Yunanistan krizi uzun ve gergin süren müzakarelere rağmen aşılamıyor. Son olarak Lüksemburg'daki Euro group toplantılarında da sonuca ulaşılamadı. Son toplantıdan da sonuç çıkmaması, ülkenin eurodan çıkma ihtimalini daha da arttırdı.
Yunanistan krizi uzun ve gergin süren müzakarelere rağmen aşılamıyor. Son olarak Lüksemburg'daki Euro group toplantılarında da sonuca ulaşılamadı. Son toplantıdan da sonuç çıkmaması, ülkenin eurodan çıkma ihtimalini daha da arttırdı.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, “Yunanistan'a borç ödemesi için 30 Haziran’da dolacak sürenin ardından ek bir süre verilmeyeceğini” belirtmiş ve ülkenin mutlaka bir anlaşma sağlaması gerektiğini ortaya koymuştu.
Gelinen noktada aşılamayan farklılıklar ve tarafların temel talepleri neler?
Kreditörler
Yani diğer Euro Bölgesi ülkeleri ve Uluslararası Para Fonu (IMF), temel olarak Yunanistan'ın sorumluluklarını yerine getirebilmesi için bütçesinde çeşitli kısıntılar yapmasını istiyorlar. Bunun için de ısrarla talep ettikleri iki yöntem var. Emeklilik maaşı kesintileri ve vergi artırımları. Ülke ekonomisinin uzun vadeli finansal sağlığının yeniden tesis edilmesi için bu önlemlerin hayati olduğunu söylüyorlar.
Ayrıca ülkenin emeklilik sisteminin sürdürülebilir olmadığını söyleyen IMF, emeklilik fonlarında milli gelirinin yüzde 1'i kadar kısıntı yapılması gerektiğini vurguluyor.
Yunanistan
Atina hükümeti ise istenilen önlemlerin ülkeyi daha da büyük resesyona sürükleyeceğini söylüyorlar. Maliye Bakanı Yannis Varoufakis de pek çok kez reform için zaman istediklerini söyledi.
Yunanistan'ın daha önce sunduğu taslak planların merkezinde bütçe kesintileri değil borçların yapılandırılması yer alıyordu.
Atina'ya göre yeni anlaşmanın bu ve önümüzdeki yıl için bütçe hedefleri düşük olmalı. Kreditörler bütçe fazlasının bu yıl milli gelirinin yüzde 1'i önümüzdeki yıl ise yüzde 2 olması gerektiği konusunda ısrarcı. Bu teklifler şu anda devrede olan kurtarma programının hedeflerinin çok altında, ancak Atina'nın beklentilerinin üstünde.
Yunanistan'da birikim sahipleri, ülkenin Euro Bölgesi'nden çıkabileceği beklentisinin giderek daha yüksek sesle dile getirilmesi üzerine harekete geçti.
Reuters haber ajansı sadece Perşembe günü toplam 1 milyar euroluk mevduatın bankalardan çekildiğini aktardı.
Sadece bu hafta başından bu yana yaşanan mevduat erimesi ise 3 milyar euroyu bulmuş durumda.
Yunanistan Merkez Bankası'nın geriye dönük açıkladığı verilerde de, bankacılık sisteminde tutulan toplam mevduatın Nisan ayı itibarıyla 100 milyar euro seviyesine doğru geri çekildiği gözüküyor.
Reuters'a konuşan bir Avrupa Merkez Bankası yetkilisi mevduat çıkışının bu hızda devam etmesi durumunda Yunan bankalarının Pazartesi günü açılmalarının dahi zor olabileceğini söyledi.
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupalı 19 lideri Pazartesi günü Yunanistan ile görüşmelerde mesafe kaydedilebilmesi için acil toplantıya çağırdığını açıkladı.
Yunanistan’ın durumunun gittikçe kritik bir hal aldığını belirten Tusk’ın, 4 aylık görüşmelerin henüz anlaşmayla sonuçlanmadığını ifade ettiği açıklamasında, dünkü Euro Bölgesi toplantısında çözüm aşamasındaki kilit noktanın aşılamadığını, oynanan oyunun tehlikeli olduğu ve bunun için zaman kalmadığı belirtildi.
