Hadi Kazıklanalım: Rakı-Balık Yaparken Yediğimiz Kazıkların 13 Maddelik Listesi

Bazen insanın canı dışarı çıkıp şöyle bir balık yemek, bir şeyler içmek istiyor. Hiçbirimiz Ali Ağaoğlu olmadığımız için de bunu sadece özel günlerde gerçekleştirebiliyoruz. Bazen bir doğum günü, bazen yıl dönümü, bazen de öylesine... Ancak daha gitmeden kafamızda türlü hesaplar geçiyor, bütçemizi aklımızdan geçiriyoruz. Haklıyız da! Çünkü dışarıda rakı-balık yapmak küçük bir servet değerinde bazen. Sizler için o kazıklanma sürecini gözler önüne serdik...

1. Balık restoranlarının olmazsa olmazı mavi masa ve sandalyeler, gecenin sonunda yiyeceğiniz kazığın habercisidir.

Çünkü bizi Ege'de şirin bir sahil kasabasında olduğumuza ikna etmeleri için bu şart biliyorsunuz. Özellikle tavandan sarkan balık ağların da varsa herkese şimdiden geçmiş olsun demeyi bir borç biliriz.

2. Fonda çalan Yunanca ya da Rumca şarkılar, sizleri hesap öderken daha mutlu bireyler yapmak için zihninize sirtaki yaptırır.

Duyar duymaz 'Ohhh iyi ki geldik bee' dediğiniz bu şarkılar sayesinde iyice ayağınızı denize soktuğunuzu düşündünüz değil mi? Evet, çok güzel. Bu işlem artık bizim için genel anestezi sayılır diyebilir miyiz? Diyebiliriz.

3. Masaya oturur oturmaz gelen zeytin, zeytinyağı gibi ikramlar, adisyonda yazan "kuver ücreti"ni görünce şekeriniz düşmesin diye konulmuştur.

İnsan da sanıyor ki 'Yav ne iyi insanlar, gelir gelmez izzet ikram falan...' Evet, aslında öyle ama bunların hepsi paralı arkadaşlar. Değilmiş gibi görünüyor ama masaya konan çataldan, bıçaktan, ekmekten çaktırmadan alıyorlar parayı. Biz de tabi saf saf...

4. Uğruna dünya savaşları çıkartılması söz konusu olan bi çatallık mezeleri sipariş ederken kontrolü kaybetmek...

Çünkü bazıları evde yapılabilecek kadar kolay olduğu için insan verdiği paraya üzülüyor. Üstelik sadece bir, şanslıysanız iki çatal alabiliyorsunuz. Eğer şuurunuzu yitirip 'Ver hocam ver, onu da ver' derseniz bir takım sürprizlere de açık olmanız lazım.

5. Masada müzakere süreci: "Kalamar mı söyleyelim karides mi?"

İkinci ara sıcak bütçeyi zorlayacağı için genellikle bir tanesi üzerinde mutabık kalınmasının şart olduğunu beynimiz kodlamış oluyor. Çünkü bi tabak kalamar tavada toplam 6 tane falan kalamar oluyor ve kendisi yaklaşık 25-30 TL arası. İnsan bu parayı isterken biraz utanır yahu!

6. Garsonun çaktırmadan itelediği ve insanın basiretini bağladığı bir takım enteresan yiyecekler

Şöyle gerçekleşiyor genelde:

-Biz iki dilim beyaz peynir alalım

+O zaman çibez de veriyorum abime, şakşuka da gönderiyim mi? Favam da yeni çıktı

-Tamam o zaman  :(

7. "Küçük söylesek yetmez, büyük de çok pahalı... O zaman biz bi büyük alalım"

Ülkemizde birtakım vergilerin çığrından çıkması sebebiyle alkollü içkiler için servet ödemek zorunda kaldığımız bir gerçek. Bir de üstüne mekanın koyduğu bir takım kar oranları eklenince Eyfel Kulesi gibi rakamlar çıkıyor afedersiniz. 

Not: Küçük pişmanlıktır

8. Yurdumuzun üç bir tarafı denizlerle çevrili değilmişcesine balık için istenen devasa fiyatlar

Bize bunu da alıştırdılar arkadaşlar. Sorsanız herkesin bir sebebi var. Yok öyleymiş de, böyleymiş de... E babacım biz de parayı sokakta bulmuyoruz nihayetinde. Zaten ayda yılda bir gidiyoruz böyle yerlere, bi zahmet donumuza kadar almayın. Haksız mıyım?

9. İrade dışında masaya gelen duble salata ile tanışma süreci

Mesela iki kişi gittiniz diyelim, bi porsiyon salata normal şartlar altında yeterli. Ama garson sizden önce bunu ölçüp biçtiği için kendi kendine duble salata yaptırmaya karar vermiştir. Ve genellikle bunu yerken değil de adisyonda görünce fark edersiniz. Hey Allahım ya...

