Bazen insanın canı dışarı çıkıp şöyle bir balık yemek, bir şeyler içmek istiyor. Hiçbirimiz Ali Ağaoğlu olmadığımız için de bunu sadece özel günlerde gerçekleştirebiliyoruz. Bazen bir doğum günü, bazen yıl dönümü, bazen de öylesine... Ancak daha gitmeden kafamızda türlü hesaplar geçiyor, bütçemizi aklımızdan geçiriyoruz. Haklıyız da! Çünkü dışarıda rakı-balık yapmak küçük bir servet değerinde bazen. Sizler için o kazıklanma sürecini gözler önüne serdik...
arkadaş haklı. ayda yılda bir dışarı çıkmışım, mis gibi balığımı yemişim, güzel güzel mezeler, yanında mis gibi rakım var, bir de adam başı 100-150 lira gibi hesap ödeyeceğim. bana ne lan o işletme sahibinin kirasından, personel maaşından, sgk primlerinden, vergisinden, her yıl ocak ve temmuz ayında içkiye gelene ötv'ye karşı karşı ayakta durma çabasından, günlük meze ve balık yapayım diye aldığı malzemeleri satamadan çöpe atma riskinden, ülkenin her sıkıntılı döneminde ilk zarar gören sektör oluşundan ve belki günlerce 1-2 masalık müşteri ile dükkanı kapamasından, genelde hafta içleri zaten boş ve sadece cuma ve cumartesi günleri belki dolu oluşundan, işletmenin devamlılığı için kenara para koymak durumundan, bana ne! adam yüz binlerce lira gömdü, risk aldı diye o işletmeyi açarken illa para mı kazanmak zorunda.
benim anlamadığım bazı mekanlardaki pişirme ve servis ücreti....çiğ mi yiyelim balığı biz mi koşup mutfaktan çatal bıçak alalım? müşteriye nerden saplasak derdinde olan yerleri hiç sevmiyorum. 35lik rakıya 100 lira yazıyor hayvanın evladı birde hiç sahip olmadığı kibar tavrı takınarak "efenim var mı bir arzumuz?" diye masaya yanaşması...bunun yerine.eline vazelin alıp "e hadi bakalım beyler yediniz içtiniz eğlendiniz accıkta biz eğlenelim" diye gelse daha doğal olur.
Ayda yılda bi dışarı çıkmış ondada kazık yemiş eve gelmiş klavyeye abanmış kıyamam.Seni öpmeyecekleri yere git şekil yapıcam diye diğer günler simit yeme:)