Z Kuşağının Ruh Sağlığını Sosyal Medyanın Nasıl Olumsuz Etkilediğini Gösteren Bilimsel Çalışmalar Yayınlandı

Yeni bir araştırma, sosyal medya platformlarında kendilerini daha özgün olarak algılayan üniversite öğrencilerinin daha iyi ruh sağlığı sonuçları elde etme eğiliminde olduğunu ortaya koydu. Computers in Human Behavior dergisinde yayınlanan araştırma, dijital çağda ruhsal esenliğin önemli bir belirleyicisi olan kişinin çevrimiçi özgünlük duygusuna dikkat çekiyor.

Instagram, Twitter ve Facebook çağında, sosyal medyanın ruh sağlığı üzerindeki etkisi, özellikle genç yetişkinler arasında giderek artan bir endişe konusu haline gelmiştir.

Önceki araştırmalar; özgünlük, kişinin kendini ne derece doğru hissettiğiyle genel refah arasında bir bağlantı kurmuştur. Ancak, sosyal medyanın bu özgünlük duygusunu şekillendirmedeki benzersiz rolü şimdiye kadar kapsamlı bir şekilde araştırılmamıştı.

Araştırmalardaki bu boşluk, genç yetişkinlerin, özellikle de üniversite öğrencilerinin en aktif sosyal medya kullanıcıları arasında olduğu düşünüldüğünde özellikle önemli.

Çevrimiçi benlik algılarının ruh sağlıklarını nasıl etkilediğini anlamak, dijital etkileşimin her yerde olduğu bir dünyada daha etkili ruh sağlığı stratejileri ve müdahaleleri geliştirmek için çok önemlidir.

Emerson College'da yardımcı doçent olan çalışmanın yazarı Cameron J. Bunker diyor ki:

'Araştırma ilgi alanlarım sosyal medya kullanımı ile insanların kendilerini nasıl algıladıkları arasındaki ilişkiye odaklanıyor. İnsanlar sürekli olarak çevrimdışı ve sosyal medya bağlamları arasında geçiş yaptıklarından, bu alanlar arasında değişen normlar, değerler ve topluluklar temelinde farklı düşünebilir, hissedebilir ve davranabilirler'.

"Önemli bir soru, insanların çevrimiçi ortamda ifade ettikleri benliklerinin (ki bu benlikler çevrimdışı ortamda ifade edilenlerden oldukça farklı olabilir) kendileri için faydalı olup olmadığıdır. Bu soru benim için teorik olarak ilginç. Ayrıca, giderek dijitalleşen dünyanın sosyal ve psikolojik refahı açısından da pratik sonuçları var."

Çalışmaya Amerika Birleşik Devletleri'nin güneybatısındaki büyük bir üniversiteden 197 üniversite öğrencisi katılmıştır. Tüm katılımcılar sosyal medyanın aktif kullanıcılarıydı ve 18 yaşın üzerindeydiler. Bu demografik grup, sosyal medyayla olan yüksek etkileşimleri nedeniyle seçilmiştir ve bu da onları çevrimiçi etkileşimlerin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini anlamak için ideal denekler haline getirmektedir.

Çalışma iki ay boyunca, boylamsal anketler kullanılarak iki aşamada yürütülmüştür. Bu anketler iki temel alanı ölçmüştür: Algılanan özgünlük ve ruh sağlığı.

Algılanan özgünlük, özgün yaşam, dış etkilere duyarlılık ve kendine yabancılaşma duyguları gibi unsurları içeren Özgünlük Ölçeği'nin uyarlanmış bir versiyonu kullanılarak değerlendirilmiştir. Öğrencilerin ruh sağlığı Depresyon Anksiyete ve Stres Ölçeği ve Pozitif Ruh Sağlığı Ölçeği kullanılarak değerlendirilmiştir. Bu ölçekler stres, kaygı, depresyon ve genel olarak olumlu ruh sağlığı düzeylerinin ölçülmesine yardımcı olmuştur.

Araştırmacılar, öğrencilerin sosyal medyada kendilerini ne kadar özgün hissettikleri ile ruh sağlıkları arasında anlamlı bir ilişki buldu. Özellikle, çalışmanın başında kendilerini bu platformlarda daha özgün olarak algılayan öğrenciler, iki ay sonra daha düşük stres seviyeleri ve daha iyi genel ruh sağlığı bildirmişlerdir.

