Etkileyici Romanları ve Politik Tespitleriyle Tanınan Aydın Bir Yazar: Peyami Safa

Peyami Safa, Osmanlı'yı da Cumhuriyet'i de görmüş bir aydındı. Yeri geldi öğretmenlik yaptı, yeri geldi dergi çıkarttı. Kalemi aldığı romanları ise, bir dönemin en akılda kalıcı yapıtları arasındaydı ve bazıları günümüzde bile halen önemini korumaktadır.

Şehr-i İstanbul'da Başlayan Bir Hayat

Peyami Safa 1899 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemleri arasında eserler vermiş olan İsmail Bey idi. Peyami Safa'nın babası görev sebebiyle Sivas'a gönderilmişti. İsmail Bey vereme yakalanmıştı ve 1901 yılında Sivas'ta, oğullarının büyüdüğünü göremeden hayata veda etti.  Geride ise 3 yetim çocuk, Selami, İlhami ve Peyami kalmıştı.

Sıkıntılı Gençlik Dönemleri

Peyami Safa daha 2 yaşında babasını kaybetmenin acısını henüz hissediyordu. Fakat hayat acımasızlıkta sınır tanımıyordu. Peyami 8 yaşına geldiğinde bu sefer kötü bir kemik hastalığına tutuldu. 17 yaşına kadar bu amansız hastalıktan muzdarip oldu. Çocukluğu ve gençlik yılları hastane köşelerinde geçti, gitti. Bir ara doktorlar ayağının kesilmesini önerdiler, Peyami Safa bunu kabul etmedi. Birkaç yıl sonra yaşadığı bu sıkıntılı günlerden esinlenerek bir roman yazacaktı: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu.

Öğrenci mi Öğretici mi?

Peyami Safa Vefa İdadisine yazılmıştı, fakat maddi sıkıntılar bir türlü dinmek bilmiyordu. Peyami Safa 13 yaşında okulu bıraktı, çalışarak para kazanmalıydı. Önce bir matbaada çalıştı, daha sonra Posta-Telgraf Nezaretine girdi. I. Dünya Savaşının başlangıcına kadar burada çalıştı. 1914 yılından sonra Rehber-i İttihat Mektebinde öğretmenlik yapmaya başladı. Peyami Safa okulu yarıda bırakmıştı, fakat öğrenciliği sırasında Fransızca'yı iyi öğrenmişti. Yerli- yabancı birçok kitap okuyor, kendisini yetiştiriyordu.

Gazete Yazıları ve İlk Romanlar

1918 yılına gelindiğinde, abisi İlhami, Peyami Safa'ya gazete yazıları yazmasını teklif etti. Bunun üzerine Peyami Safa öğretmenliği bırakarak abisiyle birlikte 20. Asır adlı gazetede Asrın Hikayeleri köşesinde öyküler yazmaya başladı. Hikayeler ilk başta imzasız biçimde yayınlanıyordu. Yazılar kısa sürede ilgi görmüştü. Bunun üzerine Peyami Safa, çok sevdiği annesi Server Bediha Hanım'ın adından kendisine uyarlayarak Server Bedi imzasını kullanmaya başladı. İlk romanı Gençliğimiz 1922 yılında basıldı. Daha sonra 1923 yılında Şimşek ve Sözde Kızlar, 1924 yılında MahşerBir Akşamdı ve Süngülerin Gölgesinde adlı romanları yayınlandı.

En Üretken Yıllar

Peyami Safa'nın romancılık kariyeri yükselirken bu sıralarda Türkiye Cumhuriyeti de yeni kurulmuştu. 1927 yılında Latin alfabesinin kabulü, Peyami Safa'nın üslubunu çok fazla etkilemedi. Nitekim 1959 yılında yazdığı Biz İnsanlar adlı romanında halen bolca eski kelime kullanmaktaydı. 21. asırda okuyunca Peyami Safa'nın kitaplarında birçok aşina olmadığımız kelimeyle karşılaşırız. Fakat kendi devrinde Peyami Safa, halk tarafından anlaşılabilen bir yazardı. Peyami Safa 1940'lı yıllara kadar Cumhuriyet gazetesinde yazmaya devam etti.

İhtilal ve Yargılanma

Peyami Safa 1953-60 yılları arasında Türk Düşüncesi adlı dergiyi çıkartmıştı. 1960 İhtilalinden sonra açılan birçok dava içerisinde örtülü ödeneğin maksadı dışında sarf edilmesi davasında, Türk Düşüncesi dergisini çıkartmak üzere örtülü ödenekten kendisine yardım yapıldığı için tanık olarak ifadesine başvurulmuştur.

Buruk Bir Veda

1960'lı yıllara gelindiğinde Peyami Safa'nın çok sevdiği oğlu Merve, amansız bir rahatsızlığa tutulmuştu. Doktorlar hiçbir teşhis koyamıyor, Peyami Safa oğlunun bu hastalığına çok üzülüyordu. 1961 yılında Merve, Erzurum'da askerlik görevini ifa ettiği sıralarda ağır bir şekilde rahatsızlandı ve hayata veda etti. Peyami Safa oğlunun ölümüne dayanamadı ve kendisi de birkaç ay sonra, 15 Haziran 1961 yılında İstanbul'da, hayata gözlerini açtığı yerde, yaşama gözlerini yumdu.

Bonus: Peyami Safa'nın Örtülü Ödenek Davasındaki Ses Kaydı

Popüler İçerikler

Beklenen Gün Geldi: Birbirinden Ünlü İsimler Saygı1 Formatının İkinci Konuğu Sertab Erener İçin Sahneye Çıktı!
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
YORUMLAR
24.08.2016

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı romanı etkileyicidir.

25.08.2016

Fatih Harbiye kitabı keşke bütün ülkede ders kitabı olarak okutulsa dediğim güzide yazar.

24.08.2016

İnsan ya geleneklere karşı koyup açık ve cesur yaşamalı,yahut da,inandığı bazı kıymetler varsa,onlar için fedakarlık yapmalıdır.En çirkin şey ikisine birden sahip çıkan iki yüzlülüktür. [Yalnızız adlı romanından.Peyami Safa'nın ustalık romanıdır.] Kalemi güçlü, oldukça ilginç bir insandır.Önceleri Nâzım Hikmet'e bir kitabını ithaf edecek kadar yakınken sonraları Hitler hayranlığına kaymış edebiyatçı. 1944 yılında bir Amerikan belgesi hakkında şöyle diyor: "Fena halde içki içen bir dejenere. Ayık olduğu zaman iyi yazar. Almanlar onu sadece maaşa bağlamışlardı. Seiler kendisine ayda 1500 lira öderdi." Yukarıdaki belge Türkiye'deki Nazi beslemelerini aktaran, Ankara'daki askeri ataşe tarafından hazırlanmış. (1458 Walter E. Seager, yüzbaşı, hava kuvvetleri, askeri ataşe yardımcısı.) Hakkında yazılacak daha çok şey olan usta yazardır.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