Bütün İnsanlık Şu An Derin Bir Keder Yaşıyor ve Bakın Uzmanlar Bu Konuda Neler Söylüyor?

Özellikle 2016 yılının bütün insanlığa kaybettirdiklerini hatırlayalım. Hepimiz bir korku filminin içinde gibiyiz. Çevremizde olup bitenler, terör, katliamlar derken bütün insanlık toplu halde yas tutuyoruz, kederliyiz aslında. Fakat ilk etapta bunu anlayamıyoruz.

Peki bizimle aynı durumu paylaşan bir terapist bu konuda neler söylüyor, neler öneriyor olabilir? İşte Upworthy'nin derlediği, sizler için hazırladığımız terapi notları...

"Geçen cuma gecesi, nişanlımla birlikte "Hayalet Avcıları"nı izlemeye gittik."

'Atıştırmalıklarımızı aldık, koltuklarımıza yerleştik, ışıklar söndü ve sonra her zaman olduğu gibi filmden önceki acil durumlarda çıkış yönü uyarısı yapıldı. Ve bir anda paniklemeye başladığımı hissettim.

Kendi kendime, titreyerek 'Neler oluyor?' diye düşündüm. 

Derin bir nefes aldım, terapist olduğumu kendime hatırlattım, sonra aniden 2012 yılında Colorado'da çekilen 'Kara Şövalye' ve 2015'de Louisiana'da çekilen 'Aşk Kazası' filmlerini hatırladım.'

"Bilinçaltımda, sinema salonunda tehlikede olduğum korkusu yatıyordu ve paniğimin bütün sebebi buydu."

Sürekli haberlerde gördüğümüz, bitmeyen şiddetin ve korkunun bir şekilde ortaya çıkmasıydı bu durum.

Özellikle son yıllarda ve son birkaç haftada, bir şekilde 'güvenli' olduğunu düşündüğümüz trafik ışıkları, kiliseler, McDonald's, konser salonları, dans kulüpleri gibi yerlerde yaşayan toplu katliamları haberlerde izledikten, gördükten sonra benim için bu durumlar daha dokunaklı bir hal almaya başladı.

Doğrusu, bilim adamları bu durumun şu an oldukça yaygın olduğunu biliyorlar. Sosyal medya aracılığıyla, şiddet içerikli haberlere maruz kalmak, travma sonrası stres bozukluğu ile aynı belirtileri yaşamamıza sebep oluyor.'

The British Psychological Society tarafından yapılan araştırmaya göre : 'Sosyal medya, gerekli düzenlemenin yapılmadığı grafiksel imgelerin ve şiddet içerikli görüntülerin toplum tarafından izlenmesine olanak sağlıyor. Bu görüntüleri izlemek ve orada hissedilen her şeyi hissetmek hayatlarımızı doğrudan etkiliyor olabilir.'.

"Bu olgu "dolaylı travma" olarak adlandırılıyor."

'Bu durumlarla ilgilenen doktorların, gönüllülerin, ilk yardım çalışanlarının gördüğü mesleki zarar da tam burada ortaya çıkıyor. Başkalarının acılarını hissetmeye ve onların yaşadıklarını yaşıyormuş gibi tepkiler vermeye başlıyorlar.

Fakat bu tarz haberler artık herkes tarafından izlenebildiği için, bu travma ile karşılaşan insan sayısı da gün geçtikçe artıyor.

Haberleri izledikten sonra hissettiğiniz hüzün, çaresizlik, öfke ve bütün duygular aslında insan olarak verilen normal tepkiler.'

"Dolaylı keder size tanıdık gelebilir, çünkü haber akışına baktığınızda bunun evrelerini yaşamışsınızdır: inkar, öfke, pazarlık, depresyon, kabullenme."

