Öncelikle, Japon estetiğinin ana prensipleriyle başlayalım.
Wabi-sabi: Japon tasarım prensiplerinin en meşhur olanıdır. Amacı mükemmellikten uzak, tamamlanmamış cisimlerdeki sempatiyi yakalamak. Bunun bir örneği yüzyıllara dayanan Kintsugi sanatı. Zarar görmüş çömleklerin altın, gümüş ve platin gibi toz metallerle restore edilmesiyle gerçekleşiyor. Oransızlıkları saklamak yerine, onları kucaklıyor Kintsugi.
Miyabi: Miyabi'yi zarafet veya nezaket olarak çevirebiliriz. Wabi-sabi kadar popüler olmasa da, Japon estetiğinin geleneksel prensiplerinden birisi.
Shibui: Basit, ince ve göze çarpmayan güzellikten bahsediyorsanız bunun adı shibui.
Iki: Diğer tasarım prensipleri gibi iki de sofistikasyon ve kısıtlama üzerine. İnce eleyip sık dokumadan, karmaşadan kaçınarak doğanın eserlerini takdir ediyor ancak doğadaki maddeleri ifade etmiyor.
Yūgen: Yūgen'i açıklaması biraz zor. Evrenin kelimelere dökülemeyecek kadar güçlü bir farkındalığı anlamına geliyor. Japon senarist Zeami Motoyiko bunu en güzel şöyle açıklamış: 'Çiçeklerle örtülü bir tepeden gün batımını izlemek. Geri dönme düşüncesine kapılmadan kocaman bir ormanı keşfetmek. Bir kıyıda bekleyip adaların arasından silinen bir tekneyi izlemek. Yaban kazlarının bulutların içinde kaybolarak uçmasını dikkatle seyretmek...'
oha güzel özellikle yüzük
Geleceği yaşıyorlar be
Japonları kendimi bildim bileli çok sevmişimdir