Bu yeti, insanın küçük bir nesne yığınından kendi doğrudan bilgisi dışında bir şey alındığında veya yığına bir şey eklendiğinde ortada bir değişiklik olduğunu sağlar. İnsan, müfrit derecede sınırlı sayı algısını, gelecekteki yaşamı üzerinde müthiş bir etkisi olacak bir beceriyle desteklemeyi öğrenmiştir. Bu beceri saymadır ve evrenimizi sayılarla ifade etme konusundaki olağanüstü ilerlemeyi sağlamıştır.
Antik dönemde Pisagorcu felsefe, insanın evrenin gerçek doğasını sadece sayı ve biçimler aracılığıyla kavranabileceği yönündeki temel düşünceyi içeriyor. Bilinebilecek her şeyin bir sayısı vardır. Sayının, var olanı anlama konusunda çok merkezci bir role sahip olduğu gittikçe daha açık görünüyor. Pisagorcular, bugünleri görüyor olsaydı, muhtemelen bu düşüncelerini dans ederek kutluyor olurlardı.
Stephan Hawking’in fikirlerini özümserken ve değerlendirirken sayıların merkezinde derinlikli bir kavrayışa ve anlayışa sahip olduğu kendi yazılarında samimi olarak görülüyor. Birçok teorimi, bir yığın hesaplamanın ışığında ileri sürmüştür. Yaşamımızın gerçekliğinin dokusuna bu kadar derinlemesine işlemiş olan sayı, bize kendi düşüncemiz hakkında da önemli ipuçları veriyor.
14 Mart 2020 günü Stephan Hawking’in vefatının ikinci sene devriyesinde, ilk olarak Çin’in Wuhan kentinde görülen Covid 19 ismiyle adlandırılan virüs ülkeme de gelmiş ve dünyada pandemi ilan edilmişti. Hawking, hayatı sona erdiren giderek daha agresif virüslerin ortaya çıkabileceğini, yeni mutasyonların insanlık için büyük bir tehlike olduğunu, ilk olarak bir grup insanı, sonra bölgeleri ve tüm insan türünü etkileyebileceğini söylemişti. Dünyanın pek çok yönden tehdit altında olduğunu ve dolayısıyla olumlu bir tavır sergilemesinin zor olduğunu anlatmıştı. Vefatından iki sene sonra öngörülerinin dünyamızda gerçekleşmesi ve biz insanların bunu ağır bedellerle ödüyor olmamızın derin üzüntüsü içindeyim. Hawking, Dünya’nın bizler için oldukça küçük bir yer haline geldiğini, gezegenimize iklim değişikliği gibi feci bir hediye sunduğumuzu, ormanların yok olduğunu, yükselen sıcaklıkları, kutuplardaki buz tabakalarının azaldığını, aşırı nüfus yoğunluğunu, su kaynaklarının yetersizliğini, hayvan türlerinin büyük bir kısmının yok olduğunu, kıtlığın yaşanabileceğini de söyledi. Tüm bu problemler şu an yaşanıyor ne yazık ki ve biliyorum ki çözümleri var. Çok geç olmadan çözümler üreten, ne olup bittiğini anlayan sağduyulu insanlar olmamızı diliyorum.
Züleyha EKİCİ