Akıl Almaz Pazarlama Stratejisi: Markalar Tanınmak İçin Taklit Ürünleri Destekliyor mu?

Son dönemde bazı markaların sahtelerinin piyasada yer almasına izin vererek birer arzu nesnesi olmayı hedeflediği ve başarılı olduğu iddia ediliyor. Yakın dönemde gerçekleşen örnekleri ile bu konuyu ele alıyoruz.

Son günlerde bazı markaların ürünlerinin sahtelerinin satılmasına göz yumduğu ile ilgili haberler yayılmaya başladı.

Söz konusu ürünler havaların da biraz soğumaya yüz tutması ile birlikte 'outdoor' kategorisi olarak adlandırılan, genelde iklim ne olursa olsun sizi sabit bir ısıda tuttuğunu iddia eden giyim malzemeleri.

Bu ürünler birlikte anıldıkları yaşam tarzları sebebiyle çok ilgi görüyor.

Dolayısıyla şehir yaşamında da tercih edilen birer arzu nesneleri haline geliyorlar. Son yıllarda moda olmaları da bir etken elbette.

Fiyatları ise daha büyük bir tartışma konusu.

Özellikle ülkemizdeki satın alma gücüne baktığımızda ürünlerin ithal olması sebebiyle etiket fiyatları dar ve orta gelirliler için yüksek kalıyor.

Mevsimin de kış olması sebebiyle isterseniz bu markaların mont fiyatlarına bir bakalım.

Söz konusu 'outdoor' ürünler üreten markaların kaz tüyü dolgulu montlarının fiyatları perakende piyasada 300 ila 1500 Lira arasında yer alıyor. Aynı modellerin Amerika fiyatları 30 ile 300 Dolar arasında.

Bu noktada her zaman yaptığımız kur ile çarpma yöntemi biraz anlamsız.

Aslında ülkemizdeki ve yabancı ülkedeki para birimlerini 1'er birim olarak karşılaştırmak en sağlıklı yöntem olacaktır. Kabaca bu karşılaştırmayı yaptığımızda aradaki uçurumun da farkına varmış olacağız. Orta halli bir Amerikalının kolayca ulaşabileceği bu ürünler bizim için çok yüksek kalıyor.

Hal böyle olunca taklit ürünler piyasada kendine büyük bir yer ediniyor.

İletişimin inanılmaz boyutlara vardığı günümüzde herkesin kolayca erişip gördüğü arzu nesnesi ürünlerin taklitleri, orijinallerinin yüksek fiyatları sebebiyle kendilerine çok rahat bir şekilde müşteri buluyor.

Gelişmiş ülkelerde markaların hakları çok katı yasalarla korunuyor.

Bu yasalar ülkemizde de mevcut elbette; ancak uygulamaya geldiğimiz noktada sorunun cevabı her gün çevremizde gördüğümüz taklit ürün satılan dükkanlarda saklı. Özetle markaların haklarını koruyacak kanunlar düzgün işlemiyor. Ülkemiz Çin'den sonra taklit ürün üretiminde önemli bir yere sahip.

Son dönemde taklit ürünlerin birer pazarlama aracı olarak kullanılması hakkındaki söylentiler akılları karıştırır boyutta.

Markaların ürünlerinin piyasaya girmesi ile birlikte taklitlerinin de işporta diye tabir edilen piyasaya aynı anda giriş yapmasına izin ve destek oldukları söyleniyor.

Markaları bu şekilde geniş kitlelere yayılan markalar bu sayede daha fazla bilinirliğe sahip oluyor.

Taklit ürünlerin daha kolay elde edilmesi ile birlikte sokaklarda giyen insan sayısının artması, söz konusu markaların logolarının insanların aklına kazınmasına ve bu markaların birer arzu nesnesi haline gelmesine sebep oluyor.

Bir aşamadan sonra fiyat ne olursa olsun orijinal ürünler satın alınıyor.

Arzu nesnesi haline dönüşen markanın orijinal ürünü, yüksek fiyatına rağmen her sınıftan tüketicinin sahip olmak istediği bir hedef haline dönüşüyor.

Sizce bu teori doğru olabilir mi?

Popüler İçerikler

Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Serdal Adalı, Ricardo Quaresma'ya Jübile Yaptıracağı Tarihi Açıkladı
Wanda Nara ile Yasak Aşk Yaşadığı Öne Sürülen Keita Balde Sivasspor'dan Gönderildi
YORUMLAR
13.01.2018

north face, columbia alamıyorsan gidip decathlon'dan alacaksın, çakma niye alıyorsun?

14.01.2018

taklitler aslını yaşatır diye boşuna dememişler...

kusura bakmayın da 1500 tl olan şeyi 150 liraya alıyosa insan demek ki öyle bi maddi gücü yok ki alamıyor. siz başka ülkede yaşıyosunuz sanırım kimse gidip almıyo orjinali parası yoksa

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