Orada doğup büyüyenlerden bahsetmiyoruz; yurt dışına sonradan yerleşenlerin bir kısmı yaşadıkları yeri kötülemeye ve yurt dışında yaşamın zorluklarını anlatmaya başlıyor. Çoğunlukla tepki çeken bu durumun altındaki sebepleri inceliyoruz.
Orada doğup büyüyenlerden bahsetmiyoruz; yurt dışına sonradan yerleşenlerin bir kısmı yaşadıkları yeri kötülemeye ve yurt dışında yaşamın zorluklarını anlatmaya başlıyor. Çoğunlukla tepki çeken bu durumun altındaki sebepleri inceliyoruz.
Her konudaki sorunlar temelde dil problemiyle başlıyor. Dilini hiç bilmediğiniz bir ülkede de, iyi bildiğinizi düşündüğünüz bir ülkede de dil konusunda sorunlar yaşıyorsunuz; ancak elbette en büyük problem dil bilmemek. Belli bir yaştan sonra dil öğrenmek zor, insanlarla iletişim kuramamak can sıkıcı.
Doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız ülkenin sistemine entegre oluyoruz. Oysa yeni bir ülke, sıfırdan yepyeni bir sistem demek. Yeni kanunlar, yeni kurallar, yeni prosedürler yerleşmeye ve alışmaya çalışana mutlaka zorluklar ve hatalar çıkarıyor. İnsanlar da sistemi bilmediklerinden değil, ülkenin genelinden şikayetçi oluyor.
Türkiye'de sistemi farklı yönlerden ilerletmek; rica ve torpille iş yaptırmak, insani ilişkilerle bürokratik işlemleri hızlandırmak mümkün. Bu duruma alışanlar yurt dışında, özellikle Avrupa ülkelerinde zorluk yaşıyor. Aynı şekilde illegal işleri yapmanın özellikle eskiye göre çok daha zor olması da bazı insanların şikayet sebebi oluyor.
Sosyal yaşamı renkli olan, çok fazla insanla iletişim halinde olan insanlar yurt dışına çıktıklarında ve özellikle ilk yıllarda zorluk yaşıyor. Türkiye'deki geniş akraba ve arkadaş ilişkilerini yurt dışında bulmak zor. Elbette arkadaş edinebilirsiniz ama bu bazı ülkelerde imkansıza yakın. Yakın ilişkiler genellikle Türklerle ve diğer ülke göçmenleriyle kurulabiliyor.
Herhangi bir konuda sorun yaşadığında hemen 'kesin yabancı olduğumu anladı, bana ırkçılık yapılıyor' gibi düşüncelere giren ekstra duyarlı insanlar kimi zaman gerçek ırkçılıkla normal sorunları birbirine karıştırıyor. Bu da büyük bir şikayet konusuna dönüşüyor.
Nasıl ki sosyal insanlar yurt dışında problem yaşıyorsa, asosyal insanlar da başka yönden zorlanıyor. İnsanların kafasında yabancılara veya Türklere yönelik ön yargılar olabiliyor. Kişinin bu ön yargılarla mücadele etmesi, doğru iletişim ile kendini ifade etmesi gerekiyor. Bu mücadele de yorucu oluyor.
Ülkenizde kral da olsanız, yeni bir ülkede sıfırdan başlıyorsunuz. Bazı meslek grupları hariç, eğitim ve kariyer dahi boşa çıkıyor. Eğer çok yüklü bir parayla çıkmadıysanız ki bu ihtimal zaten biraz düşük; yeni bir ülkede yeniden sıfırdan başlayarak hayata tutunmaya çalışmalısınız. Kimse bir anda büyük paralar kazanmaya başlamıyor, zaman ve emek harcamak gerekiyor. Bunu herkes kaldıramıyor.
Statülerini kaybeden ve ülkelerindeki ilgiyi, imkanları bulamayan zenginler de bir süre sonra şikayetçi olmaya başlıyor. Türkiye'de hizmet sektörü ucuz ve çalışanlar oldukça ilgiliyken, Avrupa ve Amerika'da bu durum aynı değil. Kişiler bir süre sonra alıştıkları standardın gerisinde kaldıklarını hissederek mutsuz olabiliyor.
Yüksek kiralar, vergiler, sağlık masrafları kimi zaman alım gücü cazibesinin önüne geçiyor. Fiyat karşılaştırması yaparken insan avantajlı olanı değil de, dezavantajlı olana odaklanmaya meyilli. Dolayısıyla ayakkabı fiyatının ucuzluğuna değil, ayakkabı fiyatına satılan çoraba takılıyor.
Gerçi artık dünya global ve her yerde her şey var ama yine de bazı insanlar doğup büyüdükleri yemek kültürünün dışına çıkmak istemiyor. Yurt dışında suyu dahi Türk marketlerinden satın alan pek çok insan var.
Biraz daha soğuk, biraz daha sıcak, biraz daha nemli olsa bile kişi yeni ülkenin havasını ister istemez kendi ülkesininkiyle kıyaslıyor ve mutsuz oluyor. Bunda kişinin taşınacağı yeri seçerken iyi araştırmamasının da etkisi büyük. Soğuktan hoşlanmayan birinin İskandinavya'ya, yağmur sevmeyen birinin İngiltere'ye taşınması baştan problem.
Her istediğinde gidemiyor olmak; aile, dostlar ve yıllarca edinilmiş kültürü de geride bırakma hissi insanı huzursuz edebiliyor. Zamanla yeni ülkeye de alışılıyor ve bu kez de arafta kalma duygusu insanı yiyip bitiriyor.
rahat kıçlarına batıyor
Evde makarna kemirirken okudum. Siktiret bütün şikayet edenleri. Açız mq
Alakası bile yok, sadece o ayrıcalığın kendilerinde olmasını istedikleri için kimse gelmesin ben özel olayım psikolojisiyle kötülüyorlar. Zira çok üzülen çıkar gelir zorla tutan yok.