15 Maddede Bülent Erkoç’un Bülent Ersoy Olma ve Türkiye'nin Divasına Dönüşme Hikayesini Mutlaka Okumalısnız!

Attığı her adımla, söylediği her sözle, giydiği her kıyafetle ve takılarıyla gündeme damgasını vuran, her daim adından söz ettiren, Türk müziğinin yaşayan en efsane isimlerinden biri Bülent Ersoy… Türkiye’de pek çok ilke imza attı, tabuların yıkılmasında büyük rol oynadı ve bir devrim gerçekleştirerek cinsiyet değiştirme ameliyatı oldu. 

İşte 15 maddede Bülent Erkoç’un Bülent Ersoy’a, bir divaya dönüşmesinin hikayesi!

1. Adam olacak çocuk: Çocukluk çağında özel müzik dersleri aldı ve ilk dönemden itibaren sesinin gücünü hissettirdi.

Melahat Pars ve Rıdvan Aytan gibi usta isimlerden ve belediye konservatuvarı hocalarından özel dersler alan Bülent Erkoç, Malatya'da dünyaya geldi ama Türkçesi ve adabıyla kendisi tam bir eski İstanbullulardan... 

Allah vergisi sesi ve müzikal tecrübesiyle akademik bilgiyi birleştirdi ve İstanbul Belediye Konservatuvarı'nı bitirdi. Fıstıkağacı’ndaki Özlem Aile Gazinosu’nda ilk defa sahneye çıktığında yıl 1970’ti ve kendisi henüz 18 yaşındaydı.

2. Ses yarışmasında gelen birinciliğin ardından assolistlik ve ilk 45’lik…

İlk defa sahneye çıkışının hemen ardından Sunar Konser Bürosu tarafından düzenlenen ses yarışmasına katıldı ve birinci olarak büyük para ödülünü kazandı. Assolist olarak çalışmaya başladı ve 1971’de ilk 45’liği Lüzûm Kalmadı - Neye Yarar Gelişin’i çıkardı. Albüm raflarda yerini alır almaz müzik dünyasına bomba gibi düştü ve büyük gazinolardan teklifler yağmaya başladı.

3. Maksim Gazinosu’nda sahne almaya başladıktan sonra Müjdat Gezen tarafından yeni bir soyadı verildi kendisine: Bülent Ersoy

Evet, cinsiyet ameliyatı olmasının çok öncesinde, o zamanlar sunuculuk yapan Müjdat Gezen tarafından kendisine Ersoy soyadı verildi ve diva olma yolunda adım adım ilerledi. 1974 yılında ilk kez Maksim Gazinosu’nda sahne alan Bülent Ersoy, uzun plak çalışması Tut-î Mucize-i Gûyan ile satış rekoru kırdı. Sesi ve efendiliğiyle Türk halkının gönlüne taht kurdu ve pop ile arabesk müziğin piyasayı esir aldığı dönemde Türk müziğini yeniden şahlandırdı.

4. 1976 yılında Gölcük’te bahriyeli olarak askerliğini yapan Bülent Ersoy, Müzeyyen Senar ekolünün temsilcisi olarak başladığı sanat hayatında pek çok klasik Türk müziği eserini seslendirdi.

Alaylı değil, eğitimli olması ses rengine her zaman yansıdı elbette ve onu başarıya götüren en önemli anahtarlardan biriydi. Olağanüstü bir yorumcu olarak görülen ve 1970’li yıllarda Türk müziğine yeni bir soluk getiren Bülent Ersoy’un o dönemde seslendirdiği Baharı Bekleyen Kumrular Gibi, Dert Çekmeye Gidiyorum hala en beğenilen eserleri…

5. 1970’li yılların siyasi çatışma ortamında feminen tavırlarıyla ön plana çıktı ve devrimin ayak sesleri 1980’li yıllarda geldi.

Pek çok filmde başrolde oynayan ve Yeşilçam’a da ayrıca damgasını vuran Bülent Ersoy, 1980 yılının Ağustos ayında, 12 Eylül’ün hemen öncesinde sahne aldığı İzmir Fuarı’nda göğüslerini açtı. Bunun üzerine hakkında soruşturma açıldı ve bir hakime hakaret etmesinin ardından tutuklanarak cezaevine konuldu. Yıllarca sağlıklı bir erkek olarak tanınan ancak o bedende adeta hapis hayatı yaşayan Bülent Ersoy’un yasaklı dönemleri de tam olarak bu zamanda başladı.

6. Yıl 1981, aylardan Nisan’ı gösterdiğinde Bülent Ersoy bir devrimi gerçekleştirdi ve Londra’da cinsiyet değiştirme ameliyatıyla kadın oldu.

Cezaevinden çıktıktan sonra, ikinci doğum günü olarak anılan 14 Nisan 1981’de Londra’da ameliyat oldu ancak Türkiye o yıllarda cinsiyet değişikliğini tanımıyordu. 1983’te hukuken erkek olduğuna ve gazinolarda ancak erkek kıyafetiyle sahne alabileceğine karar verildi çünkü 12 Eylül darbesiyle travesti ve transseksüel sanatçıların sahne alması yasaklanmıştı.

7. Bir dizi acı verici fiziksel muayeneden geçti ve cinsiyet değiştirmesinin ardındaki motivasyonun sebebi araştırıldı; mahkemeler tarafından sapkın olarak nitelendirildi.

1970’li yıllarda erkek olarak yer aldığı beyazperde 1980’li yıllarda kurtarıcısı oldu. Yasaklar nedeniyle sahne alamayan Bülent Ersoy, geçinmek için sinemayı kullandı ve Beddua ile başladığı serüveninde pek çok filme imzasını attı.

