Ayrıca Müslüman ve Hristiyanlar için değerinin ardından, 10. yüzyılda Kral Davud'un şehri ele geçirmesi sonucu da Yahudiler için şehir önemli bir hal almıştır.
İsa Peygamber'in çarmıha gerildiğine inanılan Kutsal Kabir Kilisesi Rum Ortodoks Patrikhanesi, Roma Katolik Kilisesi ve Ermeni Patrikliği'nin de olduğu farklı mezheplerin temsilciler tarafından yönetiliyor. Ayrıca Mescid-i Aksa'nın hemen altında Yahudiler için en kutsal mekan sayılan Ağlama Duvarı bulunuyor.
Bu savaş sırasında Kudüs'ü alan İsrail, 1967 yılında Altı Gün savaşıyla Doğu Kudüs’ü tamamen işgal etti. Ancak BM gibi düşünen uluslararası toplum bu son işgali tanımadı ve Doğu Kudüs’ü İsrail işgali altındaki Filistin sınırı olarak tanımladı.
Uluslararası alanda İsrail'in Kudüs'ü başkent olarak kabul etmesi tanınmasa da, Trump'ın 'Orta Doğu barış planı'nda Kudüs'ün bölünmemiş bir şekilde İsrail'in başkenti olması öngörülüyordu. Bu plan da zaten var olan gerginliği daha da artırdı.
Tek çözüm var ya dinlerin bu derece fanatikliği sona erdirecek kutsiyet atfedilen tek olgu olarak yaratıcı görülecek ya da kudüs herkesimin egemenliğinden alınıp bir komite tarafından özerk olarak yönetilecek dünyanın ortak paydası halini alınmasıdır. Artık bu din savaşları her türlü savaş sona erse dünyada bu kadar sorun varken bunlara harcanan enerji maddi kaynak uygarlığın insanlığın dünyanın gelişmesi için harcansa.... yoksa elimizden kayıp gidiyor...
kudüsün roma gibi statüsü olması gerekiyor aslında herseyden bagımsız uc dının temsıl edıldıgı ama buna ne muslumanlar yanasıyor ne yahudıler nede hrıstyanlar
"Şehir 1517 yılında Osmanlı Devleti tarafından işgal edildi" cümlesi olmamış be editör orada