1- 8 milyar insanın içinde parmak izinin tek olmasını bir bütünün biricik bir parçası olmaktan çıkarıp bu 8 milyarın dışında, üstünde tek başına dünyanın en özel insanı haline gelmekle karıştırıldı mesela…
2- Anda kal, anı yaşa, carpe diem, bas gaza, yarın yok dün bitti! Bırak, ayrıl, istifa et, boşan, taşın, şehri bırak, canın istiyorsa ülkeyi bırak, sana layık olmayandan uzaklaş, an bu an!
O canıımm anının kıymetini bil fikri, derinliğinde kendi alt dünyanı keşfet
ve şükret olguları bu hale gelmedi mi?
3- Aaa bir de, enerjini düşüren herkeslerden uzaklaş var. İşine gelmiyorsa, söyledikleriyle sana kendini kötü hissettiriyorsa, seni düşündürtüyor ve yaptıklarını sorgulatıyorsa, sana istediklerini söylemiyorsa, özetle sebepsizce bile olsa sana iyi gelmiyorsa, anında uzaklaş ve hayatından çıkar o kişileri!
Gerçekten mi? Barışmak, karşılıklı gelişmek, münakaşa etmeden münazara etmeyi öğrenmek, iyi ve kötü durumları ayırt etme yetisini geliştirmek nerede?
4- Fazla düşünme, harekete geç, bir yola çıkacaksan kararlı ol, başkaları dedi diye vazgeçme! Bunların altına ben de imzamı atarım. Ancak; İyi düşün, kendini tanıyarak her türlü sonucu, bilinmezi kabule geçip geçmeyeceğine karar ver ve öyle harekete geç, başkalarının deneyimini al ancak kendine kopyalama, kulağına küpe olarak tak. Elin gittikçe hatırlarsın ile aynı şey mi?
Bu liste böyle uzar gider…
Ancak tabii haksızlık da etmeyelim bozuk saat de günde iki kere doğruyu gösterir :)
Bir de doğru lafa yalan karıştı mı doğrudan da daha çekici olur. Örüntüler, ayna nöronlar hepsi birbirine karışır gider.
Hayatın kendisi bütün tezatlarla güzel. Mesele hangi güzeli kendi gerçekliğimiz için seçiyoruz? Biz mi seçiyoruz? Yoksa seçiliyor ve savruluyor muyuz?
Not: Kulağımıza küpe cinsinden, sihir olsa bile sihirli değnek yok ya da henüz ben görmedim :)
Instagram
Linkedln