En Güzel Yemeklerin Paylaşınca Olduğunu Kanıtlayan Tencere Tabak Dolu Büyük Sofralar

Sofra kocaman, yemek hazır, içine aşk meşk katılmış, peki ya sizin masanızda kaç kişi var?

İlk büyük yemek masamı hatırlıyorum, babannem tüm aileyi tıka basa sofraya toplamıştı.

5-6 yaşlarında bir kız çocuğu olarak, yemeğin bireysel tabaklarda değil de, koca koca servis tabaklarında hatta belki de piştiği tencerenin içinde, masanın tam da ortasına gelmesi gerektiğini o gün anlamıştım.

Neden mi?

Çünkü tatlı bir telaş başlar yemekler sofranın ortasında olunca... 

Herkes sevdiği yemeği önce bir keser göz ucuyla, en beğendiğinden üç beş kaşık alır, sonra da nezaketi bozmadan diğerlerine paylaştırır.

O tabaklar elden ele dönerken, o tatlı muhabbete de asla ara verilmez.

- ' Birsenlerin kızı evlendi mi, en son Amerikaya yerleşmişlerdi?'

- 'Eren de geçen gün sınavdan yüksek not almış, hocası tebrik etmiş.'

- 'Mine'yi arayan oldu mu? Bu saate kadar gecikmezdi onlar?'

Bir de hep yemeklerden bolca koymak ister insan sevdiğine.

İşte orada anlarsın aile olmayı, sevilmeyi.. (bunu yiyemezsem çaktırmadan kime kakalarım diye düşünmeyi)

Ve bir de sohbet koyulaştıkça ikinci tabaklara geçmek vardır.

Soğuyan yemeğin akabinde hemen sıcağı eklenir üstüne.

Ailenin büyüğü, masanın sahibi, ana kraliçe asla oturamaz yerinde.

Devamlı bir takviye halindedir masadaki tabaklara.

Ha bu sırada evin küçükleri olarak ekmek, pul biber, kola bardağı gibi şeyler için ekstraya çıkılır.

Millet doyar, kahvesini yudumlar, sen yine masa kaldırılırken adına tahsis edimiş o küçük şeyleri mutfağa geri taşırsın.

Sonra zaman, zamanla geçer.... Peki ya noldu şimdi bu kocaman sofralara?

Yaş büyüdü, aile biraz dağıldı, küçükler adam oldu evlerine taşındı, yaşlılar ise aramızdan göç etti..

Ama ben bu hissi hep yüreğimde pişirmek istedim.

Bu nedenle sevgili babannemin o tatlı telaşla, mutfakla masa arası mekik dokumasını kendime huy edindim.

Şimdilerde artık ailemle, ailem gibi olmuş insanlarla yaşatıyorum bu geleneği.

Nitekim şimdi de sözüm size, ailesi olanlara, ailesi olmayıp dostları olanlara ya da dostu bile olmayıp yine de sofrasını paylaşacak kadar büyük kalpli insanlara...

Siz siz olun, mutlaka yemek yaparken, bir iki kepçe fazladan yapın yemeğinizi.

İlla ki sofranıza davet edecek birilerini bulursunuz.

Öyle bir maddi imkanımız yok demeyin, gerekirse makarna yapın, pilav yapın ama mutlaka paylaşın bir tas da olsa yemeğinizi.

Sevap için değil, yardım için değil, gönlünüzü paylaşmak için yapın.

İnanın belki bir kaşık daha az yiyeceksiniz ama yüreğiniz tam doyacak.

Toplayın arkadaşı, konuyu komşuyu, sevgiliyi, onun sevdiklerini, alt kattaki topallayan teyzeyi...

Ve mutfağınızda, dolabınızda o gün gönlünüzce verebileceğiniz ne varsa donatın masanızı. İster fakir sofrası olur ister zengin, hiç fark etmez..

Siz verdikçe, gani gani alacaksınız, evrenin kanunu bu.

Siz masanızda bolluğa niyet ettikçe, hem muhabbetiniz hem de rızkınız çoğalacak, göreceksiniz...

Şimdiden hepinizin ellerine, o güzel yüreğinize sağlık olsun, bereket olsun, güzel insanlar...

Popüler İçerikler

Bozdoğan Kemeri'ndeki Polis Barikatına Sosyal Medyadan Gelen İlk Tepkiler
MHP, TikTok'un Kapatılması İçin Kanun Teklifi Hazırlıyor: "Ahlak Yok Olursa Gelecek Yok Olur"
Öğretmen Olmak İçin Şartlar Değişiyor: Öğretmenler Artık Üniversiteden Sonra Atanamayacak!
YORUMLAR
27.10.2016

burası türkiye burada merhamet, vijdan, zerafet iyilik cinayet sebebi

27.10.2016

ne anlasın şimdinin #sunumherşeydir cileri kalabalık ailenin o salaş sofraların samimiyetini sıcaklığını ...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