Zihnimizin Bize Oynadığı ve İstisnasız Herkesin Başına Gelen İlginç Oyunlar

L’esprit de l’Escalier (Merdiven Nüktesi)

Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar adlı romanında şöyle demiş:

'Karşılığını bulamadığım bütün sözlerin söyleyenleri ölmeden rahat edemem anlıyor musunuz?'

Fransızca’dan İngilizce’ye geçmiş bu kavramı Türkçe’de ‘merdiven nüktesi’ olarak adlandırabiliriz. Kendisine söylenmiş kötü bir lafa o sırada karşılık veremeyip de; hoş, zekice bir cevap aklına ancak merdivenlerde gelen adamın anlatıldığı hikaye bu terimi doğurmuştur. Kendisine acı bir şekilde laf söylenen ve bunun altında kalan birinin olay geçip gittikten sonra “tüh, keşke şöyle deseydim, nasıl da lafı gediğine koyardım” tarzında düşünmesidir. 

Evet, bu durum hepimize oluyor...

Capgras Sendromu

Sendromun başlıca özelliği, kişinin çevresindekilerin gerçek olmadığına, başkalarının onların yerine geçtiğine inanması olarak tanımlanıyor. 

Kadınlarda biraz daha fazla görülen bu sendrom sanrısal bozukluklardan biri olarak sınıflandırılabileceği gibi şizofreninin bir belirtisi olarak da görülebiliyor. Hasta, kendisini oldukça karmaşık bir komplonun içinde hissediyor ve çevresindekilerin farkında olmaksızın değiştirildikleri düşüncesinin rahatsızlığını yaşıyor.

Bu düşüncenin, ortaçağdaki bebeklerin kaçırılıp yerlerine başkalarının koyulmasına veya modern zamanda uzaylıların insanlarla yer değiştirip bizler arasında yaşamaya çalıştığına dair olan inançla bağlantılı olabileceği düşünülüyor.

Deja Vu

‘Deja vu’ şu anda yaşadığımız bir olayı daha önceden de görmüş veya yaşamış olma hissidir. Kimi zaman bazı şeylerin daha önceden hayatımızda var olduğunu hissedebiliriz. Bu tür olaylarla beraber insanlar oldukça garip, esrarengiz ve ürkmüş hissedebilirler. Ayrıca beynimizde beliren bir olayın imgesini biz daha önce yaşamış gibi hissetsek de, aslında onu rüyamızda görmüş olma ihtimalimiz yüksektir ki bu bile başlıbaşına garip bir durumdur. Spiritüel kaynaklara göre ise hayatta öğrenmemiz gereken olaylara daha önceden ışıklı işaretler koyarız, daha önceden koyduğumuz işaretleri hatırlamaya da Deja vu denir. Bu da “Deja vu” anlarımızda daha dikkatli olmamız gerektiğine işaret eder.

Deja Vu üzerine bir teoriye göre, bizlerin farkında olmadığı ya da algılayamadığı paralel evrenler var ve bu evrenlerde bizimle eşlenik halde olan başka benliklerimiz var. Bu teoriye göre biz, bir başka evrenin yansıma evreninde olabiliriz. Yine bu teoriye göre; zaman ve bilgi aynı anda bizim olduğumuz noktada zaten mevcut. Tıpkı gözümüzün ve kulağımızın görüp duyamadığı ses ve ışık dalgaları gibi… Yani üç boyutlu algılama kapasitemiz yanı başımızda duran bilgiyi ya da titreşimi alamıyor. Deja vu da bu evrenlerin yansımasının bir nevi tekrarı denilebilir.

