Burcu Baba Yazio: Eğitimcilere Öneriler

2020-2021 eğitim öğretim yılı uzaktan eğitim tartışmaları altında başladı. Uzaktan eğitim süreci bu eğitim öğretim yılı boyunca uzunca bir süre devam edecek gibi görünüyor.  Dolayısıyla uzaktan eğitimi iyi planlamak gerekiyor, uyarlanan değil yepyeni bir süreç olarak kabul edip hem bu yılın hem de uzaktan eğitimin bundan sonra hayatımızda olacağını düşünerek sonraki yılların da verimli geçmesini sağlamak çok önemli. Geçtiğimiz mart ayından bu yana konuyla ilgili pek çok araştırma yapılıyor, görüş öne sürülüyor, doğru ve yanlış uygulamalar tartışılıyor, ancak bir fikir birliği sağlanmış değil. 

2020-2021 için sürecin başlamış olması yeni düzenlemeler yapmak, yanlış ya da eksik kalmış noktaları düzeltmek için engel değil. Uzaktan eğitim sürecinde öncelikli dikkat edilmesi gereken konuları 8 maddede toplamaya çalışayım:

1) “Okul neden var” konusunda hemfikir olmadan uzaktan eğitim tasarlanamaz

Okullar kimileri için sadece akademik kazanımlara odaklanılması gereken bir yer, kimi görüşlere göre ise çocukların gençlerin sosyal alanı. Tabii ki daha başka görüşler de okuldan beklentiler de var. Veliler ve eğitimcilerin tanımlarını bir kenara koyup okulun çocukların ve gençlerin dünyasındaki yerine odaklanıldığında okul çok daha derin bir anlama sahiptir. Okul yaşam alanıdır. Okul arkadaşlık ilişkilerinin kurulduğu, yanlışın, doğrunun, dost kalmanın, uzaklaşıp gidebilmenin öğrenildiği, öğrenmeyi sevmenin, merak etmenin ve becerilerinin farkına varmanın teşvik edildiği, yetişkin kontrolü olamadan kararların alınabildiği, çocuğun gerçekten kendi olabildiği ve tüm bunlar ve fazlası deneyimlenirken çocukların güvende olduğu bir yaşam alanıdır. Dolayısıyla çocuklar ve gençler için okulun ne olduğunun farkında olup sadece akademik eğitim verme kaygısından vazgeçilmeli. Aksi halde çocukların öğrenme kaybından daha ağır kayıplar yaşadığı çok çarpıcı şekillerde öğrenilecek.

Eğitim sistemi çoğu ülke için tartışılır noktada. En çok da üzerinde durulan konu da mevcut sistemin çocuklara gelecekte ihtiyaç duyacakları becerileri kazandırıp kazandırmayacağı. Bu eleştirilerden sistemin uygulayıcısı öğretmenler de nasibini alıyor. Tabii ki sistem öğretmenlerin çalışma prensiplerini, bakış açılarını belirliyor ama inisiyatif alan, öğrencilerinin becerilerini geliştirmeye odaklanan öğretmenlerin etki güçleri yadsınamaz. Mart ayında uzaktan eğitim başladığında öğretmenler kendilerini bir anda ekranın önünde buldular ve büyük bir kısmı çok iyi iş çıkardılar. Çok ani yaşanan bir durum olduğu için herhangi bir plan olmamasına rağmen fark yaratan müthiş uygulamalar, öğrencilerin motivasyonlarını yükselten yaklaşımlarla öğretmenler sürecin kahramanı oldular. O halde tüm zorluklara rağmen sevgili öğretmenler gücünüzün farkında olup çocukların bu süreci sağlıklı geçirmesini sağlayabilirsiniz.

3) Müfredat yoğunluğu hafifletilmeli

Fiziksel olarak öğrenciler bir arada olduğunda öğrenmeyi kolaylaştıran, bilginin kalıcı olmasını sağlayan en önemli faktör etkileşimdir. Uzaktan eğitim sürecinde etkileşim neredeyse yok gibi, bu durumda da öğrenme zorlaşıyor. Öğrencilerin uzaktan eğitimde yüz yüze eğitimle aynı hız ve derinlikte öğrenebileceğini düşünmek doğru değildir. O halde yoğun bir çalışma yapılarak hızlı bir şekilde müfredat düzenlenmeli, öğrencilerin bir yıl önce de yaşadığı öğrenme süreci de göz önünde bulundurularak, sonraki yılları da hesap ederek daha fazla geç kalmadan harekete geçilmelidir.

Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında yaşanılan uzaktan eğitim süreci herkes için çok yeni bir süreç olmasına rağmen uygulanan saatler anlamında daha doğru ilerlemişti. Devlet okullarında uygulanan saatler makul, sağlanan esnek katılım sistemi uygun ancak çoğu özel okul günde dokuz ders saati online eğitim yapıyor. Müfredat mevcut haliyle kalsa bile doğru bir planlama ile daha az ders saatiyle konular tamamlanır.  Çocukların ekran başında böylesine uzun saatler geçirerek ne kadar verimli bir öğrenme süreci yaşayabilecekleri konusu ile beraber bu çocukların fiziksel ve ruhsal sağlıkları da göz ardı edilmiş oluyor.

Uzaktan eğitim sürecinde içerikler ve ders akışı mutlaka yeniden tasarlanmalıdır.  Sistemin özellikleri ve sağladığı farklılıklar, artılar mutlaka eğitimciler tarafından kavranmalı, içselleştirilmeli ve ona göre sunulmalıdır.

Yüz yüze eğitim ortamı için de tabii ki en ihtiyaç duyulan durum çocuklar için tutkulu bir öğrenme ortamıdır. Bunu sağlayacak olan öğretmenlerdir. Sınıfındaki öğrencileri ayrı ayrı iyi tanımalı, onlarda heyecan uyandıran konuların farkında olmalı ve buna göre yeni yöntemler geliştirmelidir.

7) Uygulama ve gözlem ödevleri olmalı

Yüz yüze eğitimde öğrencilerin gözlem yapmalarının önündeki engel zaman ve mekân baskısı olarak ifade edilir. Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenler aktarıcı rolünün yanı sıra öğrencilerin konular hakkında araştırma yapmalarına, öğrencinin keyif aldıkları öğrenme metotlarını kullanarak konuyla ilgili derinlemesine bilgi edinmesine fırsat tanımalı, bu konuda rehberlik yapmalıdır.

Uzaktan eğitim sürecinde aileler de sürecin daha çok içinde. Evde çocukların yaşadığı süreci onlar biliyor. Dolayısıyla eğitimciler ve veliler sağlıklı bir iletişim içinde olmalı. Bu hızlı kurulabilecek iletişim ve ailelerin çocuklarını eğitim öğretim ortamında bire bir gözlemleyebilmeleri çocukların gelişimi için hızlı adımlar atılabilmesi için çok büyük fırsattır.

Popüler İçerikler

Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!