Ne yazık ki tarihte öyle seri katiller var ki, işlemiş oldukları korkunç cinayetlerden dolayı isim yapmış ve bu sayede tüm dünyada tanınmışlar. Sizler için Buzzfeed'den derlediğimiz bu korkunç katiller kimmiş gelin hep birlikte bakalım...
Ne yazık ki tarihte öyle seri katiller var ki, işlemiş oldukları korkunç cinayetlerden dolayı isim yapmış ve bu sayede tüm dünyada tanınmışlar. Sizler için Buzzfeed'den derlediğimiz bu korkunç katiller kimmiş gelin hep birlikte bakalım...
1978-83 yılları arasında, kurbanlarını sarhoş ve genç erkekler arasından seçen Dennis, evine götürdüğü kurbanlarını öldürüp ardından yıkayarak parçalara ayırmadan önce cinsel ilişkiye giriyordu. Yakalanmasının ardından konuşan Dennis; başka heyecan veya mutluluk kaynağının olmadığını söyledi.
Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan ilk Avustralyalı kadın olan Katherine, kocasının açmış olduğu boşanma davası sonucunda deliye döndü ve kocasını tam 37 yerinden bıçakladı, yetmezmiş gibi dersini yüzüp kafasını kestikten sonra kalçasından et keserek çocuklarına akşam yemeği hazırladı. Neyse ki çocuklar eve gelmeden polis tarafından yakalandı.
5 yaşından itibaren topuklu ayakkabı koleksiyonu yapan Jerry İlerleyen yıllarda kadın iç çamaşırı çalarken yakalandı.Topuklu ayakkabıya olan düşkünlüğünden dolayı dört genç kadını alıkoydu ve boğarak öldürdü. Kendisine ait özel bir odası olan katil, işlediği ilk cinayetten sonra kurbanın göğüslerini ve sol ayağını keserek bu odada muhafaza etti ve kestiği göğüsleri kağıt tutucu olarak kullandı. Bununla da yetinmeyen Jerry, işlediği her cinayetten sonra topuklu ayakkabı giyip mastürbasyon yaptığını itiraf etti.
Gey barlara giderek kurbanlarını buradan seçen Herb, daha sonra bu kişileri içinde cansız mankenlerin olduğu havuzunda boğarak öldürüyordu. Cesetlerden, eyaletler arası yollara atarak kurtulduğunu söyleyen Herb, 11 kişiyi öldürdüğünü itiraf etti ancak 5 kişinin kim olduğu hiçbir zaman bulunamadı.
Macaristan asıllı seri katil olan Erzsébet Báthory hizmetçisi saçını tararken acıtınca onu tırnaklamış, eline kan bulaşmış ve bu kanın tenini güzelleştirdiğini iddia edip kan banyosu olayına yapmış. Bu yüzden yaklaşık 600 tane bakire kızı toplatmış ve başlarını kestirerek ve ayaklarından astırarak kanlarını süzdürmüş daha sonra kızların kanında banyo yapmış.
Doss 16 yaşında evlendiği ilk kocasından olan 4 çocuğundan, ortanca ikisini katletmiştir ve bunun sonucunda kocası onu terketmiştir. 1929 yılında başka biri ile evlenen Doss, sigorta parası için de iki torununu katletmiştir. İkincisi kocasını da zehirleyen kadın, 3. kocasını da bir yangın çıkararak öldürdü. Dördüncü kocasının annesini öldüren Doss, dördüncü kocasını da öldürüp, beşinci kocasıyla evlendi ve onu da öldürdükten sonra tutuklandı. Mahkeme sırasında verdiği ifade kanları donduracak cinsten; “Ben gerçek aşkı arıyorum. Evleniyorum, ama beklediğimi bulamadığımda, erkeklerden kurtulmaktan başka çare kalmadığını düşünüyorum.”
