Her Duyduğumuzda Tüylerimizi Diken Diken Eden İzmir Marşı’nın Bilinmeyen Hikâyesi

Bir ülke için simge sayılan, sözleri ulusal duyguları depreştiren ve en az bayrak kadar önemli olan ulusal marş vardır ki Türk milleti olarak kutsal atfettiğimiz İstiklal Marşı'dır. Bir de kahramanlık destanlarını anlatan, hep bir ağızdan söylenen, törenlerin vazgeçilmezleri vardır. İşte onlardan biri İzmir Marşı...

Son dönemde çalındığı maçlar ve mezuniyet törenleri itibarıyla tartışmalara yol açan İzmir Marşı özellikle yaptığı cumhuriyet vurgusu ve Mustafa Kemal Atatürk'ü hep bir ağızdan anmasıyla popüler hale geldi. Pek çok sanatçı ve grup tarafından yeniden yorumlandı, daha da çalınır ve dinlenir oldu. 

Peki, İzmir Marşı'nın hikâyesini biliyor musunuz? Gelin, bu konuda da farklı görüşlerin olduğu arka plana yakından bakalım.

"İzmir'in dağlarında çiçekler açar, altın güneş orda sırmalar saçar, bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar..."

"Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa, adın yazılacak mücevher taşa!"

Her duyduğumuzda tüylerimizin diken diken olduğu ve içimizden gelerek, bağıra bağıra eşlik ettiğimiz İzmir Marşı'nın çok bilinmeyen hikâyesini anlatıyoruz, toplaşın...

Tarihi biraz tartışmalı olan İzmir Marşı'nın farklı ağızlardan hikâyesini aktaracağız. Kaynağı ne olursa olsun, marşı her duyduğumuzda milli duygularımızın kabardığı ve vatan aşkımızın depreştiği kesin... 

Buradan hareketle müzik tarihçisi Murat Meriç, orkestra şefi Naci Özgüç ve gazeteci yazar Murat Bardakçı'nın yazdıklarına bakalım.

Müzik tarihçisi Murat Meriç, marşın tarihinin tartışmalı olduğunu söylüyor ama doğrulattığı kaynaklara göre hikâyeyi aktarıyor.

Murat Meriç, anonim olarak geçtiğini söylediği İzmir Marşı için şunları söylüyor: 'Tarihi biraz tartışmalı. Kimi kaynaklar aslının ‘Kafkasya dağlarında çiçekler açar’ dizesiyle başlayan marş olduğunu yazar. Besteci olarak görünen bir isim var: İzzettin Hümayi Elçioğlu ancak ispatlanmış değil. Bazı kaynaklar, Alman besteci Kurt Striegler’in bir bestesinden uyarlandığını yazsa da bu yanlış: Striegler, ‘Türk İzmir Marşı’nın bestecisi. Özetle: Söz yazarı ve bestecisi bilinmiyor, resmi kaynaklarda ‘anonim’ olarak geçiyor. Kimi kaynaklarda Muammer Sun ismine de rastlıyoruz ancak Sun marşı düzenleyen isimlerden biri.'

Ankara Devlet Orkestra ve Balesi Orkestra Şefi Naci Özgüç, büyük dedesi İzzettin Hümayi Elçioğlu tarafından bestelendiğini söylediği marş için şöyle diyor: "Sözleri gereği bir başkaldırış, bir tür manifesto..."

Naci Özgüç, marşın 'Kafkasya Marşı' olarak babasının dededi İzzettin Hümayi Elçioğlu tarafından bestelendiğini söylüyor ve ekliyor: Yaptığım araştırmalarda İzzettin Bey’in 38 yaşındayken, cephede bestelediğinin sanıldığını gördüm. Çok önemli bir bestekar olduğunu başka kaynaklardan da doğrulattım.'

Aile olarak sanata değer verdiklerini dile getiren ve marşın bir manifesto özelliği taşıdığını söyleyen Naci Özgüç, sözlerine şöyle devam ediyor: 'Babaannem Belkıs (Elçioğlu) Özgüç ut sanatçısı, babam Akgün Özgüç bir opera sanatçısıydı, amcam Fehamettin Özgüç hem keman/viyola sanatçısı hem de müzik eğitimcisiydi. Annem Müfide Özgüç ve dayım Osman Gökoğlu opera solisti, yengem Meral Gökoğlu opera solisti, kuzenim Umut Gökoğlu ve onun eşi Evren Gökoğlu opera sanatçıları... Ben de Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin orkestra şefiyim.
 Sözleri gereği hem bir başkaldırışı hem güçsüz sanılanın zaferini ve buna bağlı duyguları içeriyor. Bir tür ‘manifesto’ gibi... Tabii ki 'Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa' verilmek istenen asıl mesaj.'

