Hiç yıllar önce oturduğunuz bir eve tekrar taşındınız mı?
Sizi bilmiyoruz ama, Clinton ailesi şu sıralar tam olarak böyle bir durumla karşı karşıya.
Hiç yıllar önce oturduğunuz bir eve tekrar taşındınız mı?
Sizi bilmiyoruz ama, Clinton ailesi şu sıralar tam olarak böyle bir durumla karşı karşıya.
1971’de Yale Üniversitesinde Hukuk eğitimi alırken tanışan Bill Clinton ve Hillary Clinton (Rodham) ikilisi, o günden bu yana hiç ayrılmadı. Bu birliktelik, geçen yıllar içerisinde onları tarihin en güçlü ailelerinden biri haline getirecekti.
1977-79 yılları arasında Arkansas başsavcılığını yürüten, 1979-81 ve 1983-93 yıllarında ise Arkansas Valiliğini üstlenen Bill Clinton, 1992 Başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’nin adayı olarak girdiği seçimi kazanmayı başardı.
Hillary Clinton da bu 8 yıllık sürede First Lady ünvanını taşıdı.
Her ne kadar görevi süresince özel hayatıyla ilgili karıştığı skandallarla dünya kamuoyunda eleştiri oklarının hedefi olsa da, 2001’de başkanlık koltuğunu George W. Bush’a devrettiğinde halen ABD tarihinin en yüksek desteğe sahip başkanlarından biriydi.
Kazanması durumunda 16 yıl önce kocasının devrettiği görevi devralacak olan Hillary, aynı zamanda ABD tarihinin ilk kadın başkanı ünvanını elde edecek.
Hillary Clinton, 26 Ekim 1947’de İngiliz ve Gal kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Yale Üniversitesinde tamamladığı hukuk eğitiminin ardından 1975 yılında Bill Clinton ile hayatını birleştirdi. 1980'de tek çocukları olan Chelsea Clinton dünyaya geldi.
2008’de yarış verdiği ilk seçimlerde Demokrat Parti adaylığını Barack Obama’ya kaybetti. 2009-2013 yılları arasında ise ABD Dışişleri Bakanlığı görevini üstlendi.
1 yıldan uzun süredir aktif biçimde devam eden seçim kampanyaları artık sona erdi. Bugün gerçekleşecek seçimlerle kazanan belli olacak.
Demokrat Parti’nin adayı olarak yarış verecek olan Hillary Clinton, anketlerde avantajlı konumda olsa da, her ABD Başkanlık yarışında olduğu gibi önemli bir çekişmenin meydana gelmesi bekleniyor.
Hillary Clinton, 11 Eylül saldırıları esnasında görevini sürdüren bir senatör olarak, ABD’nin Ortadoğu’daki müdahaleci politikalarına destek yönünde oy kullananlardan biri olmuştu. 2011 yılında patlak veren Arap Baharı’nda da, Libya müdahalesine destek vermişti.
Bu müdahaleci kimliği, onun parti içi karşıtlarının en büyük kozlarından birisi olsa da Hillary, Irak müdahalesine verdiği destekten sonraları dolayı pişmanlık duyduğunu itiraf etti.
2015 yılında, Dışişleri bakanlığı görevini yürüttüğü dönemde devletin resmi yazışmalarını kişisel e-mail adresi üzerinden gerçekleştirdiği ortaya çıkınca, devletin önemli bilgilerinin gizliliğini tehlikeye atmaktan dolayı topa tutuldu. Demokrat Parti münazarasında konuyla ilgili savunmasını veren Hillary, bu maillerde hiçbir şekilde ‘gizli’ olarak damgalanmış bir bilginin değiş tokuş edilmediğini ifade etti.
Seçim kampanyası esnasında duyurulan ve medyaya verdiği demeçlerden hareketle, genel bir manzaraya erişmek mümkün.
Göç politikaları: Bu konuda Obama’nın politikaları büyük ölçüde devam edecek. Genel olarak göçmenler konusunda ılımlı bir yaklaşım sergilenecek ve gerekli kolaylıklar sağlanacak.
Bireysel silahlanma: Anayasal bir hak olan bireysel silahlanmanın kötü eller tarafından istismarının önüne geçilmesi için çeşitli reformlar harekete geçirilecek.
Vergiler: Vergi adaletsizliğinin önüne geçmek ana hedef olacak. Milyarder ve milyonerlerin orta sınıftan dahi düşük vergiler ödemesine sebep olan yasal boşluklar giderilecek.
Eğitim: ABD’de yaşayan her bir çocuğa dünya çapında bir kalitede eğitim alma hakkı fırsatı sunulacak. Yapısal geliştirmeler tesis edilecek. Üniversitelerin daha ulaşılabilir olması için hamleler yapılacak ve böylece aileler bu eğitimler için borç altına girmeyecek.
ABD’nin dünya lideri konumunu güçlendirmek amacıyla yola devam edilecek. İngiltere’yle ilişkiler sağlamlaştırılacak.
Ortadoğu'da İran’ın nükleer silahsızlanması tatbik edilecek, bölgedeki tüm partnerlerle ılımlı ilişkiler sürdürülecek. Trump’ın müzakereci tavrının aksine, müdahaleci ve aktif bir politikayla Suriye sorununa yaklaşılacak ve IŞİD’in ortadan kaldırılması konusunda gerekli hamleler yapılacak. İsrail’in bütünlüğü ve güvenliğine tam destek verilecek.
YPG kara gücümüz olacak diyen bu Clinton'ı destekleyen Türkler görünce şaşırıyorum lan.
iki ucu boklu değnek.
Size kim öğretiyor Clinton favori diye? Anlaşılan FETÖ hala Türk basının içinde son haftada yapılan anketlerde fark maksimum 1 ve genelde Trump önde gidiyor. FETÖ'nün ve PKK'nın seçilmesi için gece gündüz dualar ettiği Clinton'a sözde bu terör örgütleri ile mücadele eden Türkiye'nin basınından bu kadar destek pes doğrusu!