Çoğu insan ilişkisi çok doğal bir süreç içerisinde geliştiği için arkalarında yatan dinamikleri fark edemeyiz veya gözardı ederiz. Ancak aslında her türlü insan ilişkisi de belirli bir psikolojik arka plana sahiptir ve bilimin bu konuda size söylemek istediği çok önemli şeyler var. İşte günlük hayatınızda kullanabileceğiniz, ikili ilişkilerin detayda yatan mekanizmasını açığa çıkaran 17 pek önemli bilgi:
Karşınızdakinin hareket ve mimiklerini onlara geri yansıtmaya psikoloji bilimi 'mirroring' ismini veriyor ve ilişkilerde oldukça önemli bir etken olduğu ifade ediliyor. 1999 yılında New York Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bir deneyin elde ettiği verilere göre, karşınızdaki insanla konuşurken onun vücut dilini, mimiklerini ve jestlerini taklit etmek, sizden otomatik olarak hoşlanmalarını sağlıyor.
Yapılan araştırmalar, insanların kendilerine tanıdık gelen yüzlere daha çok sempati gösterdiğini ortaya koyuyor. MIT'de 1950'lerde gerçekleştirilen bir deney, sınıfta birbirlerine yakın oturan ya da ortak projelerde yer alan öğrencilerin, ilerleyen zamanda yakın arkadaş olmaya daha meyilli olduğunu gösteriyor.
Araştırmalara göre insanlara yönelttiğiniz güzel sözler ve iltifatlar, karşınızdakinin sizde de aynı özelliklerin olduğunu düşünmesine yol açıyor. Yani siz, karşınızdaki insan için ya da ortak bir tanıdığınız için 'cömert' veya 'dürüst' gibi onur verici sıfatlar kullanırsanız, insanlar doğal olarak sizin de öyle olduğunuzu düşünmeye eğilim gösteriyor.
Duygular bulaşıcıdır sevgili dostlar. Farkında olsun ya da olmasın her insan, etrafındaki kişilerin duygu, heyecan, korku ve üzüntülerini hisseder ve bu duyguları kendi içinde duyar. Bu sebeple dışarıya pozitif yaklaştığınız zaman işlerin hiç olmadığı kadar kolaylaştığını göreceksiniz.
Yapılan çalışmalar, ortak bir arkadaşı olan insanların çok daha yakın ilişkiler kurmaya eğilim gösterdiğini ortaya koyuyor. British Columbia Üniversitesi'nden araştırmacıların yürüttüğü bir çalışmaya göre, sosyal medya üzerinde daha fazla ortak arkadaşı olan insanlar, gerçek hayatta da birbirleriyle daha sağlam iletişim kurmaya yatkınlık gösteriyor.
İltifat etmenin daha sıkı ilişkiler kurmaya yardımcı olduğunu ifade etmiştik; ancak eğer bu durum aşırıya kaçarsa da ters etki yapması kaçınılmaz gibi görünüyor. Bunun nedeni ise, karşısındaki insanı çok fazla pohpohlayan kişilerin toplum içinde tuhaf ve arkadaşlık için yetersiz olarak kabul edilmesi ve genel anlamda bu insanların karşılarındakine hiçbir şey katmayacağının düşünülmesi.
Sosyal psikoloji uzmanı Susan Fiske'e göre, insanların karşılarındakini değerlendirirken en çok önem verdikleri iki şey, sıcakkanlılık ve o insanın sahip olduğu statü, daha genel anlamda başarı. Fiske, işini bilen ve toplumda başarılı olarak kabul edilen insanların doğal olarak daha sıcak ve arkadaşça karşılandığını belirtiyor.
Zaman zaman hatalarınızı ve eksikliklerinizi karşı tarafa açık etmek, o insanın sizinle daha çok empati kurmasına ve sizden daha çok hoşlanmasına zemin hazırlıyor. Ancak bir önceki maddede söylediğimiz gibi, genel anlamda başarılı ve güçlü bir insan olarak kabul edilmeniz kaydıyla... Eğer daima kırılgan ve güçsüz görünürseniz, bu durum da ters etki yaparak ilişkilerinizi zedeleyebilecek önemli unsurlardan birine dönüşebiliyor.
Ünlü psikolog Theodore Newcomb'un yaptığı klasik bir çalışma, insanların kendilerine benzeyen kişilerden daha fazla hoşlandığını gösteriyor. Bugüne kadar pek çoğumuz zıt kutupların birbirini çektiğini düşünmüş olsak da, bu durum gerçek hayatta geçerli değil gibi görünüyor.
