Zamanında Alay Edilen Aslında Zamanlarının Çok Ötesinde Olan 9 Bilim Adamı

Tüm bilimsel keşifler topluma duyuruldukları anda hemen kabul görmez. Buluşlarıyla çığır açan bilim insanları, kıskanç meslektaşlardan tutun da yeni fikirlere açık olmayan kurumlara kadar, farklı sorunlarla baş etmek zorunda.

1. Ignaz Semmelweis ve El Yıkama

Dr. Ignaz Semmelweis 1847 yılında şaşırtıcı bir sonuca ulaştı: Viyana’da çalıştığı hastanede görev yapan doktorlar, inceledikleri kadavralardan, doğum yapan annelere hastalık bulaştırıyorlardı. Semmelweis doğuma girmeden önce doktorların ellerini yıkamalarını şart koştuğunda, ölüm oranı %90 oranında azaldı. Ancak sadece bir problem vardı. O zamanlarda henüz bakteri teorisi keşfedilmemişti. Bu yüzden Semmelweis el yıkamanın neden işe yaradığını açıklayamadı. Doktorlar, birer beyefendi olarak elleri temiz değil olarak nitelendirildikleri için hakarete uğradıklarını düşündüler. Bu yüzden Semmelweis o hastaneden ayrılmaya zorlandı ve Viyana’daki tüm sağlık kuruluşlarından uzaklaştırıldı. Semmelweis kendini, daha sonra 1865 yılında gardiyanları tarafından dövülerek öldürüldüğü, akıl hastanesine adadı.

2. Subrahmanyan Chandrasekhar ve Karadelikler

Astrofizikçi Subrahmanyan Chandrasekhar 1931 yılında kararlı bir Beyaz Cücenin maksimum kütleye ulaştığını tespit etti. Bu teoriye göre, Güneş'ten daha büyük bir kütleye sahip olan Beyaz Cüce ya yıkılarak nötron yıldızına ya da bir karadeliğe dönüşür. O zamanlarda, Chandrasekhar’ın beyaz cüce limiti teorisi, karadeliklerin var olmasının imkansız olduğu düşünüldüğü için, kabul görmedi. Hatta Chandrasekhar’ın eski bir meslektaşı olan Arthur Eddington onun bu düşüncesiyle dalga geçmiştir. En sonunda karadeliklerin varlığı kabul edildiğinde, Chandrasekhar Nobel Ödülü’nü kazanmıştır ve beyaz cüce limiti artık Chandrasekhar limiti olarak bilinmektedir.

3. Robert Goddard ve Füze/Roket Bilimi

Robert Goddard bütün kariyeri boyunca roket bilimi hakkında çalıştı. 1926 yılında, ilk sıvı yakıtlı füzenin inşasını ve ateşlemesini o yaptı. Goddard günümüzde, dünyayı uzay çağına çıkaran insan olarak kabul ediliyor. Ancak o zamanlarda basın tarafından dalga geçilmiş ve Birleşik Devletler askeri uzmanları tarafından görmezden gelinmişti. Goddard 1919 yılında Ay’a roket göndermenin mümkün olduğu hipotezini ortaya attı fakat gazete yazarları bununla açık bir şekilde dalga geçtiler. New York Times bir makalesinde “Tabi ki Goddard sadece, liselerde her gün kepçeyle dağıtılan bilginin eksikliğini yaşıyor gibi görünüyor.” demiştir.Goddard, Birleşik Devletler’de önemsenmemesine rağmen, Alman bilim adamları onun keşiflerine yakın bir ilgi gösteriyorlardı ve onun, daha sonra 2. Dünya Savaşı’nda kullanılmış olan, V-2 füzesini yapmasına yanlışlıkla yardım etmiş oldular.

4. Alfred Wegener ve Kıtaların Ayrılması

1912 yılında meteorolog Alfred Wegener devrim yaratacak bir iddia ortaya attı: Dünya’da var olan 7 kıta aslında tek büyük bir kıtaydı ve milyonlarca yılda parçalara ayrılıp birbirinden uzaklaşarak şimdiki yerlerine sürüklendiler. Kıtaların ayrılması, Wegener tarafından bulunmuş bir terim ve çok gecikmeden bilim adamları tarafından, biraz da Wegener kıtaların neden hareket ettiğini açıklayamadığı için, reddedilmiş bir teoridir. 1950li yılların sonlarına doğru bilim adamları bunun sebebinin tabaka tektoniği olduğunu buldu ve Wegener haklı çıktı.