Bulguların özellikle ilgi çekici bir yönü de sosyal medyanın benzersiz rolüdür. Algılanan özgünlüğün hem çevrimiçi hem de çevrimdışı bağlamlardaki etkisi karşılaştırıldığında, yalnızca sosyal medyadaki özgünlük ruh sağlığı sonuçlarının önemli bir belirleyicisi olarak öne çıkmıştır. Bu durum, sosyal medyanın genç yetişkinlerin ruh sağlığı üzerindeki ayırt edici ve güçlü etkisinin altını çizmektedir.

PsyPost'a konuşan Bunker, "Kendilerini otantik olarak algılayan insanların ruh sağlığı daha iyi oluyor" dedi.

'Ancak, insanların kendilerini nasıl algıladıkları sosyal bağlamlara göre değişir. Gençlerin (çoğunlukla Z kuşağı üniversite öğrencileri) kendilerini sosyal medyada ne kadar otantik algıladıklarının, ruh sağlıkları açısından kendilerini çevrimdışı ortamda ne kadar otantik algıladıklarından daha önemli olabileceğini bulduk.'

Computers in Human Behavior'da yayınlanan ve 1.741 kişinin kesitsel analizlerini içeren bir başka çalışmada Bunker ve meslektaşları, Baby Boomers ve Z Kuşağının kendilerini sosyal medyada ve çevrimdışı ortamda nasıl algılama eğiliminde olduklarına dair farklılıkları ortaya çıkardı.

Her iki kuşak da kişiliklerini çevrimdışı ve sosyal medya bağlamlarında benzer ancak aynı değil olarak algılarken, Baby Boomers kuşağı kendilerini bu bağlamlar arasında Z kuşağına kıyasla daha benzer olarak görmüştür.

Özellikle, Z Kuşağı katılımcılarının çevrimiçi kişiliklerini çevrimdışı benliklerine kıyasla daha açık, vicdanlı, dışa dönük ve duygusal olarak istikrarlı olarak algılama olasılıkları Baby Boomers'a göre daha yüksektir.

Ayrıca, Z Kuşağı için, kendilerini sosyal medya ve çevrimdışı bağlamlarda benzer olarak algılamak psikolojik iyi oluş ile olumsuz yönde ilişkiliydi. Bu durum, çevrimiçi ve çevrimdışı benlikleri arasında ayrım yapan genç yetişkinlerin daha az depresyon ve daha yüksek yaşam memnuniyeti yaşayabileceğini göstermektedir.

"Parçalara birlikte baktığınızda ilginç bir şey var: Sosyal medyada algılanan özgünlük, ancak çevrimdışı ve sosyal medya bağlamları arasında algılanan benzerlik, Z kuşağında daha iyi ruh sağlığını öngörüyor."

'Gençlerin sosyal medyada algıladıkları benliğin, otantik olarak algılanması veya olumlu ruh sağlığının göstergesi olması için çevrimdışı oldukları benlikle benzer olması gerekmiyor olabilir. Bu fikir, sosyal medyanın gençlerin çevrimdışı olarak ifade edemedikleri benliklerini ifade edebilecekleri bir alan olabileceğine dair bazı ilginç olasılıklar ortaya koyuyor.'

Ancak tüm araştırmalar gibi bu çalışmalar da bazı sınırlamalar içermektedir.

Bunker, örneklerin 'bağlamlar arasında tutarlı olan bireyci bir benlik anlayışına değer veren bir kültüre sahip olan' Amerika Birleşik Devletleri'nde toplandığını belirtti. 'Benliğin bağlama göre şekillenmesinin beklendiği diğer kültürlerde, sosyal medyadaki özgünlük ile ruh sağlığı arasındaki resim daha karmaşık olabilir.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.👇

Z Kuşağı Türkiye’de Nasıl İlerler?
Hakan Ural'ın Ülkenin Geçmişini Bilmediğini İddia Ettiği Z Kuşağı Aslında Neden Mutlaka Oy Kullanmalı?
Ne Kadar Bağımlıyız? Türkiye, Aylık Sosyal Medya Kullanımında Dünyada İlk Sıralarda Yer Alıyor!

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt