Kapitalizmin 2008 Finansal Krizinde olduğu gibi tartışılmasıyla şirketlerin yüksek kâr hırsıyla enflasyonu tetiklediği görüşü öne çıkıyor.
Bizde de enflasyondaki ilk yükseliş emareleri görüldüğünde bir miktar dizginlenmeye çalışılan şirket kârları dünyada da rekor seviyelerde görülüyor.
Konu ile ilgili Sözcü'den Serkan Üstün'ün aktardığına göre, Nisan 2022'de ABD merkezli bir think tank olan Ekonomik Politika Enstitüsü'nden ekonomist Josh Bivens, şirket kârlılıkları ile enflasyon ilişkisini incelerken, hükümetlerin önlemlerini de tartışmaya açmıştı.
Özellikle reel sektörde, 2020 ve 2021 dönemlerindeki fiyat artışlarının yarısından fazlasının kârlara etki ettiğini kanıtlayan bir çalışma yapan Bivens, fiyat artışlarının kâr marjlarına etkisini pandemi, petrol şoku gibi gördüğünü belirtmişti.
Türkiye’de de son olarak yüzde 83,45 olarak açıklanan enflasyonla birlikte şirket kârları adeta patlama yaşamış, ikinci çeyrek bilançolarında Borsa İstanbul’da işlem gören 429 şirketin toplam net kârı geçen yıla göre yüzde 286 oranında artmıştı.
Bazı uzmanlar bu artışta enflasyon muhasebesi uygulamamasını neden olarak gösterse de bazı sektörlerde kâr artış oranları maliyet artışlarını aşmıştı.
Petrol ve döviz kurlarında yaşanan çılgın yükselişe karşın örnek olarak, Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş (TÜPRAŞ) ikinci çeyrek net dönem kârını yüzde 524 oranında artırmıştı.
İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) her yıl açıkladığı 'Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu (İSO 500)' araştırmasında da benzer şekilde, toplam faaliyet kârı 2021'de önceki yıla göre yüzde 139 oranında, faiz, amortisman ve vergi öncesi kârı (FAVÖK) yüzde 120 oranında artarken, dönem kârı da yüzde 137,2 oranında artmıştı.
Elgin, Türkiye’de de dünyadaki gibi üretici fiyatlarındaki (ÜFE) artış oranının tüketici fiyatlarındaki (TÜFE) artış oranından çok daha yüksek olduğunu belirtirken, üreticilerin çok daha yüksek maliyetlerle karşılaştığını bunu da tamamının tüketici fiyatlarına yansıtmadığını söyledi. Şirket karlılıklarının her sektörde olduğunu ve enflasyonun temel nedeni olduğunu düşünmenin çok da doğru olmadığını vurguladı.
Yüksek kârlılıkların enflasyon etkisini azaltmak için de regülasyon ve kurumlar vergisinde düzenleme olduğunu söyleyen Elgin, düzenleme öncesinde de sektör analizlerine ve ayrımına ihtiyaç olduğunu da belirtti.
Kozanoğlu, fiyat oluşumunda emek maliyetleri, girdi maliyetleri ve kârlara dikkat çekerek, küresel enflasyonda faiz artışlarının rolünün, talepteki güçle gölgelendiğini, Türkiye dahil hemen hemen tüm ülkelerde ücretlerde nominal artışlara karşın pastadan payın küçüldüğünü söyledi.
Küresel sermayenin refleks göstererek, ücret taleplerini işaret ettiğini söyleyen Kozanoğlu, enflasyonun asıl nedeninin arz yönlü şoklar üretimde yeterince artış olmaması olduğunu vurguladı. Bunun önüne geçmek için de fiyat sınırlamaları ve ekstra vergilendirme yöntemlerinin uygulanması gerektiğini belirten ünlü iktisatçı, ABD'de de bazı girişimlerin olduğunu ancak etkin bir uygulamanın engellediğini söyledi. Son dönemlerde şirket gelirleri ve kârlarındaki artışın yavaşladığını, bunun da yatırımları sekteye uğratarak, sıkı para politikalarıyla birlikte küresel durgunluk tehlikesi oluşturduğunu belirten Kozanoğlu, yine en büyük zararı işten çıkarmalar, ücretlerde düşüş gibi olasılıklarla emekçilerin, yüksek faiz ortamında borç yükü artan, ihracatı yavaşlayan gelişmekte olan ülkelerin göreceğini de vurguladı.
Ekonomist Atilla Yeşilada da Youtube'da Mesele Ekonomi kanalında bankacılık sektörünü analiz ederken, kârlılıkları çok artan ve tartışılan bankacılık sektörünü nelerin beklediğini anlattı.
Yeşilada, bankalar için riskli bir dönemin başladığını söylerken, yapılan düzenlemelerle orta vadede bankaları ciddi risklerin beklendiğini belirtti.