Zirveden Koalisyon Çıkmadı

63. Hükümet’in kurulması kapsamında saat 14.00’te Ankara Palas Devlet Konukevi’nde başlayan kritik görüşmede AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hükümet kurma süreci kapsamında son kez bir araya geldi. Liderlerin bugünkü görüşmesi toplam 1 saat 35 dakika sürdü. Davutoğlu görüşmeye ilişkin yapmış olduğu açıklamada 'Hükümet ortaklığı gerçekleştirilecek zeminin olmadığı yönünde kanaat oluştu. Erken seçim önümüzde görülen güçlü bir ihtimaldir' açıklamasında bulundu. Kılıçdaroğlu ise 'Bize şu anda kadar bir koalisyon önerisi gelmiş değildir, seçim hükümeti önerisi gelmiştir. Türkiye’nin tarihi bir fırsatı kaçırdığını düşünüyorum' ifadelerini kullandı. Erken seçimi tek seçenek olarak ifade etmeyi doğru bulmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu 'Unutmayın, siyasette 24 saat çok uzun bir süredir' dedi.

Bugün Ankara Palas Devlet Konukevi'nde saat 14.00'te başlayan görüşmeye, Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu'nun yanı sıra AK Parti'den Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ile CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç da katıldı. 

Konukevi civarında alınan güvenlik önlemleri dikkati çekerken, basın mensupları için Birinci Meclis önündeki alan düzenlendi. Görüşmeyi, çok sayıda basın mensubu takip etti.

Reuters: Görüşme olumsuz

Uluslarası haber ajansı Reuters, bugünkü görüşmenin hemen sonrasında CHP kaynaklarına dayandırdığı haberinde koalisyon görüşmelerinin 'olumsuz' sonuçlandığını duyurdu.

CNN Türk' ekranlarında konuşan Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi de AKP ile CHP arasındaki koalisyon görüşmelerinin olumlu sonuçlanmadığını ifade ederek, 'Çıkıp koalisyonu neden kuramayacaklarını açıklayacaklar' dedi.

'Hükümet ortaklığı gerçekleştirilecek zeminin olmadığı yönünde kanaat oluştu'

Başbakan Ahmet Davutoğlu AK Parti genel merkezinde açıklama yaptı.

İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları:

Hükümet kurma görevini aldıktan sonra kapsamlı bir bilgi sunmak üzere huzurunuzdayım. Ama her şeyden önce son günlerde ülkemizin huzuru güvenliği için büyük gayret sarf eden askerlerimize polislerimize TSK’ya emniyet birimlerine takdirlerimi ifade ediyorum. şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

7 haziran seçimleri ülkemizin önüne yeni bir tablo koymuştur. Bir çok konuşmamda da zikrettiğim gibi, millet amirdir, devlet ve devlet adamları memurdur. Milletin kararı her şeyin üstündedir. Millete görev verilmez, millet görev verir. Millet size ödev verir. Dolayısıyla seçimlerin çıkardığı tablo, bize verilen ödevlerin değerlendirilmesini zorunlu kılan birçok konuyu barındırmıştır.

İki ayı aşkın süre geçti seçimlerin üzerinden. Size teknik olarak sadece CHP yönetimiyle yaptığımız görüşmeler çerçevesinde bilgi sunacağım. Ama bu görüşmelerin hangi siyasi zeminde cereyan ettiğini bütün milletimizin yakından idrak etmesi büyük önem taşıyor. Millet görev, ödev verir dedik. Millete sen hata yaptın, bunu tekrar düşün demeden önce milletin görevini doğru idrak etmek gerekir diye, 7 Haziran’dan sonra çok yoğun bir değerlendirme sürecinden geçtik. 

Ak Parti genel başkanı ve Başbakan olarak, yolda milletimizin bize vermiş olduğu ödevi, bir müddet tefekkür etme imkanı buldum. Kendi adıma üç önemli ödevin bize tevdii edildiği kanaatine vardım. Birincisi, yüzde 41 nispetinde bir oy oranıyla milletimiz şunu demiştir. Ben 13 yıllık iktidardan sonra tek başına iktidarı vermemişsem de ülkenin yönetiminin senin olman gerektiğine inanıyorum. Ama almamız gereken ilk ders şuydu, ülke sizden gayret ve fedakarlık bekliyor.

