Çok bariz bir şekilde pazartesi diğer günlerden daha uzun süreli bir
gündür. Sanki 24 değil de 45, ne bileyim 50 saatmiş gibidir.
Standart bir çarşambanın iki katıdır, geçmek bilmez.
Takımınız öndedir, atak üstüne atak yiyorsunuzdur. 90 dakika bitmiş, uzatma dakikası 1 dakika olsa bile o 1 dakika geçmez. Yan hakem 800 dakikalık uzatma gösterdi!
Ağzınızı ayırmış aval aval bekliyorsunuzdur. Gözünüze vuran bi spot ışık. Bir metal girip bir metal çıkarken aklınızın tabanından 'zannedersem hayatımın geri kalanını burada geçireceğim' yazısı geçer. Halbuki daha oturalı 2 dakika bile olmamıştır, gösteri yeni başlıyodur.
Eee daha daha nasılsınız? Siz de iyisiniz inşallah... Sizler de iyisiniz? Arkada biri kafasını uzatıp çıkarıyo o da iyidir umarım? İyi mi o? Değişik biriymiş... Geçmek bilmez, derin sessizlik anları olur. Halı desenleri incelenir, ayaklara bakılır. Beni alın burdan!
Adamlar düşünmüş ve 'yazık bunlara o kadar merdiven çıkmasınlar, biz asansör yapalım' demişler. Süper fikir! Ama basıyosun düğmeye gelmiyo? Bekle bekle bekle 3...2...1...0 Aha geldi, Aaa gidiyo, eksiye gidiyo. Gelmez, gelse de durmaz.
Çok saçma ama öyle. Çift şeritli bir yol, siz sol şeritten giderken birden önünüze bir tır girip diğer tırı sollamaya başlıyor. Git, git, git bitmiyor. Tır, tırı bi türlü geçemiyor. Etrafa bakıyorsunuz, gelecek planları kuruyorsunuz... Tır hala diğer tırı solluyor.
Zaten saçma sapan bir gün geçmiş, şu gün bi bitse de kurtulsam diyorsunuz. Yarım saat kalmış. Peki o yarım saat, yarım saatte geçer mi? Geçmez. O yarım saat aslında 4 saattir, 10 saattir.
-Aaa naber?
-İyi sen?
-İyidir ya, nereye gidiyosun böyle?
-Markete gidiyodum.
-Ben de o tarafa gidiyorum, beraber gidelim.
-Ben aslında o markete değil, tam ters istikamette bi markete gidiyodum. Tahıl ambarı falan da olur, illa market olcak diye bi kaide yok sonuçta. Hadi eyv..
Askerlik kesin ve kesinlikle zaman kavramının olmadığı bir mekan. Bir gün 365 gün iken, 2 gün 1978 gündür. Orantısı bile orantısızdır. Zaman geçmek bilmez, bitmez. 'senin askerlik bitmez torun'
Kaç kişi var sırada diye sorarsınız. '3' denir. Tamam diyip 3 kişilik bir bekleme süresi kafanızda oluşturup beklemeye koyulursunuz. Ama sanki o an 3 kişi değil de koca bir stadyum tıraş olacaktır, koca bir il sıraya girmiş gibidir. Bitmek bilmez.
Cuma günü, son ders, hava hafifi kapalı, florasanlar yanıyo, garip bi kasvet kaplamış sınıfı. Hoca orda mıy mıy kendi kendine bir şeyler anlatıyo. Maksimum 50 dakika sürecek ders nedense bitmek bilmiyo. 50 dakikalık ders oluyo 50 saatlik, geçmek bilmiyo. Hoca beni değiştir, hoca.
Alt tarafı düşen kedi, gülen bebek videosu izlemek istiyorum. Neyini dolduruyosun bu kadar, Kaç kilobayt ulan bir kedi! Döner, döner, döner ha doldu dolacak derken geçen zaman ömrünüzden geçer.