tarafı böyle insanlarla sıkça karşılaşmak sizin de katılaşmanıza, karakter değişmesi olmasa da duvarlar örüp suratsız biri olmanıza yol açıyor. Hayatta en nefret ettiğim zümre ''bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılar'' Ucu kendine dokunmadıkça ses çıkarmayanlar.. Sahil kenarında İstanbul dışında bir yerde yaşamak en çok istediğim şey. Bir gün yapacağım da...
#4 maaşın yarısı mı? komiksiniz
bu bayram ailemin ısrarını kıramayıp onların yanına gittik. Tabi kendileri 40'lı yaşlarda emekli oldukları için Ege'de takılıyorlar ( evet o yıllarda emekli ikramiyesi ile bir ev ve araba alınabiliyordu ) Bizim bir köpeğimiz var. Sitede ve sokakta adı çıkmış. Saykonun önde gideni. Gören yolunu değiştiriyor :D Abi küçük yerde köpeğin bile huyu değişti. Baktık bizim oğlan nirvanaya ulaştı. Normalde hep tetikte yatan köpek, bahçeye biri girmedikçe uyukluyor. Bir gece bir baktım bizim sosyobat bahçede yok panikle fırladım dışarı. Birde ne göreyim ? yandaki aile okey oynarken yancı olmuş. Ayaklarını dibinde oturuyor ki biz misafir geleceği zaman oğlanı mecbur ya bağlıyoruz ya da pansiyona bırakıyoruz. Sürekli mızmızlanan köpek gitti yerine bambaşka bir çocuk geldi.