Şimdi bütün milletime seslenmek istiyorum. AK Parti balkonundan yaptığım konuşmada, kaos ve kriz çıkarmak isteyenlere fırsat vermeyeceğimizi ifade etmiştim. Şimdi iki aya aşkın geçen sürede, milletimizin her bir ferdi gereğini yapmış olduğumuzu izlemektedir. Çok zor süreçler geçtik iki ayda. Ülkemiz geniş kapsamlı ve eş zamanlı üç terör örgütünün saldırısına maruz kaldı. geçici bir hükümet, başbakan olarak bir an dahi tereddüt etmemiş olduğumuza millet ve tarih şahittir. Güvenlik riski söz konusu olduğunda, devletimiz harekete geçirildi ve o günden bugüne iki polisimizin Ceylanpınar’da askerlerimizin Adıyaman’da Diyarbakır’da saldırılarına, DEAŞ’tan PKK’dan saldırılar karşısında güvenlik tedbirini aldık.

Biraz sonra koalisyon görüşmeleri çerçevesinde ulaştığımız sonuçları ele alırken, ne karamsarlığa ne de bazı çevreler fırsatçılığa yönelmesin. Milletin verdiği ödevi yapmaya kararlıyız. Bir an dahi tereddüde mahal yoktur. Yine ekonomik olarak, hükümet olarak bakanlar kurulu olarak gereken her türlü tedbiri, et fiyatları gibi bir konuda da aldık, almaya devam edeceğiz.

Bu bizim ilk ödevimizdi.

'İkinci ödevimiz: Madem ki oylarda düşünme yaşandı, milletimiz kendinizi değerlendirin dedi'

İkinci ödevimiz, madem ki oylarımızda düşme yaşanmıştır. AK Parti milletimiz, milli irade bize kendinize bir muhasebe edin ve kendinizi değerlendirin demiştir. Bu bir mesajdır. Bunun gereği içinde 7 haziran’dan bu yana, partimizin bütün kademelerinde, dün de MYK’da acaba o kurucu değerlerimiz ve ilkelerimiz hakkında ne tür tedbirler almamız gerekir hususunda da son derece samimi içerden, iç muhasebeyi de başlattık sürdürüyoruz. Eğer herhangi bir yerde bir hata varsa, bunların düzeltilmesi yönünde parti içi mekanizmaları hayata geçireceğimizi ifade ediyorum. yarın partimizin 14’ncü kuruluş yıl dönümüdür.

'Ülkeyi hükümetsiz bırakmamak için oturun ve konuşun'

Üçüncü ödev. Milletimiz şunu demiştir. Siz eğer bundan sonra hükümet edilecekse, ülkeyi hükümetsiz bırakmamak için oturun ve konuşun. Hiçbir partinin tek başına iktidar olmaması şu demek, hükümet ortaklığı kurulacak demek. Hiç kimseye bu yetki tek başına devredilmemişse, bu koalisyon görüşmelerinin yapılmasından daha doğal bir durum yoktur. Sonuç alınamazsa, yapılacaklar da bellidir. Biz şunu söyledik.

8 Haziran’dan sonra bizim için öncü kural meşruiyettir. Onun dışına çıkmayız. O günden bugüne açık yüreklilikle, bütün çabalarımız meşruiyet içinde yürümüştür. 

'Temasları sürdürdüm'

Sayın cumhurbaşkanımız, yetkisi çerçevesine dayanarak bana hükümeti kurma görevi verdi. 9 Temmuz’dan bu yana, değişik yerlerden gelen eleştirilere, yanlış anlamalara mahal bırakmaksızın görevimi yürütmeye çalıştım. Bu temasları sürdürdüm. Ve 8 Haziran’dan sonra birçok parti kapılarını AK Parti’ye kapatırken, biz ilk konuşmada şunu vurguladım, bütün partilerle görüşeceğiz, sivil toplumla temas kapılarımız açık kalacak. Elimizden geleni yapacağız. Nitekim sadece siyasi parti liderleriyle görüşmedim. Değişik yelpazede toplum kesimleriyle, STK’larla görüşmeler yaptım. 13 Temmuz’da Kılıçdaroğlu, 14 Temmuz’da Bahçeli’yle, 15 Temmuz’da HDP eş başkanlarıyla görüştüm.