Déjà Visité

‘Deja visite’ diğerlerine göre daha az rastlanır bir durumdur. Bu akıl oyunu, mekanlarla bağlantılıdır. Yeni bir yere, mekana dair esrarengiz, doğal olmayan bir aşinalık hissi içerir. Bunun imkan dahilinde olmadığının farkında olsak bile (çünkü burada daha önce hiç bulunmadığımızın bilincindeyizdir), gene de bir kente, manzaraya ya da çevreye dair güçlü bir aşinalık hissederiz. Bu da yine spiritüel kaynaklara göre bize geçmiş yaşamlarımızda bu mekanlarda yaşamış olduğumuzu düşündürür. ‘Deja visite’ mekan ve coğrafik durumla alakalıyken ‘deja vecu’ daha çok zamansal bir olgudur.

Déjà Vécu

‘Deja Vecu’ insanların ‘deja vu’yu yaşadıklarını zannettikleri sırada meydana gelir. ‘Deja vu’ insanların bir şeyi daha önce de görmüş olabileceği hissidir. ‘Deja vecu’ ise bir olayı daha önceden tüm detaylarıyla görmüş ve algılamış olmaktır. Ancak bu his o kadar kuvvetlidir ki, insanlar kokuların ve seslerin bile aynı olduklarını düşünürler. Ayrıca ‘deja vecu’ sırasında bireyler az sonra başlarına ne geleceğini bile tahmin edebilme yetisine sahiptir. 

Kısacası eğer 'ben bu olayı iliklerime kadar yaşadım' diyorsanız bu an sonrasında, buna Déjà Vécu deniyor.

İlginç, değil mi?

Déjà Senti

“Deja senti” tümüyle zihinsel bir deneyimdir ve sezinlenen tanıdık bir bilgi içermez. Yaşandıktan sonra da deneyimleyen kişinin hafızasında uzun süre kalmamaktadır. Deja senti aynı zamanda epilepsi hastaları tarafından da deneyimlenen bir durumdur. Yapılan araştırmalarda bir epilepsi hastası, bir başka kişinin sesini duyduğu, kendi kendisine düşündüğü ya da aynı anda hem okurken hem de ses çıkarırken, her zaman deja senti yaşadığını belirtmiştir. Bu anormal durumlarda hasta, genellikle aynı cümleleri ve kalıpları kurmaktadır: “evet”, “elbette”, “tabii ki” gibi… Ancak bir dakika sonrasında ne kelimeleri ne de kelimelerle ifade ettiği düşünceleri hatırlamaktadır. Ancak ilginç olan bu anormal durumlarda hissettiği şeylerin detaylarını hatırlamalarıdır.

Jamais Vu

De javu‘nun zıttıdır. Fransızca ‘hiç görmedim.’ anlamına gelir. Yaşanan bir durumun, tamamen yabancı geldiği, sanki hiç yaşanmamış gibi hissedildiği bir bellek yanılmasıdır. Kişi kendini anlık olarak daha önce bulunduğu mekanlarda hiç bulunmamış, daha önce konuştuğu insanlarla hiç konuşmamış gibi hisseder (bu mekanlarda bulunduğu ve o insanları tanıdığı halde).

Ünlü film Fight Club (Dövüş Kulübü)'ın yazarı Chuck Palahniuk Jamais Vu'yu şöyle tanımlıyor:

Deja Vu'nun bir de tersi vardır. 

Buna Jamais Vu denir. 

Sürekli aynı insanlarla karşılaşıp aynı yerlere gidersiniz, 

ama her seferinde ilk kez olmuş gibi hissedersiniz. 

Herkes her zaman yabancıdır. 

Hiçbir şey tanıdık gelmez.

Presque Vu

Presque Vu’nun tam kelime ve anlam karşılığı ‘dilimin ucunda’ dır ve bir durumu veya olayı yaşayacağınız hissine kapılmaktır.

Diyelim ki bir kelimeyi hatırlayamadınız fakat dilinizin ucunda bu kelime. Kelime de psikoloji olsun örneğin. Tam bu esnada devreye giren beyin yarım kürelerinden biri, kelimeyi tam manasıyla hatırlatamasa da, toplamda 9 harfli olduğunu tekrar edip duruyor. Hemen ardından diğer yarım küre devreye giriyor ve daha fazla nöronu, kelimeyi hatırlamak için görevlendiriyor ve aklınıza kelime tam olarak gelmese de, yakın anlamlı olanları ya da o kelimeyi daha önce duyduğunuz yerdeki, zihninize girdiği anki anılarınız toplanmaya başlıyor.

