Devrim mi Fiyasko mu? Japonya'da Kadın Üniversiteleri Neden Kuruldu, Ne Kadar Başarılılar?

Bugüne dek teknolojisiyle ve ilginç gelenekleriyle sık sık andığımız Japonya'yı artık bir de eğitimiyle anıyoruz ama bu sefer durum ilginç. Gündemdeki 'kadın üniversiteleri' mevzusunun aslına bir bakalım mı?

Birçok yönden dünyayı şekillendiren Japonya'da cinsiyet eşitsizliği tahminlerin çok ötesinde, mühim bir problem.

Bu sadece bugünün problemi de değil. Japonya tarihine bakıldığında kadınların eğitimine dair tartışmalar hep var olmuş. Zorunlu ilkokulda ve ortaokulda bile, kız çocukların devamlılığı yakın geçmişte hayli düşüktü, üniversite eğitimine değinmiyoruz bile.

Üniversitelere bakacak olursak kadın öğrenci oranı 1955’te yüzde 12 idi. Neredeyse on kişiden sadece biri!

Feodal bir yapının egemenliğinde kalan Japonya tarihine bakıldığında bu oranların hiç de fena olmadığını söylemek gerekiyor. 1860'lara dek hüküm süren samuray geleceği kadınları çalışma hayatında yahut okullarda değil, evde tanımlıyordu. Yani kadınların varlığını açık açık engelleyen bir kültürden bahsediyoruz.

19. yüzyılın sonlarında başlayan Meiji devrine dek kadınların toplumsal hayatta yeri yok denecek kadar azdı.

Bu yıllarda Japon İmparatorluğu kadınları ABD'ye eğitim için yollamış olsa bile bu öğrenciler doğa bilimlerinin yahut mühendislik bilgilerinin öğrenilmesinden ziyade ülkeye döndüklerinde yönetici olacak erkekleri yetiştirecek yetkinliğe sahip olma hedefiyle yollanmışlardı.

ABD'ye yollanan öğrencilerden biri, Umeko Tsuda 1900 yılında Japonya'ya döndüğünde ilk kadın üniversitelerinden birini kurar. Kadınlar için kurulan üniversitelerin tarihi böyle başlıyor.

Kadınların erkeklerden bağımsız, eşitsizlikten uzak bir eğitime kavuşması için birçok üniversite kurulmuş olsa da o dönemlerde kadınların seçme ve seçilme hakkının olmadığını hatırlayacak olursak bu eğitim kadınların toplum hayatında kendi ayakları üzerinde durabilmesi için ortaya çıkmıyor. Eğitimli, zarif ama yine de gelenekleri sürdüren kadınlar yetiştiriyor bu üniversiteler.

Tam da düşünüldüğü gibi pozitif ayrımcılık hedefiyle kuruluyor kadın üniversiteleri ama sürdürülebilir bir sistem miydi? Bakalım.

Ülkede kurulan ilk kadın üniversitesi Ochanomizu Üniversitesi ülke çapında başarılı bir eğitim kurumu olarak nam salmış, hatta kadın üniversiteleri arasında ilk 25 arasında. Bunun yanında aksi yönde de uç örnekler var, bir diğer kadın üniversitesi olan Showa, öğrencileri yok denecek kadar az seviyeye geriledikten sonra kampüsünü lise ve üniversitelere kiraya vermeye başlamıştı.

Her okul benzer başarıya ulaşamamış, bazıları ilgi görmemiş...

"Kadın üniversitelerine bugün ne gerek var?" diyorsanız maalesef Japonya'da yaşanan cinsiyet eşitliği oranı 2019 yılında da çok parlak değil.

Üzerinden bir yıl bile geçmemiş bir olayı hatırlayalım, ülkenin en prestijli okullarından Tokyo Tıp Üniversitesi'nde yapılan giriş sınavında kadın adayların büyük bir kısmı erkeklerden daha yüksek puan alıyor fakat sonuçlar açıklandığında yüksek puan alan kadınlar yerine daha düşük puan alan erkekler seçiliyor.

