Yurt Dışından İki Yıl Sonra Türkiye'ye Gelen Birinin Gözünden Dikkat Çeken Gözlemler

Bir süre yurt dışında yaşayıp anavatana geri dönünce yaşanan şaşkınlığa tersine kültür şoku deniyor. 5 yıldır Amerika'da yaşıyorum ve en son 2020 yılında Türkiye'deydim. Aradan geçen iki yılın, pandemi sürecinin ve diğer değişimlerin ardından yeniden Türkiye'ye gelince gözlemlediğim durumları aktarmak istiyorum. Not: Bu görüşler tamamen iki yıl sonra ülkeye yeniden gelen birinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır; kesin veya objektif değildir.

1. İlk göze çarpan elbette fiyatlar ve zamlardı. Avrupa ve Amerika'da da pandemi sonrası enflasyon ve zam dalgası yaşansa da, oranlar karşılaştırılamayacak düzeydeydi.

En son 2020'de geldiğimde de fiyatlar yüksekti ve şaşırmıştım. Ancak şimdi akıl sınırlarını zorlayan bir fiyatlandırma ve zam yağmuru gördüm. Nerede yaşarsak yaşasın, sonradan yurt dışına gitmiş biri Türkiye'de Türk lirası mantığıyla hesap yapıyor, çünkü doğduğumuzdan beri bu birimle mantık yürütüyoruz. İşte o mantık tamamen ortada kalkmış gibiydi.

2. Fiyatlarda büyük bir tutarsızlık göze çarpıyordu. Örneğin gittiğim, kendi kasabı da olan şık bir restoranda hamburger ve patates kızartmasına 69 TL öderken, ünlü ve ucuz bilinen bir fast food zincirinden aldığım bir menüye 75 TL ödedim.

Pahalı kabul ettiğimiz markalar, ucuz kabul ettiklerimizden daha ucuza gelir olmuştu. Bu gıdadan tekstile böyleydi ve kafamı iyice karıştırdı. Fiyatları takip etmek eskisine göre hayli zorlaşmıştı. Ucuz bir market zincirinin fiyatları pahalı bir marketten daha pahalıydı. Bu durum hep vardı ancak iyice belirgin olmuştu.

3. Kiralardaki inanılmaz artış ve ev bulamama herkesi oturduğu evde kalmaya zorluyordu.

İki yıl önce ev baktığını bildiğim iyi bir iş sahibi, yüksek maaşlı tanıdıklarım ev sahipleriyle anlaşıp evlerinde kalmaya karar vermişti. İnsanlar hayatlarıyla ilgili önemli kararları (aile yanından ayrılmak, evlenmek gibi) kira sorunu yüzünden değiştirir haldeydi. Birkaç yıl önce üst düzey çalışanların maaşı olan meblağlar şimdi kiralar yüzünden tek kişiye bile yetemez haldeydi.

4. Faturalar da tıpkı market fiyatları gibi tamamen öngörülemez hale gelmişti. Evinde yaşamayan, ayda bir gün bile uğramayan komşumuza 200 TL elektrik faturası geldi örneğin.

Kombiyi en kısıkta belli zamanlarda açıp 1000 TL üstü doğalgaz faturası geldiğini, doğru düzgün elektrikli eşyası olmayan stüdyo daireye yine 1000 TL elektrik faturası geldiğini gördüm. Faturalar ortalama 700-800 TL olmuştu ve bu birkaç yıl öncesiyle kıyaslayınca gerçekten şok ediciydi.

5. Mağazalarda ilgimi çeken artık Türklerin eskisi kadar alışveriş yapmadığıydı. Çoğunlukla fiyat sorup ayrılıyorlardı.

Dolaşan çok, alışveriş yapan azdı. Öte yandan yabancıların ünlü Avrupa markalarından pazarlara kadar valizlerle gelip eşyaları yağmalarcasına satın alması biraz üzücüydü. Hatta doldurulan valizlerin fotoğraflarını çekip arkadaşlarımla bu şaşkınlığı paylaştım.

6. Sadece yabancılar değil, benim gibi yurt dışından gelmiş Türk sayısı da çok fazlaydı.

Alışveriş yaparken, restoran ve kafelerde insanların hem aksanlarından hem de konuştukları konulardan yurt dışında yaşadıklarını anladım. Daha önce hiç bu kadar yoğun bir yurt dışında yaşayan Türk kalabalığı görmemiştim.

