Ailesi ile pek yakın değildir. Belli ki Kapitalizmin her an bizlere pompaladığı o güzel, zengin, zarif, seçkin olma zorunluluğunun etkisi altında yaşadığı bu hayattan kendini bir an önce kurtarmanın planlarını yapmaktadır. Ve hedef olarak kendine dünyanın en zenginlerinin cirit attığı New York’un Manhattan “mahallesini” seçer. Kimsesi olmayan bir göçmen genç kızın Amerikan Rüyası’nın meskeni tabii ki Big Apple olacaktır. “Mahallenin” lüks otellerinden birinde ona hizmet edenlere bol bahşiş vererek ağlarını örmeye başlar. En iyi tanıtımın kulaktan kulağa olduğunu bilen Anna Delvey, çok zengin biri olduğunu 12 George Oteli vasıtası ile şehre ilan eder. Instagram marifeti ile göze sokulan sahte zengin hayat, lüks restoranlarda yenilen akşam yemekleri, yüksek sosyete ile yapılan tatiller ama en önemlisi takipçi sayısı ve sahip olduğu network ile cehenneme giden taşları döşemeye başlar. Attığı storyler ile New York sosyetesine, “Ben buradayım ya sen neredesin?' der adeta. Rikers Island Cezaevine düştüğünde onu merak edip hikâyesini yazmaya karar veren kadın gazateci Vivian Kent de kariyerini kurtarma peşindedir. Anna Delvey’in öyküsü onun için bir çıkış noktası olacaktır. Hamileliğinin son zamanlarındadır. Tabiatıyla giysileri son moda ya da marka değildir. Bir yanda incecik bir genç kız diğer yanda yüzü kırışıklar içinde şişmanlamış, yorgun, yazılarıyla para kazanan bir emekçi kadın. Verdiği karşıtlıklar ile dizi bize pek çok mesaj da verir.
Rikers Island Cezaevindeki bir konuşmada Anna, Vivian’a şöyle der: “Neden fakir gibi giyiniyorsun? Ayağındaki botları sana zorla mı verdiler? Chanel babetleri tavsiye ederim.”Evet tahmin ettiğiniz gibi dizi boyunca yüksek moda sembolleri olan Chanel, Celine, Dolce &Gabbana, Valentino, Dior markaları da başroldedir. Duruşma sırasında Vivian’ın Anna’ya H&M’den giysi alıp getirmesi ya da hakimenin Anna’yı beklerken içtiği koca bir bardak Starbucks kahvesinin gözümüze sokulması düşünmeye değer gerçekten.
İkiside başkasının birikimlerini ve hayallerini en adi şekilde çalan iki hırsız, yeterince ceza almamış olmaları ve dolandırıcılığı ustaca yapmış olmaları olayın temelini değiştirmez, dolandırıcı .... Ha bu arada Türkiye 'de de bolca var onlardan, borç alıp geri vermeyen arkadaşın, hayırsız akraban, annene kalan miras için üçkağıt yapan dayın v.b.
Biri amerikada diğeri avrupada dolandırıcılık yapıyor. Bence bunun da büyük bir etkisi var