Araştırmada gençlerin yalnızca akranlarıyla değil, kendilerinden yaşça büyük çalışma arkadaşlarıyla iletişim kurarken de sıkıntı yaşadığı görülüyor. Katılımcıların yaklaşık yüzde 60’ı, farklı kuşaklarla uyum sağlamanın kolay olmayacağını düşünüyor. Yine her iki gençten biri geleneksel ofis şakalarını rahatsız edici buluyor. Ayrıca yüzde 42’si daha önce bir yönetici veya meslektaşıyla olumsuz bir deneyim yaşadığını aktarıyor.
Bunlara ek olarak, sabah erken kalkmak, zamanında ofise yetişmek, kalabalık ortamlarda söz almak, eleştiriyle başa çıkmak gibi temel iş hayatı pratikleri de birçok Z kuşağı çalışan için ciddi bir baskı unsuru. Gençlerin yüzde 38’i kısa sohbetlerden, yüzde 30’u ise telefonla konuşmaktan kaçınıp yazılı iletişimi tercih ediyor.
Gençler iş dünyasından ne bekliyor?
Araştırma, işe yeni başlayan her üç gençten birinin iş yaşamını beklediğinden daha yorucu bulduğunu ortaya çıkarıyor. Z kuşağı çalışanlar daha esnek ve insani koşullar talep ediyor: ruh sağlığı izinlerinin standartlaşması, esnek mesai saatleri, şeffaf ücret politikaları, mesai sonrası e-posta trafiğinin azaltılması, daha az toplantı ve evcil hayvan dostu ofisler en çok öne çıkan beklentiler arasında.
Okullar yeterince hazırlıyor mu?
Katılımcıların yüzde 16’sı eğitimlerinin gerçek iş yaşamına uyum için yetersiz olduğunu düşünüyor. Ancak yaratıcı alanlarda eğitim almış gençler daha özgüvenli. Müzik, dans ve drama gibi disiplinlerden gelenlerin yüzde 65’i kendini iş hayatına hazır hissettiğini söylerken, diğer alanlarda bu oran yüzde 46’ya düşüyor. Bu gruptaki gençlerin sunum yapma, fikirlerini paylaşma ve ofis dilini kavrama konusunda daha az zorlandığı belirtiliyor.
İngiltere ve ABD'de yapılan araştırmaları dünyanın geneli gibi göstermekten vazgeçin artık.
Çok tuhaf. Arkadaşların düzgünse iş ortamı keyiflidir aslında. Bu kadar asosyal olmayın kardeşim