Sonradan anlaşılıyor ki erkek adaylara bilinçli olarak puan eklenmiş ve kadınların okula girişi engellenmiş. Halen kadınların 'evlerinde' kalması gerektiği düşüncesinin hakim olduğu Japonya'da bu duruma pek şaşırılmamış.

Peki kadınların ayrı bir eğitimle donatıldığı kadın üniversiteleri Japonya'da başarı sağladı mı?

Görünüşe göre yanıt hayır. Kadınlar için kurulan özel üniversiteler sadece belli başlı alanlarda eğitim verse de kadınların toplumsal hayattaki yerini sağlamlaştırmaktan çok uzak. Yani Japonya için 119 yıllık bu uygulama küçük çaplı bir etki yaratmış olsa da devrimsel bir sonuç yarattı diyemeyiz.

Hem eğitimde hem de işgücüne katılımda söz konusu kadınlar olunca Japonya halen batı standartlarının altında ve belli ki bu problemlerin çözümü kadınlar has eğitim yuvaları oluşturmaktan ibaret değil.

Haydi tartışalım: Batı'da benimsenen ve eşitliğin simgesi karma eğitim mi yoksa kadınlara özel üniversiteler mi, sizin bu konudaki fikriniz nedir? Yorumlarda buluşalım.

Kaynaklar: 1, 2, 3

Popüler İçerikler

Cezaevinde 37 Kiloya Düşen Nihal Candan İçin Tahliye Kararı Verildi
'İmam' Halil Konakçı, İlber Ortaylı'ya Ateş Püskürdü! 'Bizans Tohumu, Yunanlı, Dönme!'
Yeşilçam'ın Güzellik Abidesi Oyuncuları Genç Halleriyle Günümüzde Yaşasaydı Nasıl Görünürlerdi?
YORUMLAR
08.07.2019

Yalnız Japonya'da bizimkinden farklı olarak kadınları hayata sokmaya çalışan, seslerini çıkarmalarını isteyen yöneticiler var. Hak arıyorsanız buluyorsunuz ama çoğu kadın aramıyor, şu anki yöneticileri de bunu değiştirmeye çalışıyor. Biz ise aksi yöne gidiyoruz ve hakkımızı aramaya çalıştıkça susturuluyoruz. Binlerce yıllık antik Türk tarihinde geleneklerimizde hiç olmamasına rağmen, dilimizde bile kadın-erkek ayrımı yokken, başta dini olmak üzere çeşitli nedenlerle kendini nedense üstün gören piknik tüpü tipler öncülüğünde kadınları eve kapatmaya çalışıyoruz.

09.07.2019

Geçenler de japonların kadınlara nasıl bir bakış açısı olduğunu yazmıştım di mi? Japonya'yı öven bir sayfada muhalif takılmıştım.. Arkadaşlar Siz Japonya da ki kadınlara yapılan davranışı görseniz ülkenize yatar kalkar dua edersiniz... Daha geçen haftalar da bu kadınlar işe topuklu ayakkabı ile gitmemek için eylem yaptı. Zira adamlarda zorunlu

09.07.2019

japonya'da kadınlara öyle davranılıyor olması burda yatıp kalkıp dua etmeyi mi gerektiriyor ? bu japonyanın yanlışıdır. japonya'ya kıyasla sende nispeten iyi olması yine de bunu şükür aracı yapmaz

Bu japonya'yı çok abartıyorlar aq. Tamam. Gelişmiş ülke de . İnsanları küçüklükten beri robot gibi iş yaptırmayı öğretiyorlar..Çocuklar sanki dünyaya çalışmak için geldiğini zannediyor. Pek çoğu evlilik planı bile yapamıyor. Herkes yalnızlıktan şikayetçi ve ülkede intihar oranı çok yüksek. Dünyanın en gelişmiş ülkesinde insnlarr niye intihar etmek ister demek ki huzur yok. Japonyadan ayrılan insnalrın düşüncesi de böyle Orada insanlar adeta sistemin modern köleleri olmuş durumdalar. Şehir hayatı özellikle daha çok sıkıntılı. Köyde yaşayan japonlar sadece çok uzun yaşayabiliyor.

TÜM YORUMLARI OKU (7)