Ve şunu söyledim. Hangi partiyle koalisyon imkanı varsa, derinleştirerek bunları sürdüreceğiz. Belli aşamaya geldikten sonra da diğer partilerle de görüşmeyi devam ettireceğiz. CHP ile görüşürken, MHP ile de diğer partilerle görüşme, toplum kesimleriyle görüşmeleri sürdüreceğiz. Bu husustan hareketle, üç partiyle görüşmeyi gerçekleştirdik.

Kılıçdaroğlu ile yaptığımız görüşmede, ortak bir zeminin var olup olmadığını tayin olmak üzere, istikşafi görüşmeleri başlatma kararı aldık.

Bahçeli bu zeminin olmadığını ifade ettiler. 

Zaten HDP eş başkanlarıyla görüşme mahiyetimizi biliyorsunuz. Herhangi bir hükümet ortaklığının mümkün olmadığı aşikardı. 

35 saat süren istikşafi görüşmeler neticesinde, parti politikaları gözden geçirilerek, takdire şayan bir anlayışla, çok önemli bir müktesebat oluştu. Bana, bizim taraftan Ömer Çelik dosyayı tevdii etti. Açık yüreklilikle söylüyorum, iki tarafı da takdir ederek ifade ediyorum, iki partinin en derinlikli ve en açık görüşmelerden, sonunda ortaya çıkan rapor da en kapsamlı müktesebattan oluşan bir metindir. Bu başlı başına bir kazanımdır.

Emeği geçen herkese teşekkürü borç biliyorum.

'Kılıçdaroğlu ve ekibine teşekkür ediyorum'

Tam bir ay geçti. Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibine, üslup kurallarına riayetleri dolayısıyla teşekkür ediyorum. bu medeni bir ilişkidir. Bunu şunun için zikrediyorum. Görüşmeler açık ilkeli ve şeffaf yürümüştür. Şeffaflık taraflar açısından. Derin tartışmalar yaşanmıştır, ama hep karşı taraflar birbirlerinin görüşlerini not etmişlerdir.

Tabi iki farklı akımdan gelmek, farklı siyasi kanatlardan gelen siyasi partiler olarak, derin görüş ayrılıklarımızın olduğu da bir vakadır. Üzerinde ittifak edilen hususlar olduğu da aşikardır.

'Görüş ayrılıkları vardı'

Başta dış politika ve eğitim olmak üzere, bazı alanlarda da görüş ayrılıkları vardı. 

Reform ve restorasyon hükümetleri arasındaki farktan da kaynaklanan, ortaklık kurmak bakımından anlayış farklılıklarının olduğu aşikar. Geçtiğimiz pazartesi bir akşam yemeğinde, 4,5 saate yakın tek tek gözden geçirdik. Derin görüş ayrılıkları dolayısıyla, uzun dönemli koalisyonda doğabilecek sıkıntılar da göz önüne alınarak, başta seçenekleri de değerlendirmek üzere CHP tarafına, üzerinde mutabık kaldığımız hususlarda, süreli bir reform hükümeti kurularak, seçimleri de göz önünde bulunduran bir yaklaşımla birlikte bir çalışma yapmayı, bunun sonunda karşılıklı anlayış içinde Türkiye’yi hükümetsiz bırakmama, türk siyasi zeminini istikrara kavuşturma yönünde teklifte bulundum.

Sayın Kılıçdaroğlu kendi ben kendi MYK’mızda istişarelerde bulunduk. Bugün bir araya geldiğimizde, karşılıklı güvenin arttığı, üslup ve usul anlamında anlayışa dayalı siyasette yumuşama ortak zemini güçlendiren bir atmosferin devam ettiğini görmekten büyük memnuniyet duydum.

'Kılıçdaroğlu uzun dönemli bir koalisyon konusunda daha olumlu ancak...'

Ancak sayın Kılıçdaroğlu da yaptığı istişarelerde, uzun dönemli bir koalisyon konusunda daha olumlu, ancak reform, kısa dönemde süratle reforma odaklı bir şey konusundaki kaygılarını ifade ettiler. 

