St. Patrick’s’ten iki gol yemek, Beşiktaş’ın en zayıf halkasının defans, özellikle de stoper bölgesi olduğunu bir kez daha kanıtladı. Transfer tartışmalarında oklar genellikle Svensson’a çevrildi; oysa esas sorun stoperlerde. Geçen sezondan bu yana bu bölge yüzünden sayısız gol yedik. Bu mevki güçlendirilmeden ligde başarı hayal olur.
Stoper eksikliğinin yanı sıra hâlâ kanat oyuncusu açığımız var. Mustafa’nın oyuna girer girmez sakatlanması ise Abraham’a mutlaka bir yedek gerektiğini ortaya koydu. Bu kadar eksik varken Solskjaer’i topun ağzına koymak adil değil.
Futbol kulüplerinde yönetimler genelde kötü sonuçların faturasını teknik direktöre keser. Takıma gerekli takviyeler yapılmaz, ilk 6-7 haftada olumsuz sonuçlar gelirse yönetim ilk fırsatta teknik ekibin görevine son verir. Bu da bir sezonun daha boşa gitmesi demektir. Ben şahsen bu sezona da heyecan duymadan giriyorum. Allah sonumuzu hayır etsin.
Tribünler Neden Boştu?
Maçı televizyondan izledim. Tribünlerin büyük ölçüde boş olduğunu görünce önce “Taraftar nasıl olsa turu geçtik, gelmemiştir” diye düşündüm. Sonra bilet fiyatlarını görünce gerçek sebebi anladım.
Bu fiyat politikası bana göre yanlış. Yüksek fiyatla az seyirci yerine, düşük fiyatla dolu tribünlerden aynı geliri elde etmek mümkün. Üstelik dolu tribün, sahadaki takıma gerçek anlamda destek olur. Mevcut fiyat politikası, tribünlerde “taraftar” yerine “müşteri” görmemize yol açar ki bu, Beşiktaş’ın ruhunu zedeler.
Kim bilir… Belki de istenen tam olarak budur!