8. 1983 yılında “Madem ki ben pisliğim, ölmeliyim” diyerek intihar girişiminde bulundu, ardından ülkeyi terk etti.

Kariyerine Almanya’da devam ederken, bir taraftan da Türk filmlerinde rol alan Bülent Ersoy, bir süre de Avustralya’da yaşadı. Yasaklı olduğu ve sürgün hayatı yaşadığı bu yıllarda Türkiye’de adeta ününe ün kattı ve 1988 yılında çok sevdiği bu topraklara döndü.

9. Ve Turgut Özal’la gelen pembe nüfus kağıdı…

Darbe yönetiminin yerini politikacılar aldıktan sonra, 1988 yılında dönemin başbakanı Turgut Özal öncülüğünde cinsiyet değiştirmeye izin veren kanun çıkarıldı ve Bülent Ersoy resmen kadın oldu,. Bu, onun için elbette çok önemliydi. Yasaklarla ve acılarla geçen, hapsolduğu bedenden kurtulmasına rağmen hukuki olarak hala erkek olarak görüldüğü yılların ardından sonunda çok istediği pembe nüfus kağıdına kavuştu.

10. 1989’da Adana’da sahne alan Bülent Ersoy, 'Çırpınırdı Karadeniz' şarkısını söylemeyi reddedince silahlı saldırıya uğradı ve bir böbreğini kaybetti.

14 yıl hapis cezası alan Hacı Tepe, hayranı olduğu Bülent Ersoy’un iki kez isteğini geri çevirdiği için mahcup olduğunu belirtmişti.

11. 1990’lı yıllara bomba gibi düştü ve satış rekorları kıran albümleriyle ilklere imza attı.

Hala fenomen olan Ablan Kurban Olsun Sana, Sefam Olsun ve Maazallah albümleri döneme damgasını vurdu. Özellikle çektiği video kliplerle herkesin ilgisini üzerine çeken Bülent Ersoy’un dönüşü muhteşem oldu. 

Yurt içinde ve yurt dışında onlarca konser veren diva, dünyaca ünlü yıldızların sahne aldığı yerlerde çıktı. 1980 yılında London Palladium'da ve 1983 yılında Madison Square Garden'da sahne alan ilk Türk sanatçısı oldu; Olympia'da elli kişilik orkestrasıyla 1997'de dört saatlik bir konser verdi.

12. Japonya’daki ses laboratuvarlarında yapılan testlerde sesi yüzde yüz kusursuz bulundu, 1997’de Uluslararası Montu Merid Müzik Doktoru unvanını aldı.

13. Dönemin rüzgarına kapılarak başladığı show’un ardından 2000’li yıllarda ses yarışmalarında jüri üyesi olarak boy gösterdi ve diva olarak da tam olarak bu dönemde anılmaya başladı.

1995 yılında bir yıl boyunca Bülent Ersoy Show ile ekranlara geldi. 2000’li yıllarda ise bambaşka bir fenomene imza atarak hala sürdürdüğü ses yarışmalarında jüri üyeliğine başladı. Geçtiğimiz yıllarda yeniden show’uyla ekranlara gelse de yarışma programlarındaki sansasyonel konuşmalarıyla her daim gündemde kaldı.

14. Kendisini “Müslüman, milliyetçi ve yüksek sınıftan bir kadın” olarak tanımlayan Bülent Ersoy, Türkiye’de en çok taklidi yapılan isimlerden biri oldu.

Yavuz Seçkin’den Ata Demirer’e kadar pek çok komedyen onu taklit etti; bu nedenle performans sanatlarına katkısı çok büyük olan ünlü sanatçı bu taklitleri her zaman hoşgörüyle karşıladı.

15. Kıyafetleri, makyajı, pahalı mücevherleri ve Türkçesiyle her daim gündeme damgasını vurdu.

Diva olmak kolay değil elbette… Kostümleri, makyajı ve pahalı mücevherleri kült olan ve her görüntüsü fenomen hale gelen Bülent Ersoy, düzgün Türkçesi ve eski Türkçe ile harmanladığı konuşma şekliyle adından söz ettirdi. Özellikle “Fevkaladenin fevkinde” dillere pelesenk oldu.

İmza attığı ilklerle Türkiye’de bambaşka bir devrim gerçekleştiren, açıklamalarıyla gündemden düşmeyen ve özel hayatıyla herkesin her daim ilgisini çeken Bülent Ersoy’u biz çok seviyoruz. Sağ olsun, var olsun! 🙏

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
YORUMLAR
13.09.2020

Sadece istediği insan olmak uğruna geçtiği zor yolları saygıyla karşılıyorum fakat kendisini son derece ikiyüzlü buluyorum. Her zaman gücün ve iktidarın yanında yer almıştır, bir kere bile LGBT kardeşlerimizle ilgili yapıcı ve öncü bir tavrı olmamıştır.

13.09.2020

Kendisinin sesine asla bir lafım olamaz fakat o dönemlerde böyle bir cesur değişim yaşamış ve kendisini halka kabul ettirebilmiş bir insanın, şimdi homofobik tavırlar sergileyen bir partinin lideri hakkında çok seviyorum kendisini vs. şeklinde konuşması itici geliyor.

13.09.2020

Hayvan düşmanlığına da değinilseydi iyisiyle kötüsüyle tarafsız bir analiz olurdu

14.09.2020

hayvan düşmanlığı ve lgbt e destek vermemesi de konuşulmalı.

TÜM YORUMLARI OKU (21)