Ben: Daha önce eşinizle aranızda şiddetle ilgili bir deneyimizin oldu mu?
Danışanım: ‘Evet Mert bey. Sık sık şiddet görüyorum sürekli şiddete maruz kalıyorum ama zamanla düzelir inşallah.’
Ben: Bu durum kaç yıldır devam ediyor?
Danışanım: Hocam kısacası ben evlendiğim ilk zamanlardan beri şiddet görüyorum yaklaşık 14-15 sene olmuştur.
Ben: Peki 14-15 senelik var olan bu durumu çözmek için bir şeyler düşündünüz ya da yaptınız mı?
Danışanım: Sabrediyorum hocam, Allah büyüktür, zamanla o da düzelir elbet.
Ben: 14-15 senedir sabrettiğiniz ve zaman bıraktığınız bu durumun çözüldüğünü ya da iyileştiğini hissediyor musunuz ya da iyiye gittiğini?
Danışanım: Yok hocam sorunlarda artış var ama azalma yok. Biraz da çocuklarım için sabrediyorum.
Ben: Peki bu sabretme size nasıl hissettiriyor?
Danışanım: Valla Mert hocam size bir şey diyim mi tükendim artık, kolumu kaldıracak halim kalmadı, hayat sevincim kalmadı ama sabretmeye çalışıyorum.
Şimdi bu diyaloğu okudunuz ve soruyorum size, 14-15 yıldır var olan bir problemi zamana bıraksanız düzelir mi? Zamana mı bırakmak gerekir yoksa çözüm mü aramak gerekiyor? Bu soruların cevabını zaten bildiğinizi düşünüyorum. Bu tür problemler armut değil ki zamana bırakalım da olgunlaşsın daha tatlı daha sağlıklı olsun… Bu nedenle bazı problemleri zamana bırakmamalıyız her zaman bir çözüm aramalıyız, çözüm üretme çabası içinde olmalıyız ve problemleri zamana bırakıp çözülecek diye düşünerek kendimizi yanıltmamalıyız.
Şunu unutmayın güzel insanlar ‘Zaman, bir gülün açıp güzel kokmasını da sağlar o gülün solmasını da. Zaman, kimi zaman ilaç görevi görürken kimi zaman da insanı öldüren, hayatı tüketen bir zehir görevi görür. Zamanı nerede kullandığınıza dikkat etmezseniz var olan zamanın oyuncağı haline gelirsiniz ve sonunda hayatınızın bitme noktasına yaklaştığınızda koskoca bir ‘keşke’ kelimesini kullanırsınız.
Sevgiler…
Instagram
Twitter
Zamana bıraktıklarımıza bakacak olursak 20 yılda elimize verdiler geleceğimizi.