Pazartesi sabahı yapılacak olan toplantının amacının herkesin birbirinin pozisyonunu ve aldığı kararların sonuçlarını görmesi olduğu kaydedilen açıklamada; Yunan hükümetinin devam eden desteğin sürmesi doğrultusunda iyi bir teklifi ya da yükümlülüğünü yerine getirmemeyi tercih edebileceği vurgulandı.
Tusk açıklamasında bu kararın tamamen Yunanistan’ın kararı olacağını, sorumluluğun Yunanistan’a ait olacağını ifade ederken, önlerindeki bir kaç günün bu doğrultuda etkin bir biçimde kullanılması gerektiğini söyledi.
Pazartesi günü gerçekleştirilmesi beklenen zirveye Almanya başbakanı Angela Merkel de katılacak.
St. Petersburg’ta düzenlenen Uluslararası Ekonomi Forumu'nda konuşan Aleksis Tsipras yaşanan ekonomik krizle ilgili olarak, 'Şu anda bir fırtınanın tam ortasındayız. Artık geçmişin yükünü bir kenara bırakmalıyız. Yeni denizler keşfetmeye ve güvenli limanlar bulmaya hazırız. Bugün yaşananlar sadece Yunanistan'ın sorunu değil. Gelinen noktada Avrupa Birliği'nin tamamı bu sorunun bir parçası durumunda. Dolayısıyla Avrupa Birliği, değişim için cesur kararlar almalı. Kuruluş değerlerine dönerek, dayanışma ruhunu canlandırmalı' dedi.
Tsipras, ülke ekonomisinin kriz öncesindeki duruma dönebileceği kanısında olduğunu vurguladı.
'Kısır yaptırım döngüsüne son verilmeli'
Yunan başbakan, Rusya'ya yönelik kısır yaptırım döngüsüne son verilmesi gerektiğini de söyledi.
Ukrayna krizinin Avrupa'nın kalbinde yeni bir yara açtığını ifade eden Tsipras, 'Bu durum, uluslararası ilişkileri açısından elbette çok kötü bir işaret. Bölgede refah ve ekonomik işbirliği olması gerekirken, savaşa doğru ilerleyen süreçler yaşıyoruz. Silahlanmaya ve yaptırım uygulamalarına son verilmeli' dedi.
BBC Türkçe'den Enis Şenerdem, bu senaryo gerçeğe dönüşürse Türkiye'ye etkisinin ne olacağını analiz etti.
Sınır komşusu olmalarına karşın Yunanistan ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi çok yüksek değil.
İki ülke 2014'te sadece 5,6 milyar dolarlık ticaret hacmi yakalayabilmişti. Bu dönemde Türkiye, Yunanistan'a 1,4 milyar dolarlık ihracat yaparken, bu tutar toplam ihracatının sadece yüzde 0,9'unu oluşturmuştu.
Avrupa Birliği'ne yapılan ihracattan Yunanistan'ın aldığı pay ise yüzde 2 seviyesindeydi.
İthalatta ise Yunanistan'ın payı ihracata kıyasla az da olsa daha fazla.
2014'te Yunanistan'dan 4,2 milyar dolarlık ithalat yapılmış ve bu tutar toplam ithalatın yüzde 1,7'sine denk gelmişti.
Yunanistan'dan ithal edilen mal ve hizmetlerin AB ithalatındaki payı ise yüzde 4,7 seviyesinde.
Türkiye'nin Yunanistan'a gerçekleştirdiği aylık ithalat yıllardır 100 milyon dolar civarında dar bir bantta dalgalanırken, Yunanistan'dan yapılan ithalat özellikle 2014'ün başlarında ayda 500 milyon dolara yaklaştı, ancak sonra sert bir düşüşe geçti.
Son ithalat verileri, tutarların Yunan mali krizinin patlak verdiği 2010 dönemine geri çekildiğini gösteriyor.
Bu tablo Yunanistan'ın Euro'dan ayrılması durumunda ekonomisinde yaşanabilecek yeni bir daralmanın, Türkiye'yi ticaret alanında fazla etkilemeyeceğine işaret ediyor.
Yunanistan ve Türkiye geleneksel olarak deniz, kum, güneş turizminde iki rakip ülke olarak kabul ediliyor.
2014 yılında Türkiye'yi 41 milyon turist ziyaret etmiş ve toplam turizm geliri de 29 milyar euro olmuştu.
Yunanistan ise geçen yıl 21 milyon turist çekerek 13,2 milyar euro gelir yaratmıştı.
Turist başına harcamada da Türkiye geçen yıl bir adım öndeydi. Türkiye'ye gelen turistlerin kişi başına düşen harcaması 707 euro seviyesindeyken, Yunanistan'a gelen turistlerde kişi başına düşen harcama 633 euro olarak gerçekleşti.
Ancak Yunanistan krizinin de etkisiyle 2014'te Euro'da yaşanan değer kaybı, ülkenin turizmdeki rekabet gücünü artırmış ve ülkeye gelen turist sayısı yüzde 23 artış göstermişti.
Türkiye'deki artış oranı ise 2014'te yüzde 6'da kaldı.
Almanya'nın en büyük bankası olan Deutsche Bank başekonomisti Thomas Mayer, Yunanistan'ın Euro'dan çıkması durumunda turizmdeki fiyat avantajının daha da artacağını öngörüyor.
Mayer, yatırımcılarla paylaştığı piyasa notunda 'Şu anda Yunanistan'daki birçok tatil beldesi Euro'nun yarattığı fiyat dezavantajı nedeniyle Türkiye'deki ucuz fiyatlarla baş edemiyor. Grexit senaryosunun gerçekleşmesi Yunan turizmini destekleyecektir' diyor.
Böyle bir durumda Türkiye'nin turizmde Yunanistan'a pazar payı kaptırabileceği de ifade ediliyor.
Yunanistan'ın Euro'dan çıkışı senaryosu, Güneydoğu Avrupa ülkelerinde özellikle bankacılık çevrelerini endişelendiriyor.
2000'li yılların başlarından itibaren bölgede finans alanında söz sahibi olma stratejisiyle yola çıkan Yunanistan; Makedonya, Sırbistan, Romanya ve Moldova gibi ülkelerdeki bankacılık faaliyetlerini hızla artırmıştı.
Bu strateji kapsamında Yunan bankası National Bank of Greece, Türkiye'de de Finansbank'ın çoğunluk hissedarı olmuştu.
Ancak bankacılık çevrelerinde genel kanı Finansbank'ın risk altında olmadığı yönünde.
Londra merkezli Standard Bank'tan piyasa uzmanı Demetrios Efstathiou, Yunanistan'ın yaratabileceği bölgesel riskleri değerlendirdiği piyasa notunda 'Finansbank'ın sermaye yapısı son derece güçlü. Öyle ki bazı sektör analistleri Türk bankacılık sektörünün en iyi yönetilen bankası olduğunu dahi düşünüyor. Her ne kadar olası bir krizin Finansbank'a da sıçrayabileceği endişeleri bulunsa da Merkez Bankası'nın alacağı tedbirler ve Finansbank'ın özsermayesi sayesinde bir sorun yaşanmayacağını düşünüyoruz' diyor.
Yunanistan'ın borçlarını geri ödeyemeyip Euro'dan çıkmak zorunda kalması durumunda en büyük etkinin küresel yatırım ortamında yaşanacağı tahmin ediliyor.
2010 Avrupa borç krizi döneminde Yunanistan ile birlikte IMF yardımına ihtiyaç duyan İspanya, Portekiz ve İrlanda gibi ülkelerde faizlerin yükseleceği tahmini hakim.
Benzer şekilde yatırımcıların riskten kaçmak için Türkiye gibi gelişen ülkelerdeki yatırım pozisyonlarını da kapatabileceği ifade ediliyor.
Yunanistan'ın Euro'dan çıkması sonucunda ilk beklenti Türk Lirası'nda değer kaybı ve tahvil faizlerinde yükseliş şeklinde. Ancak daha önce bir ülkenin Euro'dan çıkışına dair herhangi bir örnek bulunmadığı için bu etkinin ne kadar sürebileceği kestirilemiyor.
BusinessHT, BBC Türkçe ve DHA