5. Galileo ve Güneş Merkezli Evren

Nicolaus Copernicus(Kopernik) 1543’te, Güneş’in Dünya etrafında değil de aslında tam tersi şekilde Dünya’nın Güneş etrafında döndüğü fikrini ortaya atan ilk insan. Çalışmaları 60 yıl boyunca, Galileo teleskobuyla yaptığı gözlemlerle bu teoriyi savunana kadar, inanışa ters olarak düşünülmedi. Galileo 1610 yılında Dünya dışında, yörüngesinde dönen gök cisimleri olan ve Copernicus’un teorisini destekleyen Jüpiter’in uydularını gözlemledi. 6 yıl sonra, Katolik Engizisyonu Güneş merkezli evren teorisini kafirlik olarak nitelendirdi ve Galileo’nun bu fikirleri öğretmesini yasakladı. 1633’te teorisini savunan popüler bir kitap yayımladıktan sonra Galileo duruşmaya çıkarıldı, kafir olarak nitelendirildi ve 9 yıl sonra gerçekleşen ölümüne kadar ev hapsinde kalmak zorunda bırakıldı. Doğal olarak Galileo’nun haklılığı daha sonra ortaya çıktı.

6. Stanley Prusiner ve Prionlar

Bilim adamları, nörolojist Stanley Prusiner enfekte edici/bulaşıcı bir protein olan prionların keşfini yapmadan önce, sadece bakteri, virüs, mantar ve parazitlerin hastalık bulaştırabileceğini düşünüyordu. Prusiner’ın keşfinden sonra bile, diğerleri ona inanmadılar. Genetik materyalleri bile olmayan proteinlerin hastalık

yayabileceğini düşünmüyorlardı. Fakat günümüzde deli dana ve Creutzfeldt Jakob hastalıklarının prionlardan kaynaklandığını biliyoruz. Prusiner bu keşfi

sayesinde 1997 yılında tıp alanında Nobel Ödülü kazandı.

7. Bennet Omalu ve CTE

2002 yılında Dr. Bennet Omalu, ünlü futbol oyuncusu Mike Webster’ın (üstteki fotoğraf) otopsisini gerçekleştirdi. Omalu 50 yaşında vefat etmiş olan Webster’ın beyninde, çok daha yaşlı bir beyine aitmiş gibi gözüken bir doku buldu. Omalu hafıza kaybı, sinir, kafa karışıklığı, depresyon gibi belirtileri olan bu hastalığa kronik travmatik ensefalopati kısaca CTE (bir çeşit beyin hastalığı) adını verdi. Omalu daha önce ölmüş olan diğer futbol oyuncularının beyinlerini de inceledi ve hepsinde CTE olduğunu keşfetti. Omalu sonuçlarını yayımladığında NFL(National Football League), CTE’nin varlığını reddederek ona karşı çıktı. NFL kadrosunda bulunan doktorlar, Omalu’nun araştırma sonuçlarını halka duyurulmasıyla, annelerin futbolun tehlikeli olduğuna ikna olacağı ve bunun bu sporu mahvedeceği konusunda Omalu’yu uyardılar. Günümüzde CTE düzinelerce emekli NFL futbolcu oyuncusunun beyninde bulunmuştur.

8. Robin Warren - Barry Marshall ve Mide Ülseri

Yüzyıllar boyunca herkes, mide ülserinin stres ve kötü yeme alışkanlıklarından kaynaklandığını düşündü. Avustralyalı doktorlar Robin Warren ve Barry Marshall, çoğu ülser örneğinde sebebin bir çeşit bakteri olduğunu keşfetti. İlk başta, herkes bakterilerin midedeki güçlü asidin içinde yaşayamayacağını düşündüğü için önemsenmediler. O yıllarda Barry Marshall, kendini mide ülseri yapıp yapamayacağını denemek için midesine bu bakteriden almıştır. Daha sonra da kendisini tedavi edecek olan antibiyotikleri elbette. Bilim dünyasının kenar köşelerinde on yıldan fazla bir süre çalıştıktan sonra Warren ve Marshall, National Institude of Health’in bakterinin ülsere yol açtığını kabul etmesinin ardından bilim dünyasında kabul gördüler. İki doktor 2005 yılında çalışmaları sayesinde Nobel Ödülü’nü kazandılar.

9. Ludwig Boltzmann ve Atomların Varlığı

Ludwig Boltzmann tüm dünyayı atomların ve moleküllerin var olduğuna ikna etmeye çalıştı ama başaramadı. Avusturyalı fizikçinin teorisi, atomların varlığından dolayı gazların nasıl davranabileceğine dayanıyordu ancak 1880 ve 1990larda, bilim dünyası ikiye bölünmüştü. Boltzmann’ın bipolar (manik-depresif) bozukluğu vardı ve tam da Jean Baptiste Perrin maddenin atomik doğasını kabul etmeden iki yıl önce, 1906 yılında intihar etti.

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!