Yapılan çalışmalara göre karşınızdaki insana zaman zaman belli belirsiz ve arkadaşça dokunmak, o insanların size duyduğu sempatiyi artırıyor. Bu, karşılaşıldığında o insanla fiziksel temas kurmak, koluna dokunmak ya da sırtına vurmak gibi basit bir takım hareketleri kapsıyor. O yüzden bunları bilip sınırı aşmamak ve istenen etkinin tersini elde etmemek son derece önemli...
Yapılan bir çalışmada, 100 üniversite öğrencisine farklı vücut dilleri sergileyen ve gülümseyen ya da ifadesiz duran insanların fotoğrafları gösteriliyor. Sonuçlar ise, vücut diline bakılmaksızın, gülümseyen insanların daha hoş, sıcakkanlı ve sempatik bulunduğuna işaret ediyor. Başka bir çalışma ise, bir insanla ilk tanıştığınız zaman ona gülümsediğinizde, o insanın sizi daha sonra hatırlama ihtimalinin dramatik bir biçimde artış gösterdiğini ortaya koyuyor.
Sosyal yaşamda hepimiz, kendimizi dış dünyaya belirli bir biçimde yansıtmaya çalışıyoruz; bu sosyal bir varlık olan insanın adeta doğasına işlemiş gibidir. Stanford Üniversitesi'nde yürütülen bir dizi çalışma da, insanları, kendilerini yansıtmayı istedikleri şekilde görür ve onları onaylarsanız, sizden çok daha fazla hoşlanacaklarını kanıtlıyor.
Bu, sağlam ilişkiler kurmak açısından en önemli maddelerden bir tanesi olarak kabul edilmektedir sevgili dostlar. Eğer bir insana sır verirseniz, onun sizin için özel olduğunu ve ona tabii bir yakınlık duyduğunuzu göstermiş olursunuz. Bu da o insanın size karşılık vermesiyle, yani sizin attığınız adıma karşılık size doğru bir adım atmasıyla sonuçlanacaktır.
Burada 'iyilik beklemek' ifadesi yanlış anlaşılmamalı. Başlıkta ifade edilen fikir, karşınızdaki insanlardan sinsilik, ikiyüzlülük ve kötülük beklemenin, ilişkilerinizi kötü yönde etkileyeceği anlamına gelmektedir. Çünkü insanlar hakkındaki düşünceleriniz ve beklentileriniz, her ne kadar dışarı yansıtmamaya çalışsanız da karşıdaki tarafından anlaşılır ve o insanda size karşı bir antipati uyandırır. Bu yüzden aklınızı susturun ve kendinizi, insanların sizin için kötülük düşünmediğine inandırın.
Eğer bir insandan hoşlanırsanız ve onunla yakın bir ilişki kurmak isterseniz, bunu belirli bir ölçüde dışa vurmanızda hiçbir sakınca yoktur; aksine işinize bile yarar. Çünkü psikologların yaptıkları araştırmalara göre insanlar, kendilerinden hoşlanan kişilere aynı duyguları yansıtmak konusunda eğilim göstermektedir. Bunun elbette romantik ilişkiler için aynı şekilde olduğunu iddia etmiyoruz.
Harvard Üniversitesi'nde yapılan bir çalışma, kendisi hakkında konuşmanın insan beyninde, bedensel zevkleri uyaran noktaları aktive ettiğini ortaya koymuştur. Yani evet, kendimiz hakkında konuştuğumuzda, tıpkı yemek yediğimizde ya da seviştiğimizdeki gibi bedensel bir haz yaşıyoruz. Bu sebeple karşınızdakinin bu hissi yaşamasına müsaade edin ve onların kendileriyle ilgili anlattıkları şeylere ilgi gösterin.
Kaliforniya Üniversitesi'nde yürütülen bir çalışmada, insanların hem iyi bir arkadaş, hem de romantik bir partner ararken, o insanın espri anlayışına son derece dikkat ettiği gözlemlenmiştir. Elbette espri yapma yeteneği herkeste bulunmayan doğal bir yetenektir; ancak burada belirleyici rolü, sizi eğlendiren ve güldüren şeyler oynamaktadır. Yani evet, aynı şeylere gülmek son derece önemlidir sevgili dostlar...
Kendiniz olmayın. İçiniz, dışınız bir olmasın. Sevilmek istiyorsanız diğer insanlar gibi olun, sıradan ve saçma sapan hareketlerde bulunun. Her insan kendi içinde farklıdır çünkü ve farklılıkları kabullenemeyen sığ bir toplumda yaşıyoruz. Maskeli bir toplum. –,–
Benden hoşlanılsın beni sevsinler beni hep yanlarında istesinler Ben ben ben diyen tipler kendi benliğinizde yok olun -.-
kimseye kendimi sevdirmeye çalışacak enerjiye sahip değilim, uğraşamam. sinirli birisiyim ben.