'Sevmek zorunda mıyım arkadaş?' ve 'Olsun ben seviyorum' diyip yaşamına bir şövalye edasıyla devam etmeyi alışkanlık haline getiren insanları anlama vakti. Bu insanlar herkesin sevdiği şeyleri sevmez, kimsenin sevmediği şeyleri de severler. Üstelik bunun için bir çaba sarfettikleri de yoktur hani. İşte o müthiş sürtüşmeleri yaratan, kıymeti bilinmemiş 15 tercih.
Ketçap ve mayonezin yanında üçüncü tekerlek gibi hissetmekten bir türlü kurtulamamış bir sostur hardal. Onu sevenler de 'Nasıl yiyorsun şunu yaa' tepkilerinden bir türlü kurtulamazlar.
Aslında eskiden bu daha netti. Artık insanlar da yeni lezzet arayışları neticesinde hardalla yavaştan barışır oldular. Bir 10-15 seneye iade-i itibarının yapılacağını düşünüyorum kendisinin.
'Yahu zift gibi nasıl içiyorsun sen onu?' soruları arasında bir bardak kahvenin keyfine gömülmek gibisi yoktur hani. İnsanlar anlamazlar ama asıl tadı böyle çıkar bu meretin.
'Bu ne ya içimiz karardı!' diye güneşi bekleyen insanların aksine, güneşi sevmeyen, karanlık ve melankolik havaların meftunu olanlar iyi bilir bunu da. Herkes depresyona gömülürken siz içten içe huzurla dolarsınız.
Herkes yalnızlıktan şikayet ededursun, yalnızlık bazıları için gerçek özgürlüğün anahtarıdır. Kıymetini bilir, ipeklere sarasınız gelir onu.
En sevilmeyen ev işleri arasında ütü ile birlikte üst sıraları zorlayan bulaşık yıkamayı seven o garip insan olma ihtimaliniz vardır. Köpük ve suyun birleşimi, bir de üzerine kirlerden arınma manzarası terapi gibi gelir. Bulaşığa ayırılan zaman her zaman güzeldir.
Filmlerde, dizilerde herkes iyiler kazansın isterken, siz kötülerin safında yer alırsınız. Kötü olarak görülenlerin, aslında 'bir şeyleri değiştirmek' için çabaladığı ayrıntısını görürsünüz.
Güne en dinç ve taze anından dahil olmak varken, yatakta iyice mayışıp sersemleşmenin nesi iyi? Siz erkenden kalkıp günün tadını çıkarmaya başlarken bütün dünya uyuyor gibi gelir. Her şey size özeldir yani.
Lana Del Rey değil elbette. Bir durun!
YouTube'da en fazla ben diyeyim 10 bin, siz diyin 20 bin dinlenmiş, kimsenin bilmediği math rock, j-rock, ambient şarkılarına bayılırsınız ama kimseye dinletemezsiniz. Yine elde olan, kulaklığınızı takıp dünyadan soyutlanmak olur.
Seversiniz işte. Kimsenin sevmediği, kokusunu duyunca öğürdüğü bu muhteşem sebzeyi seversiniz. Gazınızı alamayıp kuşkonmaz da, karnabahar da seversiniz hatta. Kim tutar sizi!
Bir de sevilmeyenler var tabii. Herkesin ayılıp bayıldığı Nutella'yı o kadar da sevmemek mesela. Aşırı şekerli, kilo yapan gıdalar size göre değildir mesela. Yeseniz bile tadımlık hani. Bir oturuşta kavanoz bitirenlerin tuhaf bakışlarına maruz kalmak sıkıntı vericidir!
Sürekli bir arada olan, her yere birlikte giden, her şeye birlikte karar veren, bireyin yok olup gittiği ilkel klan tipi topluluklardan hoşlanmamaktır. Sürekli aynı insanlarla bir arada olmanın, bir arada değilken de chat gruplarında sabahlara kadar muhabbet tüketmenin nesinin iyi olduğunu anlayamamaktır.
Bu da Türkiye'de doğrudan ikinci sınıf vatandaş pozisyonuna düşmenizi sağlayan zevklerden biri. Futbolu sevmiyor, takip etmiyorsanız ülkedeki muhabbetlerin %34.2'sinin dışında kalıyorsunuz. Üzgünüz. Ama yine de futbolu sevmiyoruz.
İnsanların senenin bir haftasını geçirmek için aylar öncesinden planlar yaptığı bu tatil tipini sevmemektir. Sizin için tatil, bol bol gezilen, yürünen, yorulunan tatil olunca elbette sevilmez bu üçlü.
Uyumsuzlukların şahı da budur muhtemelen. İnsanları sevmezsiniz, sevmedikçe de onlara dair hiçbir şeyden zevk alamaz hale gelirsiniz. Böylelerine çelik gibi sinir lazım azizim. Çelik gibi.
Şu yalnızlık garip bir hastalık ya çok seviyorum ama aynı zamanda şikayetçiyim...
kapali, yagmurlu havaya bayilirim, kahveyi sade icerim, saatlerce bulasik yikayabilirim, hardalsiz sosis ve hamburgeri agzima sürmem, kötü karekterlere bayilirim (dexter, jigsaw, draco malfoy, voldemort, snape..) ve tabiki son olarak: HEPINIZDEN TIKSINIYORUM
Kapalı hava ve sade kahve severim. Sevmemek konusu ise tam benlik. Futbol izlerim ama futbol tartışmalarından nefret ederim. Ulan siz müzakere edince ne değişecek? Yok biz daha büyüğüz falan. Arkadaş grupları aşırı samimiyetsiz. Nutella da overrated bir yiyecek. Döner bile daha güzel.