İşte bu durum zihnimizin bize oynadığı ilginç oyunlardan sadece biri.

Fregoli Sanrısı

Fregoli Sanrısı, farklı insanların kimliklerine bürünerek kendisini taciz eden bir şahsın varlığına inanan bir bireyin bulunduğu durumun adıdır. Bu psikolojik rahatsızlıktan mustarip olanlar, kendilerinin dışında bir takım insanların gerçek değil de kopyalar olduğu inancını taşırlar. Onlara göre, bulundukları çevredeki bir takım insanlar zaman zaman kötü niyetli bazı kişi ya da kişiler tarafından canlandırılan kopyaları ile değiştirilmektedir. Bu tacizciler, yüzlerini değiştirebilirler, başka kimliklere bürünebilirler, karşınıza kimi zaman postacı, kimi zaman hemşire, kimi zaman da kapı komşunuz şeklinde çıkabilirler. Gelen gazeteci çocuk mu, yoksa ezeli düşmanını bir başka görüntüsü mü hiçbir zaman emin olamazsınız. 

İşte bu kimlik karmaşasıdır Fregoli Sanrısı.

Prosopagnozi (Yüz Körlüğü)

Kısaca Türkçesi yüz körlüğü olan hastalıktır. Bu hastalığa sahip kişiler, kalabalıktan ve yabancılarla bir araya gelmekten hoşlanmazlar, göz temasından kaçınırlar. Çünkü bu hastalık onlara herkesi yabancı yapmıştır, saçlarını farklı toplasa annelerini bile tanımayabilirler ve korkarlar. İnsanların tanınmadıkları için gösterdikleri tepkiler de işin tuzu biberi olur ve bu insanlar gittikçe asosyalleşmeye başlarlar. Bu sebeplerle bu kişilere çoğu zaman yanlışlıkla otizm teşhisi konur, oysa sadece prosopagnosia hastasıdırlar.

Bu tür bir rahatsızlığı olan insanlar tanıyamadıkları insanları veya objeleri rahatlıkla kavrayabilmek için parfümlerini koklama, saç şekillerini veya duruşlarını inceleme gibi bazı yollara başvururlar.

Popüler İçerikler

Çok Sevilmişti: TRT Tabii'nin Gassal Dizisinin 2. Sezon Çekimleri Başladı
Kızılcık Şerbeti'nde 4 Kişinin Öldüğü Patlama Sahnesi Nasıl Çekildi?
Yalı Çapkını'ndaki Enişte-Baldız İlişkisi Seyircinin Midesini Kaldırdı
YORUMLAR

Mesela bende bazen gerçeklik hissi kayboluyor neyin gerçek neyin hayal olduğunu karıştırıyorum bunu yaşayanınız var mı aranızda ?

Pasif Kullanıcı
06.02.2016

Deja Vu,Deja Visite ve Deja Vecu bende var.Sondakinin de bir değişiği var,bir şeye uzun süre bakınca o şey yabancı geliyor.Adı ne bilmiyorum..

06.02.2016

Bu bana kelimelerde oluyor. Mesela bir kelimeye uzun süre baktığımda anlamsız geliyor, sanki yanlış yazmışım ya da o kelime öyle değilmiş gibi çok sinir bozucu bir durum. Açıp internetten kontrol etmek zorunda kalıyorum kendimi ikna etmek için.

07.02.2016

Kelimeleri sorgulama hissiyatı oluşuyor bende. Yani onunda bunlarla bir alakası var mıdır? :) Örneğin ; Elmaya neden elma demişler? Yerine farklı bir şey deseler bu ne olurdu? Daha sonra elma demeyi unutmuşluğum var. :D Yapmayın . :D

TÜM YORUMLARI OKU (36)