Dennis Rader 1974 ile 1991 yılları arasında Sedgwick County, Wichita ve Kansas'ta 10 kişiyi öldürdü. Kadınları röntgenler sapıkça işkenceler için tasarım çizimleri yapardı. Polise 'Bind,Torture,Kill'(bağlamak, işkence, ölüm) kelimelerinin baş harflerinden oluşan BTK ismiyle alaycı bir mektup yazdı ve bu mektupta 'benden bahsedilmesi için daha kaç kişiyi öldüreyim' gibi cümleler yer almıştır. Rader genelde kurbanlarının evine gizlice girer, onları uzuvlarından bağlar, işkence ettikten sonra boğarak öldürürdü. Bir dizi cinayetin ardından Rader ortadan kaybolur fakat polise kurbanlarından çaldığı eşyaların parçalarını göndermeye devam eder. Gönderdiği bir disk ise onun yakayı ele vermesini sağlamıştır.
70'li yıllarda yaşanan bu korkunç olayda 3 kızı kimin öldürdüğünü hiç kimse bilmemektedir. Adı ve soyadı aynı harflerle başlayan 3 kız çocuğu, katil tarafından hedef olarak seçildi. Cesetlerinin bulundukları kasabaların baş harfleri de kızların isim ve soy isimleriyle aynı.
-Carmen Colon, Churchville
-Michelle Maenza, Macedon
-Wanda Walkowicz, Webster
Kendisine, işlediği cinayetlerden sonra 'Ölüm Meleği' denilen Donald Harvey hastanede asistan hemşire olarak görev yaparken, 1970-87 yılları arasında 25 erkek ve 12 kadın olmak üzere 37 kişiyi öldürdüğü için ömür boyu hapse mahkum edildi. En genç kurbanı 42, en yaşlı kurbanı ise 91 yaşındaydı. İfadesinde bütün bunları iyi niyetinden dolayı yaptığını ve yaptığı şeyin hastaların acısını dindirmek olduğunu da söyledi.
Sürekli hamile kaldığı ve düşük yaptığı hakkında çevresine yalan söyleyen Lisa, bir gün sohbet kanalı üzerinden 23 yaşındaki hamile olan Bobbie Jo Stinnett isimli kadınla tanışıp, dostça davranarak güvenini kazandı ve hamilelik hakkında daha fazla bilgi almak için yüz yüze görüşmek istediğini söyledi. Stinnett'in evine giden Lisa, kadını iple bağladıktan sonra karnını bıçakla deşerek henüz doğmamış olan bebeği kadının karnından elleriyle çıkardı ve Stinnett'i öldürüp bebeği kaçırarak kendi evine döndü. Olayın ardından polisler tarafından yakalanan katil, ömür boyu hapis cezası istemiyle cezaevine gönderildi.
'New Orleans Baltacısı' 1918-1919 yılları arasında 12 cinayet işlemiştir. Ardından cinayetler kesilmiş ve katil asla bulunamamıştır. Epey bir kişi tutuklanıp sorguya çekilse de, baltacı katil asla yakalanamamıştır. New Orleans asıllı bu katil, gazeteye 13 Mart 1919'da bir mektup yazmış, gece sokağa çıkacağını ve caz müzik çalmayan her eve girip, cinayet işleyebileceğini söylemiştir. Bunun üstüne şehirde o gece boyunca caz konserleri düzenlenmiş, amatör gruplar da evlerde sahne almıştır. Hiçbir imkanı olmayanlar da plaktan caz müzik çalmıştır. Katilin bir caz müzisyeni olan Joseph Mumfre olduğu iddia edilse de, bunu kanıtlayan bir delil bulunamamıştır.
1984-1987 yılları arasında en az 6 cinayet işleyen Kasap lakaplı katil, kaçırdığı erkeklere tecavüz edip işkence ettikten sonra köpek maması paketlerine öldürdüğü kişileri parçalayarak koyup, ardından yaptığı bütün herşeyi detaylarıyla yazarak kayıt altına aldığını belirtti. 'The Collector' isimli filmden esinlenerek bu cinayetleri işlediğini de itiraf etti.
