Zehirli İş Yerlerinde Hayatta Kalma Rehberi

Pek çoğumuz çalışma hayatımızda zehirli yöneticilere, patronlara ya da iş arkadaşlarına maruz kalıyoruz.

Bu toksik insanlar bize zaman zaman baskı kuruyor ya da aşağılıyor, zaman zaman da takdir edeceği yerde her adımımıza köstek oluyor ve hakkımızı yiyorlar.

Ve bu tür insanlarla çalışmak, iş hayatımızı kabusa çevirebiliyor. 

Bu arada araştırmalar, zehirli ortamların sadece iş tatminini azaltmadığını, aynı zamanda sağlık sorunlarına da yol açabildiğini, kalp krizi ve depresyona girme riskini arttırdığını ortaya koyuyor.

Peki bu gibi ortamlarda ne yapmamız lazım? 

Stanford profesörü olan Bon Sutton, “The Asshole Survival Guide” kitabında bu konuyla ilgili harika önerilerde bulunuyor. 

Bugün o önerileri paylaşmak istiyorum sizinle:

1. Kurşunlardan Kaç!

Zehirli insanlarla savaşmak, geri cevap vermek veya intikam almaya çalışmak çoğu zaman bizim aleyhimize sonuçlanacaktır. 

Sutton bunun nedenini, Zombi benzetmesiyle gayet açık bir şekilde ifade etmiş. Zombiler, ısırdığı kişilere zehirlerini bulaştırır. Yani onları alt etmeyi düşünürken onlardan bir tanesi haline dönüşebiliriz. 

2016'da Housman'ın yaptığı bir araştırma ise şöyle ilginç bir gerçeği ortaya koymuş:

Bir iş yerinde zehirli bir çalışanın 6-7 metre etrafında çalışan insanların zehirli birer çalışana dönüşme ihtimali %112,5 artıyor. 

O yüzden ilk yapmamız gereken şey, zehirli insanlardan uzak durmak, gerekmedikçe onlarla temasa geçmemek olmalı. 

Sutton, eğer bu mümkün değilse, yanımıza yandaşlar bulmamızı öneriyor. 

Yani aynı kişinin zehirli davranışlarından etkilenen insanlarla kendimize bir ekip kurabiliriz. Bu yöneticimiz de olabilir, iş arkadaşlarımız da. Böylece o kişiye ya da ortama karşı dayanıklılığımız da biraz daha artacaktır.

Eğer ortalıkta dolaşıp hayatı çekilmez hale getiren bir patronumuz varsa, patronun asistanıyla aramızı iyi tutmak da öneriler arasında.

Patronun eşref saatini çıtlatacak bizi anlayan bir arkadaşımızın olması fena fikir değil, di mi? Biliyorum evet diyorsunuz. Toksik yöneticilerden uzak durmak için işleri asistanları aracılığıyla halletmeye çalışan milyonlarca kişi var!

2. Olayları Yeniden Çerçevelemek

Durumları değiştiremeyebiliriz, ancak onları nasıl algıladığımızı değiştirebiliriz.

Sosyal psikologlar ve araştırmacılar, rahatsız edici gerçekleri veya üzücü deneyimleri daha olumlu bir yeniden çerçevelemenin (yeniden değerlendirmenin) rahatlama sağlayabileceğini söylüyor. 

Hayatı bize karartan zehirli bir patronumuz varsa, bunu bir felaket olarak görmek yerine, en azından zor insanlarla başa çıkmayı öğrendiğinizi hatırlatın kendinize. Bu yaşamın bütünü için önemli bir yetkinliktir.

Veya çok haksız, negatif bir geri bildirim aldığımızda bunu bir hakaret gibi algılamak yerine “stresli durumlarla başa çıkma kasımızı” güçlendirmeye odaklanabiliriz. Ne de olsa hayattaki tüm ilişkilerde eleştiri ve haksızlıklar var. 

