Yurtdışında MBA Yapmakla İlgili 13 Şehir Efsanesi

UFO’lar gerçekten var mı? Kızılderililer atalarımız mı? Haliç’in dibi gerçekten altınla mı kaplı? Bunların hiçbirinin cevabını bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var ki o da pek çoğumuzun kafasında yurtdışında MBA yapmakla ilgili bunlara taş çıkartacak derecede ilginç şehir efsaneleri olduğu. Yavrum devir bilgi ve teknoloji devri, o kadar okumuşun etmişin, bırak artık efsaneleri diyor, gerçekliği olmadığı halde kulaktan kulağa yayılmış bu efsaneleri sizler için aydınlatıyoruz. Akıllı olun, bu kıyağımızı unutmayın!

1. Abi çok pahalı ya, imkanı yok yapamam!

Dünya çoktan global köy oldu, bizler ise köylü. Bakmayın o uçuk eğitim ücretlerine. Bugün İngiltere ve Amerika da dahil olmak üzere dünyanın hemen her ülkesinde burs bulma imkanı ve öğrenci destek projeleri var. Eğer gerçekten yurtdışında MBA yapmayı kafanıza koyduysanız siz bizden daha iyi biliyorsunuzdur zaten. Ayrıca bugün pek çok ülke öğrencilere okurken çalışma imkanı da veriyor; benzin istasyonunda, sosyal hizmetlerde veya pizzacıda. E olsun. Dünyanın en büyük CEO’ları dahi öğrenciyken bu işleri yaptı; siz de Sabancı’nın torunu değilsiniz herhalde!

2. Ne işime yarayacak abi yurtdışında MBA o parayla dünyayı gezerim tatil yaparım daha iyi

N’apıyoruz; bu sözleri söyleyen arkadaşın yanından hızla uzaklaşıyoruz. Hem ülkemizde hem de dünyada, gerçekten global/kurumsal dediğimiz şirketlere gittiğinizde görürsünüz ne işe yarayacağını. Yoksa orta ölçekli bir şirket elbette çalışanından yurtdışında MBA beklemez. Hatta ücretini karşılayamayacağı için kalifikasyonu daha düşük birini ister. Gelin siz o çokbilmiş arkadaşların lafını dinlemeyin. Hedefiniz mahallede bir marketin müdürü olmaktan çok daha fazlasıysa haydi yurtdışında MBA’e!

3. Dünyayı gezicem, eğlenicem, güzel kızlar/yakışıklı çocuklarla günümü gün edicem

Evet bu tozpembe hayaller ve bu hayallerin verdiği coşku, MBA yapılacak okulun ders programını, istenen projelerin zorluğunu ve diğer öğrencilerin tez hazırlama sürecinde yaşadıklarını görünce yerini, “abi ben bunun üstesinden nasıl gelicem” kaygısına bırakır. Bir de çalışmak zorundaysanız olay daha da koyu pembe (!) bir hal alır. Ve kahve+kola karışımlı, kafein patlamalı geceler başlar. Elbette tatil yaptığınız, özellikle karşı cinsle sosyalleştiğiniz (!) zamanlar olacak ama bilin ki siz eğitim ve diploma için oradasınız.

4. Oraya bi’gideyim, birkaç ay içinde bülbül gibi şakırım o yabancı dili

İşte kocaman bir efsane daha. Elbette yurtdışında yabancı dilde pratik yapma şansın Türkiye’dekinden çok daha fazla olacak. Ancak adamların yüzlerce yıl içinde oluşturduğu, insanların algı-kavram dünyasını şekillendirdiği o köklü dilini birkaç ay içinde öğreneceğini sanıyorsan yanılıyorsun dostum. Günlük dili öğrenmen kolay. Ancak işletme literatüründe öyle çeviriler yapacak, öyle teknik terimlerle karşılaşacaksın ki “hay diline diline...” hit parçan olacak. Bülbül olmaksa sonraki bahara…

5. Ben zaten sıcakkanlı biriyim, herkesle çok çabuk kaynaşırım

Ah canım benim. “Medeni mesafe”, yani insanların tedirgin olacağı yaklaşma mesafesi İngiltere’de 1 metre. Yani İngiltere’de birine 1 metreden daha fazla yaklaşırsan tedirgin oluyor. Dememiz o ki gittiğin yerde buradaki gibi birbirinin hesabını ödemeler, borç istemeler, arkadaşının tabağından veya bardağından yeme-içme gibi şeyler yok. Bizim mahallenin misafirperverlik anlayışıyla gidersen gerçekten üzülürsün oralarda. Naçizane dost tavsiyesi; izle, gözlem-çıkarım yap ve ardından oyunu kuralına göre oyna. Sevme, duygusal olma demiyoruz, gene ol. Ama içinden.

6. Yaşımız kaç oldu; bizden geçti artık

Bizim çocuklar okulu bitirir bitirmez yurtdışına MBA’e koşuyor ancak yurtdışında yalnızca gençler değil yükselmek, kariyerinde atılım yapmak isteyen orta ve üst düzey yöneticiler de işletme mastırı yapıyor. Yaşları 30-40 arasında değişen bu kesim hem yeniden okula dönmenin verdiği heyecanı yaşıyor hem de tecrübesini bilgiyle harmanlayıp neyi nerede kullanacağını daha iyi görüyor. Üstelik çalışan kesimin kenara para koyup mastır yaptığı dönemde çalışmama şansı da var. Böylece iş hayatına çok daha taze, çok daha dinamik bir halde dönüyorlar.