7. İnsanların zor durumda olduğunu anlamak için sadece bilinen semtlerde dolaşmak bile yeterliydi.

Girdiğim pek çok yerde işe yeni başlamış, işi öğrenmeye çalışan gençler vardı. Belli ki iş değiştirme ve yoğun işsizlik sonucu bulunan ilk işe girme oranı artmıştı. İnsanlar gerçek anlamda iş arıyordu. Taksim'de girdiğim bir takıcıya evinde yaptığı takıları satmaya çalışan, ancak dükkan sahibi tarafından reddedilen yaşlı teyzeyi unutamıyorum.

8. Trafikteki rahatlama, İstanbul'da uzun yıllar yaşamış ve trafiğine alışmış birini şok edecek düzeydeydi. Hafta içi, en yoğun saatlerde bile tıkalı olması gereken yollar açıktı.

En şaşırdığım şeylerden biri bu oldu. İstanbul'un bir ucundan diğerine 40 dakikada gittim. Kolayca karşıya geçip işimi halledip aynı hızla geri döndüm. Artan benzin ve araç fiyatlarından olsa gerek, trafik büyük ölçüde azalmıştı.

9. Otobüslerde akbil basmadan geçenler, geçmeye çalışanlar hep vardı. Ancak şimdi özellikle yabancıların bunu kolay hale getirdiğini fark ettim.

Dil bilmemeleri sayesinde akbil basmayıp şoförle kısa bir tartışma yaşayıp arkaya doğru ilerleyen ve daha sonra da hiçbir şey olmamış gibi devam eden onlarca kişiyle karşılaştım. Kişiler Türk olunca bir nebze anlaşılabiliyordu ancak dil engeli şoförleri de zorluyor gibiydi.

10. Tanıdığım pek çok doktor yurt dışına gitmişti, doktor eksikliği açıkça ortaya çıkmıştı.

Daha önceden gittiğim veya yakınlarımın gittiği pek çok doktor yurt dışına taşınmıştı. Emekli olan veya istifa eden doktorların kadrosu dolmadığı için bazı hastanelerde bazı bölümlerin kapandığını gördüm.

11. İyi bir işleri, düzenleri olan tanıdıklarım yabancı dil kurslarına başlamıştı. Yurt dışı sadece işsiz veya umutsuz gençlerin değil, çoğunluğun hedefi haline gelmişti.

Son 5 yılda zaten pek çok tanıdığım benim gibi yurt dışına taşındı. Ancak son bir yılda normalde asla ülkeden ayrılmayacağını düşündüğüm, düzeni olan arkadaşlarımın da kurslara başladığını ve vize randevularına başvurduğunu öğrendim. İnsanlardaki umutsuzluk göze çarpıyordu.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

3 Yıl Yurt Dışında Yaşadıktan Sonra İlk Kez Türkiye'ye Geldiğimde Ters Kültür Şoku Yaşatan Durumlar
Amerika'ya Gittikten Sonra İnsanlara Kültür Şoku Yaşatan Birbirinden Garip 27 Şey
Birbirinden Güzel Dünya Ülkelerini Ziyaret Eden Turistlerin Uzun Süre Etkisinden Çıkamadıkları 21 Kültür Şoku

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
YORUMLAR
09.09.2022

iki gençten biri değil iki gencin ikiside mutsuz

Ulan niye istemeyeyim araba zaten yok ama otobüse binemez olduk arkadaşlarla ayda yılda disari cikicaz bı kahve icemez olduk montlar botlar ayakkabilar kıyafetler pahalı oldu dışarı çıkamaz olduk evde oturduk iki tweet atalım dedik içeri giren insanları görüp bır şey yazmaya korkar olduk yorulduk herkes yurtdışına gidince bir şeylerin düzeleceğine inanıp buna umut bağlamış çünkü öyle orada insana emeğinin karşılığını veriyorlar çalışmanın bı değeri var günlük 200 kimseye yetmiyor her şey o kadar pahalı ki intihar etmeye bile korkuyoruz masraf çıkar diye bosa

11.09.2022

Gençler gençliğini yaşayamadığı için mutsuz. Yurtdışı mı? Beni bu ülkenin vatandaşlığından men etseler mutlu olurum şahsen. Ülkemi bu kadar severken geldiğim son nokta.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