Durumları değiştiremeyebiliriz, ancak onları nasıl algıladığımızı değiştirebiliriz.
Sosyal psikologlar ve araştırmacılar, rahatsız edici gerçekleri veya üzücü deneyimleri daha olumlu bir yeniden çerçevelemenin (yeniden değerlendirmenin) rahatlama sağlayabileceğini söylüyor.
Hayatı bize karartan zehirli bir patronumuz varsa, bunu bir felaket olarak görmek yerine, en azından zor insanlarla başa çıkmayı öğrendiğinizi hatırlatın kendinize. Bu yaşamın bütünü için önemli bir yetkinliktir.
Veya çok haksız, negatif bir geri bildirim aldığımızda bunu bir hakaret gibi algılamak yerine “stresli durumlarla başa çıkma kasımızı” güçlendirmeye odaklanabiliriz. Ne de olsa hayattaki tüm ilişkilerde eleştiri ve haksızlıklar var.
Bize saldıran kişinin kötü bir ruh halinde veya sorunları olabileceğini de kendimize hatırlatmak iyi gelebiliyor. (Ben bazen içimden “yazık ya, hiç sevgi görmemiş herhalde” diyorum. Cidden iyi geliyor)
Bunu uygulamak, olayları dert olarak görmekten vazgeçip bir öğrenme, bir kişisel gelişim, hatta bazı durumlarda bir eğlenme fırsatı olarak görmemizi sağlayacak.
Eğer tüm bunlara rağmen karşı taraf üzerimize gelmeye devam ediyorsa, ilk adımda yapmamız gereken şey sakin kalmak ve nefes almak.
Bob Sutton, bu yöntemi bankalarda gecikmiş kredileri tahsil eden insanlardan esinlenmiş.
Tahsilatçılar, gecikmiş bir krediyi tahsil ederken ortamdaki büyük bir stresi yavaş, sakin ve uzun aralıklarla konuşarak çözmeye odaklanırlar..
Anlayacağınız, ya zihni yapımızı değiştireceğiz, ya durumun kişisel olmadığını kabul edeceğiz ya da sakinliğimizi koruyacağız.