'Hükümet ortaklığının gerçekleştirileceği zemin olmadığı yönünde bir kanaat oluştu'

Bu diyalogların karşılıklı anlayış içinde sürdürülmesi, hükümet ortaklığının gerçekleştirileceği zemin olmadığı yönünde bir kanaat oluşmuştur. 

İki parti iki genel başkan olarak karşılıklı anlayış olarak bir tutum ortaya koyduk. Anlaşmak veya anlaşmamak doğal iki sonuçtur. Önemli olan, hangi sonuca ulaştığınız kadar, bu sürece ulaşana kadar gösterdiğiniz tavırdır. 

Geldiğimiz noktada kitlelerimizin de farklı talepleri göz önüne alınarak, MYK’da da değerlendirdiğimiz kamuoyu anketi yaptık. Kitlelerimizin beklentilerindeki farklılık göz önünde bulundurarak, koalisyon ortaklığı yapmanın zemininin oluşmadığı kanaatine vardık. Bu Türkiye’nin yönetim boşluğuna düşeceği anlamına gelmez. 

Yeni bir hükümet yapısı çıkana kadar bunu yapacağımızdan milletimizin emin olmasını beklerim. Ayrıca bu çabalarımız devam edecek. Ben daha ilk aşamada zikrettiğim gibi, Sayın Bahçeli’yle de Kılıçdaroğlu’yla temasları sürdüreceğimi ifade ettim. Ülkemizin hükümetsiz kalmaması çerçevesinde çabalarımızı sürdüreceğiz.

'Tekrar milli iradeye başvurma ihtimali yükselmiştir'

İkinci bir sonuç da görünen o ki, bütün bu değerlendirmeler, Bahçeli’nin erken seçim yönündeki açıklamaları göz önüne alındığında, ülkemizin bu yöntemler denendikten sonra, tekrar milli iradeye başvurma ihtimali yükselmiştir, hatta tek ihtimal haline gelmiştir de diyebiliriz.  Erken seçim güçlü bir ihtimaldir. Hatta tek ihtimal de diyebiliriz. Bu yönde çalışmalarımız, yine gerektiğinde hukuk devleti kuralları içinde atılması gereken adımlar neyse, o adımlar atılarak gerektiğinde Türkiye’yi suhuletle ve huzur ortamı içinde Türkiye’yi erken seçime götürme sorumluluğu da üzerimizdedir.

Meclis kararıyla erken seçim

Açık yüreklilikle, erken seçime gideceksek de TBMM’nin karar almasıyla erken seçime gitmesini… Ama siyasi liderlerinin kendi meselelerini çözmeyip de cumhurbaşkanının devreye girdiği, seçimi doğru görmem. Bizim dünyaya şimdi TBMM’yi kendi sistemi içinde bu meseleyi çözdüğünü, milletvekillerimiz ki her biri öncü insanlardır, onların da kendilerinden daha çok erken seçimi ön gördüğü ifade ettikleri, ortak kararla seçime gidersek ülkemizdeki demokratik olgunluğu pekiştirir.

'Bize şu anda kadar bir koalisyon önerisi gelmiş değildir, seçim hükümeti önerisi gelmiştir'

Davutoğlu'nun ardından açıklama yapan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

Bizleri televizyonları başında izleyen saygıdeğer yurttaşlarım, bugün Türk demokrasisi açısından önemli bir gün. 7 Haziran’da seçimler yapıldı. Tabloyu hepimiz biliyoruz. Seçimlerde milli irade bir partinin tek başına iktidar olmasına imkan vermedi. Geriye ne kalıyor? Koalisyon. Biz sorumluluğumuzun gereği olarak, 7 Haziran’dan hemen sonra 15 Haziran’ta parti meclisini topladık. 

'14 madde halinde ilkelerimizi belirledik'

Türkiye’de nasıl bir koalisyon olmalı, ateş çemberinden çıkan Türkiye nasıl huzura kavuşacak bunun çalışmasını yaptık. 14 madde halinde ilkelerimizi belirledik. Yeni anayasa, emekliye ikramiye, asgari ücret. Sayın cumhurbaşkanının anayasal sınırları içine çekilmesi gibi 14 temel ilkemizi saptadık ve bu ilkeleri kamuoyuyla paylaştık. Dedik ki bunlar aslında evrensel ilkelerdir. İtirazı olan varsa çıksın şu ilke yanlıştır desin. Bugüne kadar bunu diyen hiçbir soru olmadı. 