Son olarak, en tartışmalı sözleri gazeteci yazar Murat Bardakçı aktarıyor: "Millî Mücadele yahut Cumhuriyet dönemi eseri değildir, daha eskidir, halis muhlis imparatorluk devrine aittir, yani mehter gibi bir Osmanlı marşıdır!

Eserin el yazması kopyası bulunmadığını ve 1940'lı yıllardaki kopyasının ise 'Kafkasya Marşı' olarak geçtiğini belirten Murat Bardakçı'ya göre besteci İzzettin Hümayi Elçioğlu'na dair herhangi bir bilgi bulunmuyor. Dönemin kaynaklarında da İzzettin Hümayi Elçioğlu'na atıfta bulunulmadığını iddia ediyor ve ekliyor: '28 Şubat günlerinde 'Onuncu Yıl Marşı' modası çıkmıştı, şimdi de 'İzmir Marşı!' Bir kesimin dilinde 'İzmir’in dağlarında çiçekler açar' diye terennüm edilip gidiyor! Sakın ola ki İzmir Marşı’nı küçümsediğimi düşünmeyin; eser bizim 'marş' kavramımıza tıpatıp uyan bir bestedir, melodisi güzeldir, kıvraktır, basittir ve herkes tarafından rahatça okunabilecek şekildedir. Gazetelerde günlerdir bu marş hakkında haberler çıkıyor ve eserin 1876 ile 1950 arasında yaşamış İzzeddin Hümayi Elçioğlu’nun bestesi olduğu söyleniyordu... Mesele de işte burada: İzmir Marşı zannedildiği gibi Millî Mücadele yahut Cumhuriyet dönemi eseri değildir, daha eskidir, halis muhlis imparatorluk devrine aittir, yani mehter gibi bir Osmanlı marşıdır!'

Marşın bestecisi olarak gösterilen İzzettin Hümayi Elçioğlu'nun pek çok değerli marşa imza attığını ifade eden Murat Bardakçı yazısına şöyle devam ediyor: Peki, İzmir Marşı nasıl oldu da İzzeddin Hümayi Bey’e maledildi? Musiki yazarı Etem Üngör’ün 1966’da çıkarttığı 'Türk Marşları' isimli kitabı vasıtasıyla... Rahmetli Etem Bey marşın İzzettin Hümayi’ye ait olduğunu yazdı fakat eseri 'İzmir' değil, 'Kafkasya Marşı' adı ile yayınladı ve bestenin sonraki senelerde 'İzmir’in dağlarında...' ve bazen de 'İnönü dağlarında...' diye okunduğunu hatırlattı. Marşın 1914’teki Kafkas harekâtına ait olduğunu da ifade etti ama eserin İzzeddin Hümayi’ye aidiyeti hakkında herhangi bir belge yahut kayıt göstermedi.'

Kaynağı ne olursa olsun, Türk milleti olarak İzmir Marşı'nı çok seviyoruz ve her fırsatta içimizden gelerek dolu dolu söylemeye çekinmiyoruz. Bunu da hiçbir şey değiştirmeyecek!

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nde Yeni Doğmuş Bebeğin Başının Örtülmesi Tepki Topladı
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
YORUMLAR
10.06.2018

Kim yazdiysa bestelediyse gunumuze kadar gelmesine kimler katkida bulunduysa hepsine sonsuz tesekkurler. Artık bir ulusun yeniden doğuşunu temsil ediyor.

10.06.2018

Hangi zaman diliminde ne amaçla yazıldığı, şu an hep bir ağızla ne amaçla söylendiği gerçeğini değiştirmez. O yüzden kafa bulandırmayın.

Kesinlikle haklısın kafa bulandırmaya hiç gerek yok ve boş felsefe ile zaman harcamaya da gerek yok.

10.06.2018

yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa!

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