7. Yurtdışı olsun da nerede MBA yaptığım çok da fark etmez

Hiç markalı gömlekle markasız gömlek bir olur mu? Elbette her ülkenin ve okulun eğitim kalitesi, yaşam standartları, koşulları farklı. Alanında dünyanın en iyisi olan London Business School’da MBA yapmakla, bir Doğu Avrupa ülkesinde yapacağın MBA arasında dağlar kadar fark olduğunu, bu farkın ileride kariyerine bir ayna gibi yansıyacağını söylemeyi bile abes buluyoruz afedersin! Benim param çok, istediğim yerde MBA yaparım diyorsan, iyi okulların mutlaka ama mutlaka not ortalamasına baktığını da söyleyelim. Burada senin paran geçmez diyor abiler anlayacağınız.

8. Yabancı dilim sıfır, nasıl gideyim yurtdışında MBA’e

Efenim artık hazırlık okulları var, işletme İngilizcesi ekseninde eğitim veren dil kursları var, öğrencileri mastıra hazırlayan programlar var; var oğlu var! Tek yapmanız gereken cesaret gösterip ilk adımı atmak. Önce bir hazırlık okulu, ardından mastır. Hele bir de hazırlık okulunu MBA yapacağınız ülkede okursanız ohoo değmeyin keyfinize. Bir yıllık hazırlık dönemi hem dil öğrenmenizi hem de o ülkeye alışmanızı sağlayacak. Böylece mastır programına başladığınızda yabancı bir ülkede yaşayacak olmanın stresini çoktan üzerinizden atmış olacaksınız. Dezavantajı avantaja çevirmeyi öğrenin canım!

9. Abi ne işimiz var bilmediğimiz yerlerde, başımıza neler gelir kim bilir?

Kendinize annenizin dizi dibinde, çay-çekirdek şeklinde bir kariyer planı yaptıysanız saygı duymaktan başka ne yapabiliriz ki! Ama şunu bilin hani o “yabancılar” diyerek uzaylı gözüyle baktığımız insanların pek çoğu henüz 18 20’lerinde backpacker; kah otostop kah yayan kah interrail’le dünyayı dolaşıyor. Kariyer yapıcam diye masasının başına oturup işe başladığında, mantar panosunu dünyanın dört bir yanında çektirdiği fotolar süslüyor. Ayrıca son yıllarda ve günlerde yaşadığımız elim olaylara bakıp yurtdışı buradan daha güvenli dersek çok da abartmış olmayız değil mi?

10. Kariyerimi yarıda bırakıp gidersem, döndüğümde aynı ortamı bulamayabilirim

Evet ülkemizde iyi bir iş ve huzurla çalışılabilecek bir iş ortamı bulmak oldukça zor, kabul ediyoruz. Ancak kendini geliştirmenin, kendine yatırım yapmanın sonu yok. Bulunduğunuz alanda kendinizi ne kadar geliştirip uzmanlaştırırsanız İK’cilerle masaya oturduğunuzda eliniz o kadar sağlam olur. Ayrıca iş hayatında emin olun hemen herkes, tamam ben artık oldum demeyip kendine bir şeyler katmak için kariyerini yarıda bırakan ve yeniden öğrencilik yıllarına dönen bu cesur insana çok farklı bakacak.

11. E n’olmuş yani, yurtdışında MBA yapanlar iş bulabiliyor mu sanki

“Züğürt tesellisi” kavramı hiçbir cümlede karşılığını bu kadar bulmamıştı. Hadi yapmayın. Yurtdışındaki MBA programlarında daha ilk haftalardan kariyer eğitimi ve şirket tanıtımları başlıyor. İlk sene uzmanlığa ilişkin temel bilgiler tazeleniyor. Bu sırada zaten öğrenciler staj yapabilecekleri, kariyer hedeflerine uygun bir işyeri bulmaya çalışıyorlar. Pek çok okulun, MBA programları için özel olarak çalışan kariyer merkezi var. Bu merkezin görevi öğrencilere staj imkanı veya iş bulmak. Staj yaptığın şirkette başarılı olursan MBA bittiğinde yurtdışında kalıp kariyerine devam ediyorsun. Türkiye’deki arkadaşların fellik fellik iş ararken sen yurtdışında çoktan iş sahibi oluyorsun. E daha ne istiyosun!

12. MBA’yi ha burada yapmışım ha yurtdışında ne fark eder ki

Bu söylediğinize kendiniz de çok inanmıyorsunuz, biliyoruz. Biir; dünyada MBA programıyla ün yapmış okulların yanında bizimkilerin esamesi bile okunmaz; hem eğitim hem iş fırsatları açısından. İkii; başka bir ülkenin havasını solumak, dilini, kültürünü öğrenmek, ufkumuza açar, bakış açımızı değiştirir. Üüç; MBA’yi yurtdışında yapmış olmak Türkiye’nin en iyi üniversitesinde yapmaktan çok daha afili durur, CV’de.

13. Hem iş hem MBA ikisi bir arada yapılmaz

E bunu yapanlar hem de hakkıyla yapanlar var; onlar insan evladı değil mi? Sizinki can da onlarınki patlıcan mı? Elbette tempolu ve yorucu bir süreç sizi bekliyor. Ama herkesin yarış halinde olduğu, yavaş koşanın –şirketler dahil- geride kaldığı ve yok olduğu iş dünyasında yarış dışı kalmak istemiyorsanız oyunu kurallarına göre oynamanız lazım. Belki iki yıl boyunca pek çok şeyden feragat edeceksiniz ancak sonrasında çok daha kendinden emin çıkacaksınız hayatın karşısına. E ne demiş büyüklerimiz; emek olmadan yemek olmaz…

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi