Olymposlu Behlül yine iş başında...
Olymposlu Behlül yine iş başında...
Kızımızın peşinde ne krallar ne prensler vardır da, Antiope hiçbirine yüz vermez. Onun gönlü doğa sevgisiyle doludur. Ağaçlar, ormanlar, çiçekli vadilerdir Antiope’nin yegâne aşkı…
Eee bu zamana kadar anlattığımız mitlerden yola çıkarak, nerede güzel bir kadın varsa orada mutlaka Olympos’un kralı Tanrı Zeus’un da olacağını artık tahmin ediyorsunuzdur. Yeşilçam için Nuri Alço neyse, Yunan mitolojisi için de Zeus odur malumunuz.
Antiope yürümekten yorgun düşüp bir ağacın altında uyuyakalır ve güzel kadının namını çok duyan Zeus, karısı Hera’nın bir anlık dalgınlığından faydalanıp keçi ayaklı Styros kılığında (ki kendisi bu zamana kadar buluttur, böcektir, çiçektir her türlü kılığa girdiği için bu yine en normal kılıklarından biri sayılır) Olympos’tan aşağı iner. Her şeyden habersiz uyuklayan Antiope’nin yanına gelir ve onunla birlikte olur. Her ne hikmetse, Antiope’nin bu birliktelik gerçekleşirken ruhu bile duymamıştır.
Kral Nykteus, kızına bebeklerin babasının kim sorar ama Antiope’nin buna verecek hiçbir cevabı yoktur çünkü kendi de kimden hamile kaldığını bilmemektedir!? Kral Nykteus, Antiope’nin kimin çocuğunu taşıdığından bile bihaber oluşuna çok sinirlenir ve genç kadına sürekli eziyet etmeye başlar. Antiope ise bir süre sonra yaşadıklarının ağırlığına dayanamaz ve evden kaçar.
Antiope, yaşadığı talihsizliklerin üzerine karşısına Epopeus gibi birinin çıkmış olmasının mutluluğunu yaşar. İki aşık evlenir ve huzurlu bir yuva kurarlar.
Kızına olan öfkesi ve üzüntüsü bir türlü dinmek bilmeyen Nykteus ise ölümün eşiğine gelmiştir, ölmeden önce kardeşi Lykos’tan Antiope ve kocası Epopeus’tan intikam almasını söyler. Lykos, kardeşinin son arzusunu vakit kaybetmeden yerine getirmek için Sykion’a doğru yola çıkar. Lykos, Kral Epopues’u ele geçirip öldürür, Antiope’yi ise esir alıp zincire vurur.
Ve yine mitolojik hikâyelerin getirilerinden biri olarak bu ikizler de Boiotia’ya kral olmayı başarıp Theibai şehrini kurarlar. Antiope ise Sykion şehrinde acımasızlıklarıyla bilinen Kraliçe Dirke’ye teslim edilmiştir. Kelepçelere bağlı halde yaşayan ve sürekli işkence gören Antiope’nin Tanrı Zeus’un uçkuruna olan düşkünlüğü yüzünden başına gelmeyen kalmaz.
Zethos ve Amphion, annelerinin yaşadığı acıları duyduktan sonra intikam almak için hemen Kraliçe Dirke’yi yakalarlar. İşkenceci Dirke, ikizler tarafından öldürülür ve cesedi parçalara ayrılıp bir kaynağın içine atılır. Bu kaynağın adı o günden sonra “Dirke Kaynağı” olarak anılmaya başlar.
Görüyorsunuz ya, Olymposlu Behlül yapmış yine yapacağını…
Kayıplar Tanrıçası Müge Anlı olsaydı Zeus'un hakkından gelirdi.. Hem Nykteus kardeşi Lykos’tan Antiope ve kocası Epopeu'un intikamını almasını istemezdi, hem de çocuklar intikam için gidip Kraliçe Dirke'yi kaçırıp parçalayarak öldüremezlerdi.. Bu ne amk palu ailesi gibi böyle mitolojik hikayemi olur..
He ya zeus zeus değil adeta palu ailesindeki enişte!
cinsel güdülerini kontrol edemeyen erkeklere "çapkın" diyerek sempatikleştirmemiz ne tatlı!