Dünya nereye gidiyor? İnsanoğlu dünyayı çok büyük bir hızla tüketiyor ve gelecekle ilgili endişeler her geçen gün artıyor. Gezegenimizde şu anda yaşanan değişimleri ve büyük resmin gelecekte neleri değiştireceğini tartışmak, hepimizin yapması gereken bir beyin fırtınası.
İnsanların yaşamını ve birbirini etkileyen bazı gerçeklerden bahsedelim. Bunlardan herkes kendine göre bir sonuç çıkarabilir. Dünyayı ne yönde değiştirdiğimize 14 maddede bakacak olursak, haberler kötü.
Dünyadaki oksijen seviyesi giderek azalıyor. Endüstriyel gelişmeler ve küresel ısınma gibi birçok farklı konu yüzünden dinozorlar zamanında %35’lerde olan atmosferdeki oksijen seviyesi, bugün büyük şehirlerde %15’in de altında.
Büyük şehirlerde oksijen durumu böyleyken, dünyada kentleşme oranı da giderek artıyor. Bir başka deyişle, insanlar oksijen seviyesinin düşük olduğu yerlere taşınıyor veya oksijeni fazla yerleri kentleştiriyor.
Oksijen üretiminin başlıca kaynaklarından olan ormanlar her geçen gün yok oluyor. 1990 - 2005 yılları arasında her yıl ortalama 130 bin kilometrekare orman yok oldu. Bu, yaklaşık olarak Yunanistan’ın toprak büyüklüğü kadar.
Oksijenin bolca alındığı bir başka kaynak olan okyanus bitkileri de eski verimliliklerini giderek kaybediyor. Bunun nedenleri arasında sıcaklıklar, rüzgârdaki değişimler ve çöllerden gelen besleyici bakır gibi bazı maddelerin azalışta olması gösteriliyor.
NASA’ya göre, 1980’lerin başından beri çöllerdeki bakır miktarı %25 azaldı.
Okyanus demişken su kullanımı hızla artıyor. Birkaç sene önce yapılan bir araştırmaya göre 2007 - 2025 yılları arasında su kullanımının gelişmekte olan ülkelerde %50, gelişmiş ülkelerde de %18 artacağı hesaplanmış.
Su tüketimi artarken yağmurlar da azalıyor. Örneğin bir araştırmaya göre önümüzdeki birkaç on yıl içinde Güney Avustralya’da küresel ısınmaya bağlı olarak ortalama yağmur suyunda %40 düşüş bekleniyor.
Belli bir seviyedeki güneş ışınlarında bir sorun yok fakat ultraviyole ışınları, ozonun delinmesi sonucu giderek insanlar için zararlı bir noktaya geliyor.
Dünya nüfusu çok hızlı bir şekilde artıyor. 1989’da yaklaşık 5 milyar olan dünya nüfusu, eğer artış bu hızında giderse 2050’de 11 milyar olacak. Artış yavaşlasa bile 2050’de 9.7 milyar olması bekleniyor.
Nüfusun bu hızla artması, kentleşmenin yaygınlaşması ve orta sınıfın büyümesi yiyecek tüketimini artırıyor. 2050’de dünya nüfusu 9.7 milyar bile olsa herkese yetecek kadar yiyecek olması için şu anki üretimin yaklaşık 2 katını üretmeliyiz.
Orta sınıfın büyümesi, et tüketimi gibi isteklerin de artması anlamına geliyor. Sadece Çin’de 2013’de 270 milyon olan orta sınıf vatandaş sayısı 2030’da 950 milyon olacak. Bu sırada birçok hayvanın da nesli tükeniyor.
Orta sınıf yükselirken dünya da giderek yaşlanıyor. Emeklilik maaşları şimdiden birçok ülkede sorun olmaya başladı. Teknolojinin artışı ve robotların yaygınlaşması üretim konusunda bizi belki kurtarabilir.
Robotların yaygınlaşması ve yapay zeka insanlık için başlı başına bir tehdit olabilir; fakat bu gerçeği görmezden gelsek bile en azından işsizliğe yol açacak.
İşsizlik demişken dünyadaki borç miktarı aldı başını gidiyor. Sadece Amerika’daki tahvil piyasasındaki borç miktarı son 40 sene içinde 5 kez 2’ye katlandı. Amerika’nın devlet borcu da son 15 senede 4 kat arttı. Bu inanılmaz bir artış ve sürdürülebilirliği çok tartışılır.
Dünya’daki petrol üretimi çok arttı ve petrol fiyatları da çok düştü. Fakat dünya limitli bir yer. Petrolün de sonu olacak. Bu tabii başka bir kaynağın keşfedilmeyeceği anlamına gelmiyor ama çok önemli bir kaynağı hızla tükettiğimiz anlamına geliyor.
Fakat genele baktığımızda, dünyanın çok hızlı değiştiğini ve bu hızın giderek arttığını görebiliyoruz. Bunlar neye yol açar? Bu çoğalma ve tüketim hızında, yani yaşam biçimlerimizde radikal değişimler olmazsa ve teknolojiyi iyi yönde kullanıp hepsine çözüm bulamazsak, yeni bir gezegene ihtiyaç olacak gibi duruyor.
Elon Musk da belki Mars’ı kolonileştirme hayalini kurarken benzer şeyler düşünüyordur.
Tabii umarız dünyadaki süper güçler bunun çözümünü insan sayısını bir savaşla azaltmakta bulmaz...
Cem Leon Menase
Harvard Business Review Türkiye
Ben de diyorum bu millet niye bu kadar gerizekalı meğer beyne oksijen gitmiyormuş
suriyeliler üremeyi durdurursa düzelebilir.
yansın kül olsun mk üzülürsem namerdim, boku çıktı zaten dünyanın şuna baksana mk özgürce yorum bile yapamıyoruz sıkıntıdan yemek tariflerine yorum yapıyorum ^-^