Zenginler Ucuz Ürün Almazken, Fakirler Neden Pahalı Ürün Alıyor? Ekonomide Giffen ve Veblen Çelişkileri

Dünya bir pandemiyi atlatmak üzere. Ah neler çektik son iki yılda. Kapanmalar, maskeler, dezenfektanlar, anksiyeteler, mesafeler, bulaşlar, testler derken, tüm dünya büyük bir sosyal kriz atlattı. Bunun ekonomik etkileri ise belki de daha dip dalga oldu ve hasarı sürüyor. Peki pandeminin ilk zamanları, dünyada insanların o panikle marketlere akınını hatırladınız mı? Özellikle ABD ve Avrupa'da tuvalet kağıdı kalmamıştı. Mesela ben, markette tam kapanma öncesi çekirdek arayanları unutamıyorum. 

Kaynak: Matematiksel

Gelelim günümüze, enflasyonist bir ortamdayız.

Bu psikolojiyle tüketim yapıyoruz. Beklentilerimiz bozuluyor, yer yer panikliyoruz, bazı ihtiyaçlarımızı öne çekip bir an önce alma gayretine giriyoruz. Bu şekilde belki de ihtiyacımızdan fazlasını da alıyoruz.

Herhangi bir ürün, normalde her markete gittiğimizde 1 tane alıyoruz. Aaa o da ne? E bunu fiyatı artmış! O zaman 3 tane alayım ki yarın da artarsa daha fazla para vermeyeyim. Hatırlayın tuvalet kağıtlarını, maskeleri, kolonyaları talep artıp herkes 1 yerine 5 tane alınca fiyatları nasıl artmıştı. Fiyatı artacak diye herkes almaya nasıl devam etmişti?

Ekonominin temelinde olgular iki şekilde incelenir.

İlki ekonomide bütüne bakar yani makro (büyük) yaklaşımda bulunur. İkincisi de en küçük birime odaklanarak mikro (küçük) yaklaşım sergiler. Kısaca mikro insana, makro da topluma, ülkeye odaklanır.

Temel yasa, arz ve talep bu teorileri yönetir.

blog.finanswebde.com

Klasik olarak arz talep ters orantılı işler. Yani arz artarsa, talep düşük kalır, talep artarsa, arz yeterli gelmez. Böylelikle de arzın fazla olması halinde fiyatlar düşer, talebin fazla olması halinde de fiyatlar yükselir. Aslen piyasa bu şekilde işler. Grafikte de görüldüğü gibi. Bu fiyatlar açısından ele alındığında normal şartlarda fiyat yükselirse talep düşer ya da tam tersi fiyat düşerse talep artar.

Ekonominin İlkeleri (Principles of Economics) isimli eserin sahibi olan İngiliz ekonomist Alfred Marshall, 1895 yılında bunu matematiksel olarak açıklamıştır.

Ama istisnalar da vardır.

Alfred Marshall, bazı durumlarda fiyat ve talep dengesinin temel yasaya uygun hareket etmeyeceğini tespit ederek, fiyat artışı ile talebin de arttırabileceğine değinmiş ve bunu kanıtlayan ilk kişi olan ekonomist ve istatistikçi Robert Giffen'ın çalışmasına ünlü eserinde yer vermiştir.

Giffen, İrlanda'da çıkan patates kıtlığında fiyatları yükselen patateslere artan talebi görerek bu durumu araştırmıştır.

www.spfinans.com

Temel yasaya aykırı olan bu durum, dolayısıyla 'Giffen paradoksu' olarak anılırken, sonrasında ise bazı mallarda bu şekilde yasaya aykırı fiyat talep dengesi görüldüğünden 'Giffen malları' olarak isimlendirilmişlerdir.

Giffen malı özellikleri nelerdir?

Fikrin ilk ortaya çıktığı dönem olan 19. yüzyılda, İngiliz işçi sınıfının temel gıda ürünü ekmek olurken, fakir kesim gelirinin çoğunu temel ihtiyacı olan ekmeğe harcıyordu. ekmek fiyatlarındaki artış ise bu kesimin gelirinden daha çok pay alıyordu. Kısaca fiyat yükselirken, talep de yükseliyordu.

Bu örnekten yola çıkınca, Giffen malı denen ürünlerin ekonomik, standart ve lüks olmayan ürünler olduğu görülmüştür. 

Giffen mallarında fiyat yükseldiğinde daha sonrası için alım gücünün yetmeyeceği korkusu tetiklenerek talep artar, fiyat düştüğünde ise tüketicinin rahatlaması ile düşer.

Her ucuz ürün Giffen malı mıdır?

Giffen malı olmanın koşulları vardır. 

Sınırlı sayıda ikamesi olmalıdır. Yani gıda gibi yerine geçebilecek çok fazla ürün olmamalıdır. 

Tüketici bu üründen vazgeçemeyecek kadar fakir olmalıdır. 

Örnek olarak, pirinç, tuz, patates ve ekmek gibi ürünler Giffen malıdır.

