Yurt dışı seyahatlerimizin en büyük sorunu nerede ne yenir, nerede dans edilir, hangi semtlerde takılmalı, cool tipler nerede onu merak ederiz… Otelin concierge hizmeti hiçbir zaman tatmin etmez haksız mıyım? İşte size benim TOP 10’um!
Yurt dışı seyahatlerimizin en büyük sorunu nerede ne yenir, nerede dans edilir, hangi semtlerde takılmalı, cool tipler nerede onu merak ederiz… Otelin concierge hizmeti hiçbir zaman tatmin etmez haksız mıyım? İşte size benim TOP 10’um!
Ne zaman yurt dışına çıksak tuvaletlerimizdeki taharet musluğuna özlem duyarız. Bu Avrupalılar ne kadar da pis deyip söyleniriz. Eğer öyle bir sorun yaşamak istemiyorsanız halis muhlis Türk oteli Titanic’de kalın. Hem merkezi hem de çalışanları Türk, her türlü ihtiyacınıza yardımcı oluyorlar. Mitte’de yer almasından ötürü de etrafta yürüyerek gezinebiliyorsunuz. Unutmadan otelin bir de Sezen Aksu suiti var. Her gün 20.000 adım atan biri olarak söylüyorum konum müthiş.
Newyork Brooklyn’de de şubesi olan, kahvaltının hasını sunan, menüdeki Japon esintili yemekleri ile de öğle yemeğinin vazgeçilmezi olan World of Small Wonders’a gidin; son günlerin popüler içeceği matcha lattenizi yudumlayın. Unutmadan buraya yanınızda nakitle gidin kredi kartı geçmiyor.
Weekday, Almanya’nın en cool giyim mağazası hem de fiyatları uygun. Hipster gibi giyinmek gardrobunuza yazlık parçalar alıp 'Ah, üstümdekinin bir benzeri başkasında olmasın' diyorsanız doğru adrestesiniz. Şehrin her noktasında karşınıza çıkıyor bu mağaza zinciri.
Eğer üyeliğiniz varsa buradaki Soho House’a mutlaka gidin. Yedinci katındaki Member Club’da Soho Mule ısmarlayın kendinize. Terasına çıkıp şehre kuş bakışı bakın. 'Yok nerede canım üyelik, binlerce lira para mı bayılacağım?' diyorsanız giriş katındaki Cecconi’s de İtalyan yiyebilirsiniz.
25 Hours Hotel’in Roof’unda yer alan Monkey Bar’ın dekorasyonuna hayran kalacaksınız. Eğer benim gibi burada fotoğrafım olsun istiyorsanız, 1 Euro barmene bahşiş verin tüm gün fotoğrafınızı çeksin her köşe başında. Akşam yemeği için de hemen yanıbaşındaki Neni’yi tercih edebilirsiniz. Buranın da manzarası olay!
Monkey Bar
Neni
Oranienstrasse de yürüyüp buradaki Voo Store’u bulun mutlaka! Çok cool bir mağaza sahipleri de Sivas filminin yapımcısı Kaan Müjdeci ve kardeşi Yasin. Eh, bir Türk muhabbeti çevirin onlarla. Unutmadan şehirdeki Türkler o kadar sıcak kanlı ki kendi topraklarımızın suratsız insanlarını gördükçe 'Ben de mi Alamancı olsam?' diyorsunuz.
Doğu tarafı Galerisi'nde bulunan, yani bir zamanların Berlin Duvarı olarak bilinen grafitileri görmeye gidebilirsiniz. Bu grafitiler arasında en akılda kalan Dmitri Vrubel’in Öpücük adlı eseri. Kardeşler arası sosyalist öpücük, komünist ülkelerde rastlanan bir selamlaşma şekli. Her ne kadar üç kez yanaktan öpüşme daha yaygınsa da çok samimi iki kişi dudaktan öpüşebiliyor. Nasıl kafa ama?
Bölgedeki Michelberger Hotel’in lobisinde bir yorgunluk kahvesi mutlaka için. Ardından bar hopping yapın yapın; yani o bar senin bu bar benim gezin sırayla .Ora bar, Apotheke, Klunkerranich…
Şehrin en cool bölgesi de kimine göre buraların Soho’su Hackerscher Markt. Şanslıysanız ve hava güzelse buradaki mekanlar masaları dışarı atmış insanlar mahalle kafesinde takılıyor. Daha lokal insanların tercih ettiği bu semtin birçok binasının gizli avlusu var içerisinde de konsept mağazalar ve kahve evleri.
Berghain şehrin en marjinal gece kulübü, buraya girmek biraz zor. Ufak bir tüyo kapıda çalışan bir Türk var. Genelde kılığınız biraz paspal olmalı şıkır şıkır giyinip giderseniz büyük ihtimalle içeri alınmıyorsunuz. Benim olduğum gece Büyük Ev Abluka’da sahnedeydi, şehrin hipster Türkleri de buradaydı. Adrenaliniz tavan bir gece yaşamak istiyorsanız metrelerce uzun kuyrukta beklemeyi hiç sorun etmeyeceksiniz. Mekana giderken büyük gruplar halinde gitmeyin, efendi takılın; artistlik kapıda asla işe yaramıyor. Bu mekan ile ilgili son not burada asla parti bitmiyor!
Kreuzberg yok, tiergarten yok, Berlin döneri yok, Brandenburg kapısından bile bahsetmemişsiniz. cafelerde takılmakla bir şehir hatmedilmez, boş içerik
Berlin gibi anlat anlat bitmeyecek bir şehri, gittiğiniz 3-5 mekan ile sınırlayıp hatmetmek çok mantıklı geldi. Her gidişimiz de ayrı tat veren bu şehri, bir kaç yeri ile kişisel blog yazarı gibi onedio ya taşımanız da tam olmamış sanki :)
avrupaya gidip görmemiş gibi tekrar türklere yapışmak adlı içeriği okuduk teşekkürler