Bize saldıran kişinin kötü bir ruh halinde veya sorunları olabileceğini de kendimize hatırlatmak iyi gelebiliyor. (Ben bazen içimden “yazık ya, hiç sevgi görmemiş herhalde” diyorum. Cidden iyi geliyor)

Bunu uygulamak, olayları dert olarak görmekten vazgeçip bir öğrenme, bir kişisel gelişim, hatta bazı durumlarda bir eğlenme fırsatı olarak görmemizi sağlayacak. 

Eğer tüm bunlara rağmen karşı taraf üzerimize gelmeye devam ediyorsa, ilk adımda yapmamız gereken şey sakin kalmak ve nefes almak. 

Bob Sutton, bu yöntemi bankalarda gecikmiş kredileri tahsil eden insanlardan esinlenmiş.

Tahsilatçılar, gecikmiş bir krediyi tahsil ederken ortamdaki büyük bir stresi yavaş, sakin ve uzun aralıklarla konuşarak çözmeye odaklanırlar.. 

Anlayacağınız, ya zihni yapımızı değiştireceğiz, ya durumun kişisel olmadığını kabul edeceğiz ya da sakinliğimizi koruyacağız.

3. Savaşmayı Gerektiren Durumlarda Savaşmak

Bob Sutton'un ilk önerisi elbette ''savaşmayın'' oluyor. 

Çünkü savaşmak pek işe yarayan bir yöntem değil.  

Hatta iş yerinde çalışanlar, yöneticileriyle olan savaşlarında %68 oranında kaybediyorlar. 

Üzerimizde sert bir yönetici varsa, onlarla savaşmaya kalktığımızda muhtemelen kaybedeceğiz. Savaşmak bizi daha da yorup olumsuz etkileyebilir.

Bob, ''Eğer böyle bir yöneticiniz varsa onla savaşmak yerine alternatifler bulmakta fayda var'' diyor. Bu yeni bir iş bulmak, başka bir role geçmek ya da o insanla olan iletişimi azaltmak olabilir. 

Ama biz insanlar duygusal varlıklarız insanız ve bazen kendi yolumuzu çizmek yerine, gerçekten savaşmak istiyoruz.

Bu durumlarda ise göz önünde bulundurmamız gereken şeyler şu:

1. Ne Kadar Güçlüyüz?

Önce gücümüzü tartmalıyız. Eğer karşımızdaki bir CEO ise savaşa girmek pek akıllıca olmayacaktır, çünkü kaybetme ihtimalimiz çok yüksek. Ya da yenilme ihtimalini göze almak gerekecek. Eğer karşımızda bizimle benzer pozisyonda biri varsa onu ikna edebilmek daha kolay olacaktır. 

2. Belgeleme 

Karşı tarafın bizi yıprattığı ya da mobbing yaptığı davranışların belgelerine ihtiyacımız olacak. 

Bu e postalardaki toksik ifadeler de olabilir, ses kayıtları da olabilir, size tanık olacak arkadaşlar toparlamak da olabilir. 

Bunları gerçek kanıt olarak toparlamak lazım, çünkü hakkımızı ararken elimizde ne gerçek kanıtlar varsa, o kadar güçleniriz.

3. Dayanışma 

Bir araştırma sonucuna göre, eğer kötü bir yöneticiye karşı takım arkadaşlarımızla birlikte iş birliği içinde mücadele edersek, bu kişinin cezalandırılma ihtimali %58'e çıkıyor. Ama bunu tek başımıza yaparsak ihtimal %20'lere kadar iniyor. 

Bu yüzden tek başımıza savaşmak anlamlı değil. 

***

Evet, Bob Sutton'ın önerileri bu şekilde. 

Bu önerilerin sadece iş dünyasında değil, özel hayatta da oldukça etkili olacağını düşünüyorum.  Ne dersiniz, denemeye değmez mi? 

Linkedln

Twitter

Instagram

Popüler İçerikler

TikTok Fenomenleri Çağla ve Cansu Arasında ‘Erkek’ Kavgası Çıktı: Cansu, Çağla’yı Silahla Vurdu
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi