Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği söyleşide filmlerinde aldatan, kötü kadın imgesi görülmesinin sebebiyle ilgili bir soruya Demirkubuz, 'Aldatmayan kadından bir hikaye olmuyor. Erkek aldatırsa çok büyük bir trajedi olmuyor. Kadın aldattığı zaman erkeğin halini görün, işte benim filmlerden veya çevrenizden. O baya böyle sorgulayıcı, insanı olmayan kanallara götürebiliyor. Onun etkisini de biraz değerlendirebiliyorum' diye yanıt verdi.
Demirkubuz filmlerinde kullandığı 'Aldatan kadın' karakterinin bazı kesimler tarafından kadınları kötülemek olarak algılandığını ifade ederek, şöyle devam etti: 'Bütün dünyadaki ama özellikle bizim ülkemizdeki cinsellik kültürüne dair bir şeyden yararlanıyorum. Çoğu bu kültürden olan ama bir kısmı da kadının ve erkeğin doğasından gelen, aslında kadının gücüne atıfta bulunan filmler ortaya koymama rağmen Türkiye'de bu angaje olmuş siyaset yüzünden 'hep kadınlar mı aldatıyor?', 'Kadın düşmanı' gibi şeyler oluyor. Bunlar çok benimle ilgili konular değil. Ben kafama takılan, bende bir mesele olarak karşılığını bulan şeylerin filmini yapmaktan sorumluyum. Kadın da değil burada aslında sorun. Ben insanın doğasını anlamaya çalışan filmler yapmaya çalışıyorum. Burada kadının aldatmasıyla ortaya çıkan durumlarla bu doğaya dair daha çok şey ifade etme olanağı çıkıyor. Ve bunu kadınları ifade etmekten çok aldatma duygusunun sebep olduğu erkekler üzerindeki, erkeklerin gerçekliğine dair ortaya çıkan durumlar konusunda daha çok şey anlatma fırsatı veriyor bana. Onun dışında bununla ilgili bir başka tasarrufum söz konusu olmaz. Kadınlarla ilgili bir problemim olamaz. Zaten bu filmlere böyle bir politik angajmanla değil, düz bakabilen birinin nazarında kadınları ne kadar sevdiğim, ne kadar saygı duyduğum ve değer verdiğim anlaşılabilir.'
'Birileri anlayacak diye film yapmak utanç verici'
Filmlerinin toplumun geneli tarafından anlaşılmadığı eleştirilerine cevap veren Demirkubuz şöyle konuştu: 'Halk anlayacak' diye, toplumun düzeyi bu diye bir tür kendini inkar olan bir tutum geliştirip de kendimi bir kenara koyup benim kim olduğumu değil de, benden ne beklendiği üzerine film inşa edilmesini utanç verici buluyorum. Bu zaten Türkiye'de ve dünyada entellektüellerin önünde duran en büyük mesele. Ve bu dünyanın her yerinde de aynıdır.'
DHA
İki cinsiyet için de bunu normalleştirelim zaten elimizde bir aile kaldı onun da hmk sonra 21. yy ın özgür ve çağdaş bireyi diye varoluş sancısı içinde ölelim, ohh
burdaki kalabalıkta anlayamıyo o ayrı ama; bi kaç şey var Türkiye'de yaşamayı olumlayan, başkalarının(yabancıların) anlayamadığı, anlamlandıramadığı, çözmediği bize özel. Zeki Demirkubuz onlardan biri.