'Facebook'ta veya başka sosyal medya hesaplarında, haber akışlarında gördüğünüz o kötü haberleri ilk etapta inkar edersiniz. Doğru olduğuna inanmak istemezsiniz. Şokun üzerinizde yarattığı bu ilk etki geçtiğinde ise, öfke devreye girer. Bir şekilde tepkinizi göstermek istersiniz. Gösteremediğiniz durumlarda ise daha da öfkelenirsiniz. Pazarlık aşamasında ise artık daha fazla kötü şey olmasını engellemek için harekete geçmek zorunda hissedersiniz. Kendinizce bir şeyler yapmaya çalışırsınız. Depresyon kısmı, artık umudunuzu kaybettiğiniz ve çaresiz hissettiğiniz kısımdır. Fakat en zor olanı, kabullenme kısmıdır.'

"Keder, keskin çizgilerle belirlenmez. Ayrıca bölümlere ayrılan bir şey de değildir."

'2016 yılının getirdiği terör, korku, katliamlar, kayıplar derken yalnızca bu olayları yaşayanlar değil, sosyal medyadan takip eden bizler de fazlasıyla etkilenmiş durumdayız. Elbette kıyaslama yapılamaz. Ama acıyı ve kederi paylaşıyoruz, hissediyoruz.

Ayrıca sanal ortamda, sosyal medya aracılığıyla kimi zaman bilinçsiz, düşünmeden, karmaşık bir şekilde kederini yansıttığını düşünenler de var. Fakat bu, birbirine dolanmış bir yumaktan başka bir şey ifade etmiyor. Hep aynı yere dönüyoruz.'

Peki ne yapılmalı?

'Sosyal medyada her gün gözümüze gözümüze sokulan bu haberler karşısında akıl sağlığımızı nasıl korumalıyız, kederimizi nasıl kontrol etmeliyiz, psikolojimizi nasıl dengede tutmalıyız? 

Terapist olarak size tavsiyem, her şeyden önce bu haberleri hayatınızın merkezi haline getirmemeye çalışın. Kendinize önem verin. Sevdiklerinizden destek alın. Gerekirse psikolojik destek alın. Unutmayın, siz değerlisiniz. Hissettiğinizi hissedin, paylaşmaya ihtiyaç duyduğunuzda paylaşın. Hatta elinizden geleni yapın. Ama kendinizi önemseyin.'

Popüler İçerikler

15 Temmuz Darbe Girişimi: Yargıtay 31 Er Hakkında Verilen Müebbet Hapis Cezasını Bozdu
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu
YORUMLAR
07.08.2016

Dünyanın bi kısmı bu acıların tam göbeğinde onları yaşarken diğer kısmı haberlerini izlemeye bile korkuyor aman çok kıymetli psikolojiniz bozulmasın siz kendi pembe baloncuğunuz da mutlu mesut yaşayın . Suriye ölür Türkiye de darbe olur dünyanın çeşitli yerlerinde bombalar patlar. Ve tarihe geçecek bu olayların içinde onurlu bir yerde durmak yardımcı olmak yerine siz hala bencilce kafanızı kuma gömmek için bahaneler ararsınız. Pisikilijimiz bizildi.

07.08.2016

Şu batı Doğu dan güçlü güçsüz den elini cekse o kadar güzel olacak ki hepimiz için

09.08.2016

Hacı şu laflar çok saçma gelmiyor mu sana da? Güçlü güçsüzü ezmekten, Batı Doğu'yu sömürmekten neden vazgeçsin? Bir fırsat var mı kullanırsın sonuna kadar. Sen sömürülmemek için ne yaptın diye sormazlar mı? Anca savaş, cihat vs. Adamların ürettiği silahı alıp, adamların ektiği nefretle yola çıkarsan, kusura bakma ama tarihin sonuna kadar sömürülürsün. Bak Japonya'ya, nasıl büyük oldu, nasıl huzur buldu? Pearl Harbor'u indirerek mi, yoksa üstün teknoloji ile mi?

07.08.2016

Siz oyleyseniz biz ne yapalım...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