13 Temmuz’da Sayın Davutoğlu CHP’yi ziyarete geldi. Oldukça güzel bir görüşmemiz oldu. sıcak, entelektüel derinliği olan bir görüşme oldu. o görüşmede ben, Davutoğlu’na şunları ifade ettim. Eğer Türkiye sorunlarını aşabilecek bir hükümet kurmak istiyorsa, bizim görüşümüz şudur dedim. Yüksek profilli bir hükümetin kurulması lazım, yani yeterli ağırlığı olan, reform yapabilecek, anayasayı değiştirebilecek bir parlamenter olması lazım. İki, Türkiye ekonomik açıdan, dış politika açısından, ciddi sorunlarla karşı karşıya. Türkiye bu sorunları aşmak zorunda, o nedenle kurulacak hükümetin 4 yıllık hükümet olması lazım. Üç, bize göre önemli olduğunu Davutoğlu’na ifade ettim, koalisyon ortaklarının samimi ve dürüst olması lazım. Kapalı kapılar ardında farklı arayışlara girmemeleri lazım.

'Bizim için önemli olan CHP değil, Türkiye. Her seferinde söyledik'

Davutoğlu bunlar üzerine, o zaman biz koalisyon görüşmelerine başlayabiliriz. Hay hay dedim. Çünkü açıkça söylüyorum. Bizim için önemli olan CHP değil, Türkiye. Her seferinde söyledik. Biz Türkiye’nin çıkarları için, bu ülkenin insanlarının herhangi bir sorunla karşılaşmaması için elimizi taşın altına koymaya hazırız dedik, oy kaybetmeye de hazırız dedik. bu kadar açık net düşüncelerimizi paylaştık. 

Sonra görüşmeler başladı. Çok güzel ortamda geçtiğini ifade etmek isterim. Görüşmelere katılan Adalet ve kalkınma partisinin yöneticilerine, üyelerine gerçekten teşekkür ediyoruz. Tartışmalardan sonra Sayın Davutoğlu, ilk görüşmenin devamı olarak başbakanlık konutuna davet etti. Oraya gittik. Sayın Davutoğlu’yla görüştük. Sayın Davutoğlu’na görüşmelerin bu kadar uzamasının, beni ve partimi rahatsız ettiğini ifade ettim. Müzakere bir an önce geçilmeli, bu kadar uzun sürmesi bizi ve tabanımızı rahatsız ediyor diye dile getirdim.

'Bize şu ana kadar bir koalisyon önerisi gelmiş değildir'

Sayın Davutoğlu, bize iki öneri getirdi. Kısa süreli bir seçim hükümeti, ki bu beraber oluşturulabilir. Veya biz, azınlık hükümeti kurarsak bizi dışardan destekler misiniz? Kendisine şunu ifade ettim, önerilerinizi aldım, partimizin yetkili organlarına götüreceğim. Ondan sonra görüşümü size beyan edeceğim. MYK’da iki öneriyi de görüştük. MYK’mız bir karar aldı, ilk başta Sayın Davutoğlu’na söylediğimiz kararı yine tekrarladık. Türkiye’nin çok ciddi sorunları var, yüksek profilli bir hükümetin olması gerekiyor, en az 4 yıllık bu koalisyonun görev yapması gerekiyor. Koalisyon ortaklarının birbirleriyle kenetlenmeleri gerekiyor. Bu görüşümüzü de paylaştık.

Bugün yine Davutoğlu ile bir araya geldik. Yine sohbetimiz oldu. Sayın Davutoğlu’na kendi konutunda yaptığımız görüşmeyi, MYK’ya götürdüğümüzü, bu görüşmenin sonucunu kamuoyuyla paylaştığımızı ifade ettim. Sayın Davutoğlu, gördük değerlendirdik dedi.

