Kimi zaman tarih kafamızı karıştırıyor, kimi zaman ise insan gücünün ve bilgisinin ötesinde olduğunu düşündüğümüz garipliklerle karşılaşıyoruz. İçinde yaşadığımız gerçekten tuhaf bir dünya sevgili dostlar...
Kimi zaman tarih kafamızı karıştırıyor, kimi zaman ise insan gücünün ve bilgisinin ötesinde olduğunu düşündüğümüz garipliklerle karşılaşıyoruz. İçinde yaşadığımız gerçekten tuhaf bir dünya sevgili dostlar...
Voynich El Yazması 15. yüzyılda yazıldığı düşünülen, ancak yüzyıllardır dili çözülemeyen bir eser. Kitabın pek çok sayfasında bitki çizimleri var ve yazının da bu bitkileri anlattığı düşünülüyor ancak ilginçtir ki bu bitkiler de dünya üzerinde bulunan hiçbir türle uyuşmuyor.
Adına pek çok kitaplar yazılan, filmler çekilen meşhur kâtil Karındeşen Jack, 1800'lerin sonunda Londra'da 11 kadını öldürmüş ancak kimliği hiçbir zaman belirlenememiş bir katildir. Kurbanlarının çoğunu seks işçileri arasından seçen kâtil, cesetleri tanınmaz hâlde bıraktığı için bu ismi almıştır.
Atlantik Okyanusu'nda bulunan ve Bermuda Şeytan Üçgeni ismiyle anlıan bu bölge, Miami, Bermuda ve Porto Riko noktalarının arasında yer alıyor. Çoğu pilot, uçak bu bölgeden geçerken araçlarının düzensiz çalışmaya başladığını söylüyor ve tarihte pek çok geminin bu alan içerisinde kaybolduğu biliniyor. Bilimsel ve gizemli pek çok açıklama getirilmeye çalışılıyor olsa da bu olayın arkasında neyin yattığı tam olarak bilinmiyor.
ABD'nin Virginia eyaletinde bulunan CIA merkezinin hemen dışında, üzerinde şifreli yazıların bulunduğu bir heykel yer alıyor. Amerikalı heykeltıraş Jim Sanborn tarafından yaratılan bu heykel, üzerinde dört farklı metin barındırıyor. Bu metinlerden ilk üçü çözülmüş olsa da, son metin bir gizem olmayı sürdürüyor. CIA bile bu metinde ne yazdığını çözebilmiş değil...
İngiltere'nin Staffordshire bölgesinde bulunan bu anıt, üzerinde 'DOUOSVAVVM' şeklinde şifreli bir metin bulunduruyor. 18. yüzyılda inşa edilmiş olan bu anıtın üzerindeki harfler bugün hâlâ gizemini koruyor.
Zodyak Katili, 60'lı ve 70'li yıllarda San Francisco'da yaşamış bir katildir ve polise ve basına gönderdiği şifreli mektuplarla ün salmıştır. Gönderdiği dört mektuptan bir tanesi çözülmüş olsa da, diğer üçü gizemini bugün bile korumayı sürdürmektedir.
Stonehenge'in Amerikan versiyonu olarak anılan bu taşlar, ABD'nin Georgia eyaletinde bulunuyor. Taşların 1979 yılında oraya yerleştirildiği düşünülüyor ve üzerinde farklı dillerde tanrının 10 yeni buyruğu yazıyor; ancak bunları kimin ne için yazdığı hâlâ bilinmiyor.
Farklı kültürlerde asırlardır hikâyeleri anlatılan ve insanları dehşete düşüren Loch Ness Canavarı, diğer efsanevî yaratıklardan farklı olarak defalarca kez fotoğrafı yakalanmış bir canlı. Bizim Van Gölü Canavarı'mızı andıran bu canlının bir tür deniz yılanı ya da dinozorların soyundan gelen bir hayvan olabileceği düşünülüyor ancak bu konuda şu an için başka bir şey de bilmiyoruz.
