Çocuk Edebiyatı’nın uzun serüveni, masallardan başlayıp Jules Verne‘yi, Pinokyo’yu, Çizmeli Kedi’yi, Bremen Mızıkacıları’nı, Parmak Çocuk’u ve daha birçoklarını kapsar. Bu uzun yolculuğun özellikle 90'lı yıllarda hız kazandığını söyleyebiliriz. İşin içine rengarenk illüstrasyonlar, değişik tekniklerle yapılmış çizimler ve kolajların da girmesiyle; bugün çocuk kitapları, adeta birer düşsel evrene dönüşmüş durumda. İşte son zamanların en iyi 10 çocuk kitabı...
Kitabın ismi Pezzettino, yani parçacık. Her şeyin, herkesin kocaman olduğu bir dünyada neyin parçası olduğunu arayan küçük Pezzettino’nun hikayesi anlatılıyor. Kitap, bütününü ararken kendini bulmayı, tek başına hem bir bütün, hem de kocaman bir bütünün parçası olduğunu okuyucuya şiirsellikle anlatıyor...
‘’Kumkurdu’’, ‘’Daha fazla Kumkurdu’’ ve ‘’Daha da Fazla Kumkurdu’’ isimleriyle oluşturulmuş bir üçleme. Asa Lind ‘in kaleme aldığı kitap, minik bir kız çocuğu olan Zackarina ile Kumkurdu‘nun dostluğu üzerinden ilerliyor. Kumkurdu, yalnız Zackarina’nın dostu, eğitmeni, oyun arkadaşı, her şeyi oluyor. İkili altın rengi kumlara uzanıp büyüklerden, denizlerden, yıldızlardan, evrenden akla gelebilecek her şeyden söz ediyorlar. Kumkurdu, cevaplardan çok, sorulmamış sorulara inananların kitabı.
Milo, müzik seslerinin uzun süre önce kesildiği küçük bir kasabada yaşıyor. Bu durum onu fazla etkilemiyor; çünkü o doğuştan işitme engelli. Fakat günlerden bir gün Milo, kendi elleriyle müziği yaratıyor; üstelik fark etmeden. Kalbi kulaklarından daha iyi çalışan bu genç sayesinde tüm kasabadan müzik sesleri yükselmeye başlıyor. İşte bu sihirli etki kreşendonun ta kendisi! Ses yükseliyor, duyuyor musunuz?
Kreşendo: Bir müzik parçasında, seslerin gittikçe en yüksek bir noktaya doğru güçleneceğini belirtir.
Ünlü yazar Leo Lionni’ye Caldecott Ödülü'nü kazandıran 'Frederick' bir tarla faresinin kış hazırlıklarını konu alıyor. Tüm aile çalışıp erzak stoklarken, Frederick daha ‘kendince’ bir hazırlığın içinde. O, uzun kış geceleri için sıcacık gün ışığı, anlatılacak keyifli hikayeler için ise kelimeler biriktiriyor. Kış gelip kapıya dayandığında ganimetlerini ortaya çıkarıp cömertçe paylaşıyor ve bedenimiz kadar ruhumuzun da sıcaklığa, aydınlığa ihtiyacı olduğunu bilgece fısıldıyor bizlere...
Bu kitap, Malawi’deki küçük köyünde koyu kıtlığın içinde yaşamını süren bir çocuğun, tüm realiteye meydan okuma hikayesi. Kitap, gerçeğe asla alışmayan 13 yaşındaki bu sıra dışı çocuğun, çöplerden topladığı eşyalarla bir yel değirmeni inşa etme sürecini anlatıyor. Otobiyografik nitelikte yazılmış olan kitap, ihtimalsiz bir hayalin olduğuna inanmayanların, gerçek düşler ve gerçek irade için kimseden izin almayanların, ‘insan hayali kadardır’ diyenlerin hikayesi....
(Tercih edenler için filmi de mevcut.)
’Kağıttan Şehir’’ İranlı çizer Nazlı Tahvili’nin oluşturduğu bir sessiz kitap. Yani kitapta hiç yazı yok, yalnızca çizimler yer alıyor. Kitap da, tıpkı kendi gibi, derdini çizdikleriyle, kesip biçtikleriyle anlatan bir kızı konu alıyor. Küçük kız kendi dünyasını kağıtlardan tasarlarken, tasarladığı bu dünyaya bir hikaye yazmak da okuyucuya düşüyor..
Elinden kitap düşmeyen bir maymun ve daha önce hiç kitap görmemiş bir eşek... Eşek, kitabın ne olduğunu keşfetmeye çalışıyor; ’Elindeki ne?’ ‘İnternete giriyor mu?’ ‘Mail atıyor mu?’. Yanıt hep aynı: ‘Hayır, bu bir kitap’. New York Times En İyi Resimli Kitap ödülünü dört kez kazanmış bir kitap, dijital ile analog olanın sevimli bir kıyası niteliğinde...
Yavru ahtapot Nino, ahtapot olmaktan hiç memnun değil. Çünkü Sekiz koluyla giyinmek, hatta yaşamak bile çok zor. Ama bir gün, bu fikrini değiştirecek bir olay yaşıyor ve o andan sonra ahtapot olmayı sevmeye başlıyor. Hem bireysel farklılıklar, hem kendini kabullenme gibi konuları başarıyla anlatmış bu kitap, az kelime ile çok şey söyleyenlerden...
Tom ve babası günlerini icatlar yaparak neşe içinde geçirirler. Derken bir gün Tom’un babası işini kaybeder ve renkli günler sona erer. Tom, günlerce düşünür ve sonunda bu tatsız duruma zeplinlerle, mekanik sinek kuşuyla, uzaktan kumandalı denizaltılarla hatta en sonunda kanatlanan bir ev projesiyle çılgın çözümler bulur. ’’Tom’un Olağanüstü Makineleri’’ sarsılmaz inancın ve yaratıcılığın büyümeyi reddeden öyküsüdür...
Betonlaşmanın arasındaki bir evde minik bir kız hangi mevsimin yaşandığını merak ediyor. Etrafta ne yapraklar var, ne açmış bir çiçek, ne de kar. Takvimlerin söylediğini doğa tekrarlamıyor. Tüm sinemaların kapanması, kahkahanın kesilmesi gibi bir şey... Sonra bir gün küçük kız, yaşlı komşusu Vivi de keman çalmasını istiyor. Vivi’nin bu isteği yerine getirmesiyle birlikte, müziğin sardığı gri şehre ilkbahar geliyor. Güneş etrafı ısıtmaya başlıyor, çiçek kokuları yayılıyor, insanlar yeniden gülümsüyor. Ve bahsedilen Vivi, Vivaldi’ye çaldığı parça ise Dört Mevsim Konçertosu’na atıfta bulunuyor...
En favorim Küçük Prens..
şeker portakalı hala içimi sızlatan çocuk kitaplarımın başında gelir