6 Şubat sabahı erken saatlerde meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki depremi takiben 7.6 büyüklüğünde ikinci bir deprem Türkiye'yi yasa boğdu. Uluslararası basında da ülkemizde meydana gelen bu afete yer verildi. Yabancı bir deprem uzmanının çarpıcı açıklamalarını okumak için sizleri detaylara alalım.
Bu acı afet yandığında beri tüm halkımız elinden gelen çabayı göstermeye çalışıyor. Hem yurt içinden hem yurt dışından pek çok gönüllü, depremzedelere yardım etmeye çalışıyor.
Coğrafyamızda yaşanan depremlerin tarihi kayıtları en az 2000 yıl öncesine kadar uzanıyor. Bu depremlere sebep olan Doğu Anadolu Fay zonu, yılda yaklaşık 6 ila 10 mm hızla birbirinin yanından geçen Arap ve Anadolu tektonik levhaları arasındaki sınırdadır.
Geçtiğimiz 2000 yıl boyunca, şiddetli depremlerden kaynaklanan sarsıntılara bile dayanabilen binaların nasıl inşa edileceği hakkında çok şey öğrendik. Bununla birlikte bu bölgede ve dünya çapındaki bina inşaatı uygulamalarını etkileyen birçok faktör vardır.
Gelin bir deprem uzmanının sözlerine kulak verelim.
'Bu bölgedeki sismik bina kodları, bu binaların bu tür bir tam göçmeye maruz kalmadan güçlü depremleri (zeminin normal yerçekiminin %30 ila %40'ı kadar hızlandığı yerlerde) atlatabilmesi gerektiğini önermektedir.
'Türkiye'de geçmişte yaşanan depremlerde de benzer bina çökmeleri görüldü. 1999'da İzmit yakınlarındaki büyük bir depremde yaklaşık 17.000 kişi öldü ve 20.000 kadar bina çökmüştü. 2011'de yüzlerce insanın hayatını kaybettiği depremin ardından dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, yüksek ölü sayısından kalitesiz inşaatları sorumlu tutmuştu: 'Belediyeler, müteahhitler ve müfettişler artık ihmallerinin cinayet teşkil ettiğini görmeli.'
'Binaların çoğu zaten inşa edilmiş durumda ve sismik güçlendirme pahalı olabilir veya diğer sosyo-ekonomik zorluklarla karşılaştırıldığında bir öncelik olarak görülmeyebilir. Ancak, depremden sonra yeniden yapılanma, daha güvenli bir şekilde yeniden inşa etme fırsatı sunabilir. 2019'da Türkiye, binaların sallanmaya karşı daha donanımlı olmasını sağlamak için yeni yönetmelikler kabul etti.'
'Önemli can kaybı ve altyapı hasarına ek olarak, her iki depremin de muhtemelen zemin yüzeylerinin kırılması, sıvılaşmış toprak ve heyelanlar gibi sayısız çevresel etkiye neden olmuş olması muhtemeldir. Bu etkiler, birçok alanı yeniden inşa etmek için güvensiz hale getirebilir. Bu nedenle yeniden inşa çabaları, gelecekteki riskleri azaltmak için neyin nerede inşa edilebileceğine ilişkin planlama kararlarını da içermelidir.'
Peki sizce bir sonraki depreme dayanabilecek binalar görebilecek miyiz?
Bilemedim şimdi. Bu bir alıntı mı? Bizler, jeolojiyi, mühendislik bilimlerini, matematiği iyi biliriz. Bu yüzden, yerin yumuşak, sel yolu ve deprem çatlaklarının tam ortasında işler yaparız. Bunu da felaket sonrasında "fıtrat, kader" gibi kelimelerle ifade ederiz. Aklımız, bize hiç bir zaman denetimin, karar vericinin, imalatı yapanın suçları olduğunu ve bunu alanların da herhangi bir bilgi belge sorgusu yapmadığını, sorgulamaz. 15 milyon insanın etkilendiği bu felaket sonrası takip edelim... Hangi yollardan geçeceğiz? Yeni deprem oluncaya kadar unutacak mıyız?
Sismik Güçlendirme ne kıymetlimissss Sismik Güçlendirme ne?
Ey hırsız müteahhitler,ey para hırsından çıldırmış lüks ve şatafat düşkünü aşağılık mahluklar( İşini hakkıyla yapanları tenzih ederim) ,ey altlarında range rowerleriyle arsa peşinde koşan yap-satçı açgözlüler, yaptığınız enkazlardan çıkan feryatlar yüreģinizi yakıp kül etsin. Geceleri uyku uyuyamayın! Evlatlarınıza bu kara lekeyi miras bırakın ve bu utançla başları eğik gezsinler . Ahirette bunun hesabını veremeyin emi😡