Atlantis, adı Eski Yunan'a ait pek çok eserde geçen, Neptün'ün egemenliğinde bir adadır. Platon'un diyaloglarında adı geçen bu şehrin zaman içinde sular altında kaldığı düşünülse de, şehre dair hiçbir emareye rastlanmış değildir.
Bu içerikteki bâzı maddelere açıklama getirirken 'Kesin bunların parmağı vardır' denilen uzaylılara yer vermemek elbette olmazdı. Hâlâ hepimiz bekliyoruz, hâlâ çok merak ediyoruz; ya kendiniz gelin, ya da haber yollayın a dostlar...
Ohio Üniversitesi'ne ait Perkins Gözlemevi'nde çalışırken uzayın derinliklerinden bir radyo sinyali alan Jerry R. Ehman, 72 saniye süren bu sinyalin nereden geldiğini hiçbir zaman anlayamadı ve sinyal ne kadar uğraşıldıysa da tekrar alınamadı. Bu sinyal ismini Ehman'ın verilerin yanına yazdığı 'Wow!' sözcüğünden aldı.
Bir Boeing 727'yi kaçıran ve aldığı 200,000 dolarla birlikte paraşüt takıp uçaktan atlayan DB Cooper'ın izine bir daha asla rastlanamadı. Bu olay da Amerikan havacılık tarihinin çözülememiş tek vakası olarak literatüre geçti.
Nazca toplumu, dünya yüzeyinde rastlanan belki de en gizemli yapıların mimarıdır. Örümceklerden maymunlara, köpek balıklarından çiçeklere kadar dünyamıza pek çok şekil bırakan bu topluluğun aynı zamanda çizimlerde bu kadar iyi bir orantı yakalamış olmaları da epey ilginç; çünkü bu çizimlerin yapıldığı dönemde yukarıdan bakma imkânları bulunmuyordu.
ABD'nin New Mexico eyaletinde bulunan Taos kenti yerlileri, hiç sonu gelmeyen bir vızıltı sesinin içerisinde yaşıyorlar. Bu ses, uzakta çalışan bir motorun sesine benziyor ve kente giden herkes bu sesi duyabiliyor. Ancak ilginç olan şu ki, bu sesin nereden geldiği bilinmiyor ve bölgede araştırma yapan bilim insanlarının kullandığı ses kayıt cihazları bu sesi algılamıyor. Literatüre Taos Vızıltısı olarak geçen bu olay da günümüzde hâlâ gizemini koruyor.
ABD ve Kanada'nın karlı dağlarında yaşadığı düşünülen ve onlarca yıldır hikâyeleri çocuk korkutmak amacıyla anlatılan koca ayak, dünyamız için gerçek bir gizemdir. Başlarda bir goril türü olduğu düşünülse de, daha sonra ayak izleri incelendiğinde bu canlının postür itibariyle insana benzediği tespit edilmiştir.
Hristiyanlığı araştıran bilim insanlarının kafasını en çok karıştıran konulardan bir tanesidir Torino Kefeni. Çünkü bu kefenin üzerinde bir erkek sureti bulunmaktadır ve pek çokları bu kefenin Hz. İsa'nın sarıldığı kefen olduğunu düşündüğü için bu belirsiz suretin ona ait olduğu zannedilmektedir.
Hepimizin bildiği gizemlerden bir tanesi de Stonehenge'dir. İngiltere'de bulunan bu üst üste koyulmuş devasa taşların bugüne kadar en çok kimler tarafından ve nasıl yapıldığı sorulmuş olsa da, aslında daha önemlisi bu yapının neden inşa edildiğidir. Ve bu soruların hiçbirine şu an için bir cevabımız bulunmuyor.
böyle gizemli şeylere acayib bayılıyorum
Ruhi Çenet sen mi geldin ?
Böyle gizemli olayları duydukça bi ürperti geliyor lan bana