Bize şu ana kadar bir koalisyon önerisi gelmiş değildir. Bir seçim hükümeti önerisi gelmiştir. Üç aylık bir süre içinde, belli konuları yapalım, gündemimizi oluşturalım, üç ay içerisinde bunları yaptıktan sonra da seçime gidelim. Bunlar MYK’nın aldığı karara uygun değil.

'Türkiye’nin tarihi bir fırsatı kaçırdığını düşünüyorum'

Milli irade diyoruz. Milli iradeye saygı şudur. Milli irade siyasi partiler arasında oy bölüşümü yapmışsa, tek başına iktidara getirmemişse, liderlere düşen bir koalisyon oluşturmaktır. Eğer siz ben koalisyonu oluşturamıyorum, seçime gideceğim derseniz, e o zaman siz milli iradeden siz nasıl söz edeceksiniz? Bunun denenmesi gerekiyordu. Türkiye’nin tarihi bir fırsatı kaçırdığını düşünüyorum. 

'Türkiye’nin bir ateş çemberinden geçtiğini söyledim'

Türkiye’nin bir ateş çemberinden geçtiğini söyledim. Terör bir tarafta, ekonomideki sorunlar bir tarafta, bütün bu sorunların kalıcı hale gelmesi yada derinleşmesi bizde büyük bir rahatsızlık yaratıyor. Biz milli iradenin gereği olarak, bir koalisyon müzakeresi sonucunda, iyi niyetle hükümetin kurulması ve sorunların çözülmesinden yanaydık.

Ama şunu da açık yüreklilikle ifade etmek isterim. Bu gerçekleşmedi. Ama AKP ile CHP arasında yapılan bu görüşmeler bana göre çok önemli. Şu açıdan önemli, en azından adalet ve kalkınma partisiCumhuriyet Halk Partisi’nin her konuda görüşünü öğrenmiş oldu. Biz hangi konuyu başlık olarak seçtilerse, o konudaki görüşlerimizi bütün açık yürekliliğimizle ifade ettik.

'Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın'

Sözlerimi noktalarken şunu da ifade edeyim. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Türkiye büyük bir ülkedir, güçlü bir ülkedir. Kendi sorunlarını aşabilecek kapasiteye sahip bir ülkedir. Biz kendi ülkemize güveniyoruz. Sorunları çözebiliriz. Sorunları çözümsüz hale getiren, üzülerek ifade edeyim, siyaset kurumunun başındaki yöneticilerdir. Biz halkımıza da güveniyoruz. Verdiği oyları başımızın üstünde taşıyoruz. 

Bu çerçevede yola çıktık, bu çerçevede geldiğimiz nokta bu. Bundan sonraki takdir yüce milletimize ait.

Soru-Cevap

Başbakan konuşurken, koalisyonun olmamasına dönük, dış politika, imam hatipler konusunu gündeme getirdiler. Şimdi hükümet kurma görevini cumhurbaşkanından bekliyor musunuz? Çok açık şekilde erken seçim telaffuz etti, kasım ayını ifade etti. Siz nasıl bakıyorsunuz?

Bizim teamüllere göre, cumhurbaşkanı görev verdikten sonra, kendisi hükümet kuramıyorsa görevini dönüp iade etmiyorsa. Buna biz yetki gaspı deriz. Bu demokrasiyi zedeler. Çoğunluğu sağlayacak hükümet kuruyorsa buna söyleyecek bir sözümüz yok. Hükümet kuramıyorum, iade etmiyorum derseniz bu ahlaki değil.

Eğitim konusuna gelince, söyledim. Bir müzakere olmadı ki. Görüşlerimizi sordular, ifade ettik. Ben Sayın Davutoğlu’na ifade ettim. İmam hatipte okuyan çocuklarımız bizim çocuklarımızdır. O çocuklarımızın çok iyi eğitim almasını isteriz. Bizim imam hatip liseleriyle hiçbir sorunumuz yoktur. Ama eğitim sistemiyle bizim sorunumuz vardır. Hiçbir veli bu eğitim sisteminden memnun değildir. Biz bunu ifade ettik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönlendirmesi olduğunu düşünüyor musunuz? 45 gün boyunca, Türkiye’nin oyalandığını düşünüyor musunuz? Müzakere olarak, karşılıklı görüşlerinizi aktardığınızı ifade ettiniz. Hangi başlıklarda anlaşamayacağınızı gördünüz?

Biz anlaşamayacağımız bir başlık görmedik. Onu açıkça ifade edeyim. Sayın cumhurbaşkanının etkisi olmuş mudur? Buna yanıtı kamuoyunun ve Davutoğlu’nun vermesi lazım.

Davutoğlu’nun açıklamalarında, ben görevi aldığımda bütün seçenekler tükenmişti açıklamaları vardı. 

görüşmelerde hiçbir kırmızı çizgimiz yoktu. Gündeme gelmedi. Sadece ana başlıklar halinde, anayasa, dış politikada CHP ne düşünüyor, anlattık. Dolayısıyla bir koalisyon müzakeresi söz konusu olmadı. Birbirimizi dinledik karşılıklı. Ben bu rahatsızlığımı Sayın Davutoğlu’na ifade ettim. Perşembe günü noktalamamız konusunda mutabakat sağladık.

AKP ile görüşmelerin değerli olduğunu söylediniz. Sandıktan aynı sonuç çıkarsa, AKP ile koalisyon görüşmelerine kapınız açık mı?

Önce bir erken seçim olacak mı, olmayacak mı onu göreceğiz. Çıkan sonuçlar nasıl olacak onu göreceğiz. Bizim ülke yönetiminde esas aldığımız bir nokta var, Türkiye’nin çıkarları. Neyi gerektiriyorsa, bizim insanımızın çıkarları neyi gerektiriyorsa, biz o çıkarların yanında olacağız.

'Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir'

Erken seçim tek seçenek dedi Davutoğlu. Sizin için de böyle mi? Erken seçime nasıl gidilir? Size gelirlerse yanıtınız ne olur?

Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir. Demokrasi kendi sorunlarını çözebilecek bir kurumdur aynı zamanda. Demokrasiyi çözümsüz görmek doğru değil. Hele hele bugünden erken seçimi tek seçenek olarak ifade etmeyi doğru bulmuyorum. 

Deniz Baykal görüşmeler esnasında, tiyatro sahnesi sergileniyor demişti. Siz de aynı fikirde misiniz?

Bu sorunun bu ortam için uygun olmadığını ifade edeyim bir. İki, gerçekten de yapılan görüşmeler karşılıklı saygı esası çerçevesinde olmuştur ve gelişmiştir. Sonunda da noktalanmıştır.

Neler olmuştu?

Parti heyetlerinin “istikşafi” görüşmelerinin ardından AK Parti ve CHP genel başkanları 10 Ağustos’ta bir araya geldi. Partilerin heyet başkanları Ömer Çelik ve Haluk Koç’un da katıldığı bu liderler buluşması 4 saat 20 dakika sürdü. Liderlerin ikinci buluşması bugün gerçekleşecek. Saat 14:00’te Ankara Palas’ta başlayan toplantıda koalisyonun akıbetinin belli olması bekleniyordu.

Her iki parti de bu görüşme öncesinde Çarşamba günü yönetim kademelerinde koalisyon görüşmelerini ele aldı. Ak Parti’de Başbakan Davutoğlu başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu toplantısı yapıldı. CHP’de ise hem milletvekilleriyle kapalı grup hem de Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu toplantıları yapıldı.

Heyetlerin görüşmeleri

35 saat 5 toplantıda koalisyon görüşmesi yapan AKP ve CHP heyetlerinin üzerinde uzlaştığı ve uzlaşamadığı başlıklar var. Heyetlerin bir rapor haline getirip genel başkanlara sunduğu bu ana başlıklar; ekonomi, sosyal politikalar, çevre ve mülkiyet ilişkileri, yeni anayasa ve özgürlükler, kuvvetler ayrılığı, seçim barajı ve toplumsal uzlaşı, dış politika.

Her iki partiden de hangi başlıklarda anlaşmaya uzak olduklarına ilişkin net açıklama gelmedi ancak kulislere yansıyan bilgiler, ekonomi, dış politika ve yeni anayasa başlıklarında partilerin ayrı düştüğünü gösteriyor.

AA ve Reuters ve Al Jazeera

Popüler İçerikler

Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"