1971 yılında annesini, eşini ve 3 çocuğunu öldürdükten sonra uzun süre kayıplara karışan John, planını o kadar iyi yapmış ki komşuları yaklaşık olarak bir ay sonra durumun farkına varmışlar. Evden tamamıyla ayrılmadan önce bütün ışıkları yakıp, radyoyu açmış ve kendisine ait bütün fotoğrafları yok etmiş, Bir ay sonra olay yerine giden polisler ''ailemi dünyanın yozlaşmışlığından kurtarmak için öldürdüm'' şeklinde John tarafından yazılmış not bulmuşlar. John tam tamına 19 yıl sonra ''Amerika'nın En Çok Arananlar'' programı aracılığıyla yakalandı.
10 yaşında evlatlık olarak alınan Candace isimli kız çocuğunun yeni ailesine alışmasını sağlamak adına psikoterapist tarafından 'Yeniden Doğma' terapisi yapıldı. Candace, rahim ortamı sağlamak amacıyla çarşaflara sarıldı ve 70 dakika boyunca yastıklarla bedenine bastırıldı. Çocuk nefessiz kalınca haykırmaya başladı. Kusan ve altını pisleten küçük kızın, çarşaf açıldığında nefes almadığı görüldü. Yoğun bakıma alınan Candace ertesi gün yaşamını yitirdi
Alman bir radyolog olan Carl Tanzler 1933 yılında çalıştığı hastaneye gelen tüberküloz hastası genç bir kadına tutuldu. Aşık olduğu kadın Elena hayatını kaybettikten sonra cansız bedenini bir formaldehitin içinde saklayıp her gece onu ziyaret etmeye başladı ve en sonunda, kadının bedenini çalıp evine götürdü. Elena'nın cesediyle, birlikte tam yedi yıl yaşayan Carl Tanzler, ceset yavaş yavaş çürüdüğünde ceset üzerinde usanmadan düzenlemeler yaptı. Piyano telleriyle kemiklerini tutturdu, gözlerini alıp yerine cam gözler yerleştirdi, cildini ipek ve mum ile işledi. Çürümesinin kokmasını gizlemek için parfümler kullandı ve seks yapmak için yapay vajina yaptı. Olayın ardından yakalandı ve tutuklandı. Serbest kaldıktan sonra Elena'nın boyutlarında bir manken yaptı ve ölene kadar onunla yaşadı.
Olm o cazcıyı yakalarlarmış aslında aq bi iki evde açmayın caz müziği geldimi yakalayın la ne vardı bunda anlamadım
#5 biraz yuzeysel gecilmis. elisabet bathory kendi devrinin en guzel kadinlarinden biri. bu yuzden en buyuk kabusu yaslanip guzelligini kaybetmek. bunun icin simyacilara danisiyor, bir simyacinin tavsiyesiyle bakire kizlarin kanini kullanmaya baliyor. isin ilginci ilk zamanlarda ise yariyorda. cildi genclesip canlaniyor. ama bunun esas nedeni o devirin insanlarinda demir yetersizliginin yaygin olmasi. kurbanlarin kanlarindan gelen demir kendini daha iyi hissetmesini sagliyor. tabi bir sure sonra yaslilik isaretleri artikca kan banyosunu abartiyor, onceleri fakir mahallederden gariban kizlari kacirdigindan ses cikarilmiyor, ama yaslandikca simyacisi daha kuvvetli daha asil kana ihtiyaci oldugunu soyluyor, asillerin kizlarini kacirip kurban etmeye baslayinca dur diyorlar, simyacisi idam ediliyor, kendisi izole bir yerde hapse gonderiyor.
''Yeniden doğma'' terapisini yapan psikiyatrist önce kendini tedavi etmeliymiş manyak, çocuğu öldürdü. Gerçek aşkı arayan manyak teyzenin yaptıkları da yuh artık dedirtti.