Diğer bir örnekle, et fiyatlarındaki artıştan yola çıkarsak, fiyat artışları sonrası günümüzde çoğu insan etten vazgeçerek daha uygun fiyatlı ürünlere yöneliyor.

Arz ve talep dengesini değiştiren bu yönelim, temel gıda ürünlerinde fiyat artışına neden olunca Giffen Paradoksu kaçınılmaz oluyor.

Yine düşük gelirli kesim, basit yemeklerle günü geçirirken, son aylarda görülen gıda enflasyonunda başı çeken sebze fiyatlarındaki yükseliş bunu mümkün kılmamaya başladı.

Bir çok insan bu durumda temel besin maddesi olan maliyeti en düşük olan ekmek ile karnını doyurmaya yöneliyor. Ekmeğe talep arttıkça fiyatı da artıyor.

Giffen paradoksundan bahsedildiği zaman tuhaf bir çelişki daha göze çarpıyor.

Veblen malları olarak ele alınan bu çelişkide de gösteriş devreye giriyor.

Teori ismini Amerikalı ekonomist Thorstein Veblen’den alıyor. Buradaki ürünlerde de benzer bir şekilde fiyatlar arttıkça talep artıyor. 

Gif­fen mallarından farklı olan ise bu malların yüksek statü sembolü sayılması oluyor.

Düşük fiyat kalitesizlik demek mi?

Zenginliğin göstergesi olarak burada daha fazla para ödeme isteği devreye girerken, Veb­len malının özelliği ise kendinden düşük fiyatlı eşdeğer üründen daha yüksek kalitede olmaması olarak görülüyor. 

Fiyat düştüğünde gösteriş peşinde olanlar bu ürünü almıyor. Yani indirimde sa­tışlar azalıyor. Hatta bazı markaların kesinlikle indirime girmeme sebebi bu şekilde açıklanabilir.

Kısaca bazı markalar, daha değerli ya da kaliteli algısı yaratarak, muadillerinden daha iyi oldukları için değil fiyatı yüksek olduğu için alıcı buluyor.

Sıradan biri üründen yola çıkalım. Düz bir beyaz tişört diyelim, tişört aynı malzeme ile üretilsin ama logolar ya da markalar farklı olsun. Kaliteli algılanan pahalı marka, diğerinden çok daha yüksek bir fiyata ve hatta daha çok alıcı bulabilir.

Geldik yine bir paradoksun kapısına! 

Lüks mallar temel ihtiyaçları karşılamak için olmasa da bazen lüks ürünlerin piyasaya çıkmadan tükendiğini, almak isteyenlerin listelerinin uzadığını duyarız. Bu dürtünün arka planında yüksek statü psikolojisi vardır.

'Gösteriş amaçlı tüketim'

Thorstein Bunde Veblen, “Aylak Sınıfın Teorisi” isimli eserinde varlık sahibi olanların ya da olma peşinde koşanların bu durumu satın alma eşdeğer tuttuklarını yorumlamıştır. 

Bu satın alma motivasyonunu, gösteriş yapma davranışı üzerinden inceleyen Veblen, lüks mal ve hizmetlere harcanan paranın bu anlama geldiğini belirtirken, 'gösteriş amaçlı tüketim' kavramını ilk kullanan kişi olmuştur. Ki günümüzde sosyal medyada da bu durum oldukça tartışmalıdır.

Sadece zenginler değil tüm sınıflar da bu olgu vardır.

Veblen, bu tutkuyu ayrıca kıskançlıkla ilişkilendirirken, gösteriş için ‘tüketim’ ve ‘israf’ kavramlarını da incelemiş, her sınıfta insanın bu şekilde harcama yaptığını görmüştür. 

Lüks tüketim, sosyal güç ve prestij göstergesi olarak, kamuya açık bir şekilde sergilenirken, belirli bir statüye ulaşmanın sembolüdür.

Düşük sosyal sınıflarda da bir hiyerarşik düzende üst sınıfları taklit ile bu durum kendini gösterir.

Örnek olarak da orta sınıf birinin üst segment bir arabayı kredili de olsa alarak kendi çevresinde kendini üstün görmesi sonrası, bu arabanın üst sınıf tarafında daha lüks bir modelle, daha az bulunan, özel üretim ya da daha hızlı, daha pahalı gibi değişim geçirmesidir. Bu hikaye bir dönüşüm halinde birçok üründe yeni talepler yaratır. 

Diyelim bir parfüm bin lira ve bunu taksitle kredi kartından alan bir çalışan ile patron aynı parfümü kullanmak istemeyerek, gidip artık 5 bin liralık bir parfüm kullanabilir. Farklı açıdan da Veblen mallarında, 100 liralık bir ürün 500 liralık bir üründen daha az talep görebilir. 

Sınıflar arasında yaşanan değişimle talep eden kitleler yer değiştirir. Sınıfların birbiri ile yarışı bu dönüşüme neden olur.

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
24.05.2022

zenginle fakirin ortak bi yerde buluştuğu tek ürün iphone dur heralde

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