İstanbul Boğazı ya da Antik Çağ’daki adıyla 'Bosphorus' için en önemli mitolojik efsane, Bosphorus adıyla ilgili. Ve başrollerde bu kez Zeus ile güzeller güzeli Io var. Mitolojiye meraklı olanlar Zeus'un çapkınlıklarına ve karısı Hera'nın içinde bir kor gibi yanmakta olan kıskançlıklarına aşinadır. İşte, Zeus'un bir gönül macerasının daha derdini başkaları çekiyor ve Io'nun hikâyesi İstanbul Boğazı ile birlikte ölümsüzleşiyor...
Io ile buluşmak için Olympos Dağı’ndaki sarayından aşağıya iner. Ancak Zeus ne kadar çapkınsa, karısı Hera da o ölçüde kıskançtır. Bu ilişkiyi fark eder ve o da kıskançlık ateşiyle Olympos’tan inerek Zeus’un peşinden gider.
Zeus’tan ineği ister, Zeus ise onu büsbütün şüpheye düşürmemek için ineği Hera’ya verir. Hera ineği alır ve Argus adlı bir çobanı ineğin başına bekçi olarak koyar. Argus’un özelliği hiç uyumamasıdır. Arkasında bile gözü vardır ve bu sayede ineği her şekilde izleyebilmektedir.
Gündüzleri ineği çayırda otlatıp geceleri tamamen kapalı olan bir ahıra koyan Argus, sabaha kadar ahırın önünde nöbet bekler. Ancak Zeus her ne kadar ineği kendi elleriyle verse de Io’nun çektiği sıkıntılara dayanamaz. Oğlu ve habercisi olan Hermes’i yanına çağırır ve ona Io’yu kurtarmasını buyurur.
Hypnos, güneş ışıklarının girmediği karanlık ve loş bir sarayda oturmaktadır. Yatağının üzerinde haşhaş çiçekleri vardır. Haberci Tanrı Hermes, hızla ve sessizce sarayın içine süzülür. Hypnos’un huzuruna çıktığında ise ondan yatağının önündeki çiçeklerden vermesini ister. Hypnos, en güçlü devi bile uyutacak denli etkili olan çiçeklerinden Hermes’e bir avuç verir.
Çoban kılığına girip Argus’un yanına yaklaşan Hermes, haşhaş çiçeklerini kavalının içine doldurup Argus’a doğru üfler. Argus ise kavalın sesi ve çiçeğin kokusu yüzünden oracıkta uyuyakalır. Io, Hermes’in yardımıyla başındaki korkunç bekçi Argus’tan kurtulmuştur kurtulmasına ama Hera onun peşini bir türlü bırakmaz.
Önce Yunanistan’ın batısında bulunan denize doğru ilerler, buraya verilen “Ion Denizi” adı işte buradan gelmektedir. Io daha sonra Trakya’ya geçer, Bosphorus’tan Asya’ya atlar. Bosphorus da adını bu efsaneden alır, Bosphorus aslında “sığır geçidi” demektir.
Io, Anadolu yaylalarında durmadan koşmaya devam eder. Sonra Finike’ye varır, buradan da Mısır’a geçer. Zeus, Nil Nehri kıyılarında Io’nun peşindeki sineği yok eder ve Io’yu yeniden eski haline dönüştürür.
Io’nun Zeus’tan Keroessa adını verdiği bir kız çocuğu olur. Keroessa ise İstanbul’un kurucusu olan Megaralı Kral Byzas’ın annesidir. Byzas, şehri kurduğu zaman Haliç’e “altın boynuz” anlamına gelen annesinin adını verir.
Zeus kendininkini bir tutabilse antik Yunan'da ki problemlerin yarısından fazlası yaşanmayacakmış. Ne herif ya :D
seviyorum mitolojik hikayeleri ya 😍
Her şey tamam da bu inek boğazı falan nasıl geçiyo. Hadi boğazı geçtin Finike den Mısır'a nasıl geçiyor. Yüzüyor mu , uzun atlamacı mı bu inek. Süper inek mi bu. Nasıl hikaye bu yahu asldkjal