Yaşlı Adam ve Deniz, Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Kilimanjaro'nun Karları ve daha onlarca unutulmaz esere imza atmış bir yazar olan Hemingway, maceralarla dolu hayatı uzun zamandır tartışılan, biraz gizemli bir karakter. Yeni yayımlanan bir kitap ise büyük bir iddiada bulunarak Hemingway'in II. Cihan Harbi ve Soğuk Savaş boyunca hem ABD hem de SSCB için ajan olarak çalıştığını ifade ediyor.
'Yazar, Denizci, Asker, Ajan: Ernest Hemingway'in Gizli Maceraları, 1935-1961' ismini taşıyan kitapta Reynolds, Hemingway'in KGB'nin ilk hali olan İçişleri Halk Komiserliği (NKVD) ve CIA'in ilk hali olan Stratejik Hizmetler Bürosu'yla (OSS) olan ilişkisini ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Reynolds'a göre New York'ta yapılan görüşme sonrasında Hemingway ajan olmayı kabul ediyor ve kendisine 'Argo' lakabı veriliyor. Aslında Reynolds'ın kanıtlarının çoğu Alexander Vassiliev isimli eski KGB ajanının 2009 yılında ortaya çıkardığı belgelere dayanıyor. Vassiliev, Sovyet belgelerini yasa dışı olarak ülkeden kaçırmış, Hemingway'in dosyasının da aralarında bulunduğu pek çok dosyayı yayınlamıştı.
Bu sebeple de Hemingway'in istihbaratla olan bağlantısı ve görevi tam olarak bilinmiyor. Ancak bilinen bir şey var ki, o da Hemingway'in güçlü faşizm karşıtlığı ve İspanya İç Savaşı'nda yer aldığı günlerden kalma Sovyet sempatisi. Hemingway'i NKVD'nin tercihi haline getirenin de bu olabileceği düşünülüyor.
Hemingway yalnızca işine gelen konularda her iki ülkeye de yardımcı olan bir ajandı. Reynolds'ın burada kalmayıp ileri giden iddiasına göreyse Hemingway yalnızca SSCB için değil, aynı zamanda ABD için de ajanlık yapıyordu. Ancak iddialar ne kadar tutarlı biçimde sıralansa da, Hemingway'in CIA ile olan bağlantısına dair kanıtlar daha da az.
Kitaba göre, OSS için katıldığı görevlerden bir tanesinde Hemingway, bir botla Alman denizaltılarını takip etme görevini üstlenmiş. II. Dünya Savaşı zamanına dayanan bu olay Karayiplerde gerçekleşmiş ve Reynolds'a göre Hemingway'in II. Cihan Harbi'nde üstlendiği rolü açık bir biçimde ortaya koyuyor.
Çünkü Sovyetlerle kurduğu ilişkinin ona pahalıya patlayacağını, bu sebeple cezalandırılıp öldürülebileceğini düşünmüş. Bu korkusunu o dönemde arkadaşlarına yazdığı mektuplarda dile getiren Hemingway, Reynolds'a göre bu korkusu sebebiyle yaşamının geri kalanını ABD dışında geçirmeye özen göstermiş. Gerçekten de Hemingway, savaşın bitiminden 1961 yılındaki intiharına kadar genellikle ABD dışında bulunmuş, vaktinin çoğunu Küba'da geçirmiştir. Ancak yine de tüm bunlar iddialara kesin bir kanıt sunmuyor. Bize de olayların aydınlanmasını beklemek düşüyor...
Intihar etmiş biri,çok önceden buna karar vermiştir belki ergenlik cağında,sürekli intihar düşüncesinde olan insanlar ölümü kucağında taşır.ölmekten korktuğunu sanmıyorum.
Komplo teorisi.