10. Biten meze için "Senin canın sağ olsun ya, bi tane daha söyleriz" diye diye çığırdan çıkılan anlar.

İnşallah biten meze, yoğurtlu bir şeylerdir. Yoksa az evvel de belirttiğimiz gibi bazı mezeler ederinden çok daha pahalı. Bu meze de çok tatlı bir şey ya, insan bi türlü bıkmıyor. Bunun da sonu yok... Nasıl bir cendereye düşüyoruz böyle arkadaşlar, gerçekten ağlamak üzereyim :(

11. Hiç planda yokken gecenin ortasında masaya damlayan arkadaşın hesaba tatlı tatlı kitleyişi...

Çünkü o dedi ki 'Yok ya valla ben bi şey almıycam'. Biz de dedik ki 'Aaa olur mu ya bi duble iç'. E tabii o bi dubleyi içerken mezelerden de tırtıkladı, kalamardan da sömürdü, meyveyi de hüpletti. En son şöyle bir şey oluyor 'Yooo olmaz olmaz sen misafirsin, sok bakiim o parayı cebine' He gördüm ben senin hesabı eline aldığındaki yüz ifadeni. Aferin!

12. Mekan sahibinin o akşam ödediğimiz hesap sayesinde değiştirmeye karar verdiği arabasının tatlı bir kutlaması: Meyve tabağı

Yedik, içtik, artık mekan bize hadi s..tirin gidin diyecek ama bunu çok tatlı bir şekilde söylemesi gerek. Bunun en güzel usulü de masaya meyve bırakıp kaçmaktır. Eğer müdavimi olduğunuz yerdeyseniz buna para yazmıyorlar, yok değilseniz o meyve tabağına vereceğiniz parayla kilolalarca meyve alabiliyorsunuz. Ayva var bakın orda,..

13. Kalkarken küfür yememek için bırakılan bahşiş ya da bir diğer deyişle taburcu ücreti...

Şimdi şunu bir açıklığa kavuşturalım: Bahşiş, size servis yapan garsonların emeğine karşılık olarak verdiğiniz bir hediyedir. Buraya kadar her şey normal. Ancak bazı yerler, adisyona zaten servis ücretini ekliyorlar. Üstüne bir de kuver... Bi de bunların üstüne siz bahşiş bıraktığınız zaman sizi bir süre morfinle uyutmamız gerekiyor.

"Evde balık yiyin kardeşim siz de!" diyenler için burada görselimiz hazır.

Herkese balıklı günler dileklerimle...

Popüler İçerikler

Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
YORUMLAR
29.11.2016

arkadaş haklı. ayda yılda bir dışarı çıkmışım, mis gibi balığımı yemişim, güzel güzel mezeler, yanında mis gibi rakım var, bir de adam başı 100-150 lira gibi hesap ödeyeceğim. bana ne lan o işletme sahibinin kirasından, personel maaşından, sgk primlerinden, vergisinden, her yıl ocak ve temmuz ayında içkiye gelene ötv'ye karşı karşı ayakta durma çabasından, günlük meze ve balık yapayım diye aldığı malzemeleri satamadan çöpe atma riskinden, ülkenin her sıkıntılı döneminde ilk zarar gören sektör oluşundan ve belki günlerce 1-2 masalık müşteri ile dükkanı kapamasından, genelde hafta içleri zaten boş ve sadece cuma ve cumartesi günleri belki dolu oluşundan, işletmenin devamlılığı için kenara para koymak durumundan, bana ne! adam yüz binlerce lira gömdü, risk aldı diye o işletmeyi açarken illa para mı kazanmak zorunda.

30.11.2016

benim anlamadığım bazı mekanlardaki pişirme ve servis ücreti....çiğ mi yiyelim balığı biz mi koşup mutfaktan çatal bıçak alalım? müşteriye nerden saplasak derdinde olan yerleri hiç sevmiyorum. 35lik rakıya 100 lira yazıyor hayvanın evladı birde hiç sahip olmadığı kibar tavrı takınarak "efenim var mı bir arzumuz?" diye masaya yanaşması...bunun yerine.eline vazelin alıp "e hadi bakalım beyler yediniz içtiniz eğlendiniz accıkta biz eğlenelim" diye gelse daha doğal olur.

29.11.2016

Ayda yılda bi dışarı çıkmış ondada kazık yemiş eve gelmiş klavyeye abanmış kıyamam.Seni öpmeyecekleri yere git şekil yapıcam diye diğer günler simit yeme:)

TÜM YORUMLARI OKU (30)