Olarak belirlenmiş. 2021 yılı için 2020 yılının baz etkisinden yararlanıp % 5,8 büyümeyi olası saysak bile bunun % -1.9 Cari Açık/GSYH ile başarılma olasılığı mümkün gözükmüyor. Bunun olabilmesi için ithalata konu olan ürünlerin büyük kısmının içeriden temin edilmesi lazım. Bu Türkiye’nin yıllardır başaramadığı dönüşümü hem de salgının hemen sonrasında yapması anlamına geliyor ki çok gerçekçi değil. Diğer yıllarda da sürekli % 5 büyümeyi mümkün görmüyorum. Çünkü sadece Türkiye’nin son 3 yıl büyüme ortalamasının yaklaşık % 2 olduğu bir yapıda, bu gerçekleşme beklentisi çok ama çok iyimser olarak gözüküyor.
İstihdam rakamlarına geldiğimizde hem programın dünyadaki yeni dönüşümü dikkate alması hem de istidam düzeyini (bin kişi olarak) 2020-2021-2022 ve 2023 de sırasıyla 26.733 - 28.331 - 29.496- 30.742 kişi olarak gerçekleştirmesi çok olası değil.
Çok iyi biliyoruz ki, değişen iş modelleri nedeniyle işten çıkarılanların bir kısmı işlerine kalıcı olarak geri dönemeyecekler. Üstelik Türkiye’de, salgınla mücadele kapsamında işten çıkarma yasak olduğu için mevcut işsizliği geniş kapsamıyla değerlendirmeden böyle bir tahminde bulunmak gerçekçi değil. Programın en zayıf yönlerinden birisi de zaten “İstihdam”a ilişkin öngörüler.
Sizi çok sıkmamak adına rakamlara ara verip, izlenecek yol haritasına baktığımda dikkatimi çeken noktalar ise şunlar:
Programa göre Türkiye 2022 yılında İstanbul Ataşehir’deki finans merkezini açacak. Finans Merkezi “Katılım Bankacılığı Finans Merkezi” olacak. Öncesinde böyle bir ayrım yoktu ama Küresel Finans Merkezi olmak mevcut şartlarla mümkün olmadığı için sanırım bu alan seçilmiş
Dünya’da bu alandaki en büyük iki oyuncudan biri İngiltere diğeri de Malezya. Bunların olduğu bir ortamda Türkiye Ortadoğu’ya hitap eden bir merkez olabilir belki.
Tabii finans merkezi olmak için yabancı yatırımcı şart. Yeni Ekonomi Programı’nda Büyüme ve Verimlilik ile İlgili Politika ve Tedbirler Bölümünde sayfa 18 de aynen;
“Kovid-19 salgını ile birlikte önemi daha da artan yeni küresel yatırım eğilimleri analiz edilerek küresel yatırım pastasından ülkemizin daha fazla pay alması için Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi hazırlanacaktır….”
Hazırlanacaktır fiilinin altına bilerek çizdim. Buradan anlaşılan daha böyle bir stratejinin olmadığı. Oysa bu stratejiyi hemen yeni yılbaşında hazırlasak en erken 1 yılda bitse, zaten 2022 yılına ulaşmış oluyoruz. Stratejisi henüz olmayan ama binaları kullanıma hazır bir finans merkezine doğru gidiyoruz. Bunun eğitim, yabancıların istihdamı, yabancıların çocuklarının gideceği okulların uluslararası eğitimin sağlanması, vs. gibi hayati konuların hiçbirine değinilmediğini de ayrıca söyleyeyim.
Program içerisinde (Temel Hedefler Madde 3) “iç ve dış şoklara karşı ekonomimizi daha dayanaklı hale getirecek politikalar ile finansal istikrarı ve güvenilirliği esas alan yeni bir finansal mimari oluşturma çalışmaları sürdürülecektir..” deniliyor.
Yeni finansal mimari olarak, kamu bankaları üzerinden döviz satışı yoluyla sabit kur rejimi, hızlı ve yüksek oranlı faiz indirimi, negatif faize geçiş, yabancılara Swap yoluyla getirilen kısıtlama, Aktif Rasyosu yoluyla özel ticari bankaları kredi vermeye zorlama, döviz ve altın alımını zorlaştırma adına Kambiyo Vergisi getirmeyi belirlemiştik. Oysa daha bunlardan çok yeni vazgeçip tekrar eski finansal mimariye (serbest piyasa ekonomisi) geri dönüş yaptık.
Şimdi Soru Şu: Yeni Finansal Mimaride ne durumdayız? Bundan sonra yeni finansal mimari adına hangi adımları atmayı planlıyoruz?
Özetle, Sayın Bakanın sunumundan hemen sonra attığım tweet ile söylediğim gibi:
Adamın kendisi gerçek değil ki... Ekonomik programı gerçekçi olsun... Recep İvedik 'in zayıf hali.. ...... Zayıf derken her anlamda zayıf.... .....