“Hoş geldiniz, oğlunuz çok akıllı bir çocuk. Arkadaşlarına ve bizlere karşı duyarlı ve saygılı. Not ortalaması şöyle, ama ödevlerini sıkı takip etmiyor. Lütfen siz takip edin.”
Dinliyorum, son cümleye kadar.
“Ben ödev takip etmem Hocam. Kendisi yapar ise yapar, yapmaz ise sizin göstereceğiniz tepkiye ve sonuçlarına katlanır.”
“Ama biliyorsunuz bizim okulumuzun velilerinde ödevleri takip edebilmesi için bir sistem var. Bunu yapmanız için kuruldu bu sistem.”
“Evet o sistemi duydum ve henüz hiç bakmadım. Bakmayı da düşünmüyorum. Ödevleri takip etmesi gereken kişi oğlum ve kontrolde sizin işiniz, benim değil.”
Bu yaşıma geldim bugune bugun ne annemden ne de babamdan hicbi konuda ozellikle ders calısma baskısı gormedim sana güveniyoruz hep arkandayız tek söyledikleri buydu sırf onların bana güvenlerini boşa cıkarmamak icin sınavlarıma mulakatlarıma kendi istegimle yılmadan calıstım ve verimini de fazlasıyla aldım. Baskıcı davranmak karşı tarafı daima sıkar tamtersi bi durum oluşturur .
Her veli böyle olsa keşke ama değil notu yüksek olsun başka hiçbir şeye ihtiyacı yok sanıyorlar, bu yüzden sürekli ders çalış diyolar çocuğunda karşı koyacak gücü olmayınca denileni yapıyo. Sonuç: TEOG da düşük not alıyo ve daha o yaşında intihar ediyo.
Keşke o çocuk yerinde ben olsaydım da onun çocuğu olsaydım. Ahh ahhh. Ne zaman ders çalış sözü geçse içimdeki ders çalışma isteği anında siliniyor. Bir ara kendimce ders çalışma tekniği bulmuştum ve bir oturuşta en az iki saat aralıksız isteyerek çalışırdım. Bu sefer de sen çok çalıştın hadi kalk da kahve yap derlerdi. Masaya kısa süreli otursan sen derse çalışmadın olur, uzun süreli masaya otursan çok çalıştın olur.